- Kategori
- Edebiyat
Divanü Lügat-it Türk / Tutmaç Efsânesi (GÜLCE- Buluşma)

Yakındılar açlıktan
Bitmişti erzakları.
Sanki düşecek yere
Çaresiz bayrakları.
Türk iline gelmeden
Ya kılıç, ya kındılar;
Komutan Zülkarneyn’e
El kadar yakındılar.
Diz vurdular eşiğe
Açlığı yakındılar:
“Karanlık bir diyara düştük ki perişanız,
Bitirdik ne var ise, rüzgâr dolu bir hanız.
Kalmadı dizde derman, açız, kırılıyoruz
Doğrulup da bir adım atsak; yoruluyoruz.
Ya izin ver varalım, geri gidelim geri
“Tutma aç” bizi burda, kaybettik gözden feri.”
Diyerek, eğilip yer öptüler
Komutana hep böyle yakındılar.
*
Komutan Zülkarneyn’e göre:
Bu nasıl bir çileydi, bu nasıl bir istekti?
Ocaklar, kazanlar boş, tencereler köstekti.
Karar verdi, topladı; hikmet-ül meclisini,
Sordu, danıştı. Dedi: “Neden boştur bu sini?
“Tutma aç” diyor asker, yürüyemem ben diyor
İleri gitmek nerde, sanki geri gidiyor.
Ey benim bilginlerim, en akıllı dostlarım!
Çare bulun bu derde, yollar kalmasın yarım.”
*
Birkaç gün sonra meclis, toplanmıştı yeniden
“Tutmaç” diye bir yemek, her üyenin dilinden...
Diyorlardı ki:
“Bu yemek,
Vücuda güç, yanaklara renk verir.
Hazmedilmez çabucak
Suyu bile içilir.
Türk mutfağının
İyi bilinen
Bir örneğidir.”
*
Türk mutfağı, dünyanın en özel mutfağıdır,
İnsan ayırt etmeden sağlık, lezzet dağıtır.
Misafir ağırlamak, aç doyurmak ilkemiz
Gelinlerin yüz akı, pırıl pırıl, tertemiz.
Çatal, bıçak, kab kacak; aş, ekmek, kepçe, kazan
Bacadan çıkan duman, der ki helâlden kazan.
Nice sofra süsleyen, nice karın doyuran
Namımızı dünyaya, tarihlere duyuran.
Her iklime, bölgeye; her ağıza bin bahar
Eşi bulunmaz cemre, Türk ilinde mutfak var.
Tencere, tas, tavamız, beslenmek bir davamız
Mutfağımızla güzel, misler gibi yuvamız.
Gençlik ve zindeliktir, kaynağı güç-kuvvetin
Önemli kültürümüz, dermanı göz ve dizin.
Ruhudur anaların, gururu bacıların
Vücudun ilâcıdır, cevabı sancıların.
Bayram eder damaklar, iner mideye sır
Türk mutfağı, dünyanın en güzel mutfağıdır.
Mustafa CEYLAN