“Aşkın gözü kör olduğu gibi yüreği de sağır olmalı. Karşımızdakini bu kadar içselleştirdiğimizde onu kendimiz gibi görmemiz kaçınılmaz oluyor. Ancak o, kendi gibi davranmaya başladığında anlıyor..
Eğer sevdiğimiz bizimle mutlu değilse, ona istediği sevgiyi veremiyor, beklentilerini karşılayamıyor ve gitmesine de izin vermiyorsak ondan sadakat beklemeye hakkımız var mıdır? Onu ..
Edebiyatımızda dünden bugüne Sait Faik eserleri üzerine yazılmış sayısız kitap ve dergi yazıları vardır. Hepsinde ortak payda “Sevgi”dir. İnsan, doğa, hayvan, deniz… ve aklımıza gelen tüm güzellik..
O, kısacık yaşamına üç büyük aşk sığdırmayı başarmış bir garip şairdi. İstanbul, deniz ve kadın... Üç aşkını bir araya getirip inanılmaz bir güzellikte sunan şairin adı ancak Orhan Veli olabilirdi ..
Sait Faik Kalinikhta öyküsünü şöyle bitirir: “Düşün Yanakimu beni. Bin bir yıldızın sırtına. Adaların içinde bir Burgaz Adası vardır.(…) Ben sandallar içinde bir sandal, denizler içinde bir deniz, ..
“Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasında sadece birisi. Sonrasız sürüp giden bir zincirde, tek bir serüven halkası.” Zweig okumayı severim. Kadınları anlatır. Duygularını ..
Her sabah aynada yeni bir çizgiyle karşılaştığımda bunun yaşlılık değil, yaşanmışlıkla ilgili olduğunu düşünecek olgunluğa eriştim nihayet. Arıza sinyalleri veren kilolu bir bedenim olsa da ne gam?..
Bilmiyorum, tüm duyguların ötesinde henüz keşfedilmemiş bir duygu var mıdır? Yoksa ben farkında olmadan başka bir boyuta geçmiş ve o boyutun duygu alemini mi yaşıyorum? Yaşsız, zamansız, aşık bir k..
Tabağında yüreği, kadehinde aşkı, dilinde hep aynı şarkı: “Yine bu yıl ada sensiz…” Hep kendi dünyasında münzevi, hep kapıya yakın aynı masada, hep yalnız, hep yabancı, hep kendinden ve he..
“Hayat çok tuhaf.Çocukken zaman çok yavaş geçer. Sonra bir de bakmışsın 50 yaşına gelmişsin ve çocukluğundan ne kalmışsa geriye bir kutuya sığmıştır. Tozlu bir kutuya…”* Eski evlerde tavan ..
Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..