- Kategori
- Özel Günler
Doğum Günüm Kutlu Olsun
İnsan bir noktaya gelince zamanı her "an"ıyla yaşamak istiyor...
Birkaç gün sonra yeni bir yaşa giriyorum. “Ben ne ara bu kadar büyüdüm?” sorusuna bir yanıt ararken, içimdeki küçük kız hala büyüdüğümü, büyümenin hiç bitmeyeceğini fısıldıyor kulağıma. Yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorsam, yaşama gülümseyerek bakıyorsam, beklentilerim ve umutlarım hala varsa ve hala çikolata ve blucinden vazgeçemiyorsam haklı olmalı diye düşünüyorum.
Yaşıtlarım gibi, yer çekimine her gün biraz daha yenik düşsem de ne gam? İçimdeki güzellik telaşı gençlik yıllarımdaki kadar yoğun.Yine de aynalara baktığımda gördüğümle, içimdeki zamansızlık duygusunun hiç örtüşmediğini itiraf etmeliyim.
Yaşlı bir kadın değil, yaş almış ve yaşamış bir kadın olarak devam ediyorum yola. Bu yol gençlikte çok uzunmuş gibi gelse de bugün bir soluk alış kadar kısa görünüyor. İleriye doğru baktığımda, yolun birkaç dönemeç sonra biteceğini bilmek şimdiden hüzün veriyor. Oysa ben, tüm hüzünleri yaşadım sanıyordum; geride bedeli ödenmiş aşklar bırakırken...
Çocukluğu, gençliği, umutları, istekleri, gelecek kaygıları ve yaşama dair ne varsa her şeyi geride bırakmanın o dayanılmaz hüznü var bir de… Engebelerin bitip düzlüğe çıkmanın keyfini süremiyorsunuz aklınıza geldikçe. Ve öğreniyorsunuz ki, hayat devam ettikçe hüzün biriktirmeye de devam ediyorsunuz…
Sanırım en kötüsü de insanın hayatında yeni başlangıçlara ve yeni düşlere yer olmadığını anladığı bu dönemde ruhun hala genç, arzulu, kıpır kıpır olması. Ve sanırım bu,Tanrının kullarına yaptığı bir ironi olmalı. Ruhla bedenin yaşadığı ikilemler ve önlenemez med-cezirlerle ortaya çıkan ruh hallerine tek başına katlanırız bu yıllarda. İçimizde kopan fırtınanın bedenimize yansımasını bastırtamadığımızdan, kendimizi bir duvara çarpmış gibi hissederiz. İncinme ve yaralanma pahasına yaşadığımız bazı duyguları, imkansızın ve olmazın üzerine gidip ruhsal intiharı gerçekleştirerek yok ederiz çoğu kez.
Bazen de yaşamın bize sunduğu mucizeleri görmezden gelme şansımız yoktur. Reddetme lüksümüzün olmadığı gibi. Yaşamın imbiğinden süzülüp gelen duygularımızın bugünkü aklımızla kesiştiği noktada verilen küçük bir mola yaşarız. Mevsimsiz bir çiçek gibi ömürsüzdür ama yanlış mevsime rağmen açmış olmasıdır güzel olan.
Artık, 20'li yaşların güzelliği, 30'lu yaşların fırtınası, 40'lı yaşların tutkusu, 50'li yaşların hıüznü gerilerde kaldı. Geçmişle hesaplaşmak yerine ödeşmenin, karamsarlığa düşmeden yaşamanın zamanı. Keşke”lerin ardına sığınmadan, kötü ihtimallerin tuzağına düşmeden, içimizdeki çocuğu yitirmeden ve hep yüreğimizin sesini dinleyerek yaşamanın zamanı…
Doğum Günüm Kutlu Olsun!
(Arşivden)