Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Nisan '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Dokunmak

Deneyin yada en azından gözlemleyin. Göreceksiniz, ne büyük bir sihirdir iletişimde; bir insana, onun içine, kalbine, iç dünyasına dokunmak…

Robin Williams’ ın farklı bir doktor portresini oynadığı muhteşem bir film vardır: “Patch Adams” diye.. İzleyemediyseniz, acele edin, hemen edinin ve izleyin. Williams filmde teorik ve pratik olarak hastayı iyileştirebilmek için bildiği/ öğrendiği her şeyin yanına, hastaya dokunmayı, onun iç dünyasına sokulmayı, onu anlamayı deneyen; karşısındakine önce insan, sonra hasta olarak bakan bir doktoru oynar. Bazı meslektaşlarının gereksiz öfkesine ve katı anlayışsızlığına maruz kalsa da; kısa sürede hastaların en sevdiği ve talep ettiği doktor olur.

Burada sadece doktor- hasta ilişkisiyle örnekleyerek bahsettiğim, ama içinde genel bir kural barındıran, bu işin sırrı aslında çok basit: “ Her insan ilgi bekler! ” Sevgili sevenden, hasta doktorundan, eşler birbirlerinden, çocuk ebeveynlerinden, birey devletten, vs..vs.. Bu çemberi genişletmek mümkün.

Aşkın özelinde de dokunmanın sihirli gücü çok etkindir. Nilüfer, yıllar önce seslendirdiği muhteşem bir şarkıda: “ Konuşmak beni kesmiyor, hasreti hafifletmiyor, dokun bana, n’olursun dokun…” der, dokunmanın bazen konuşmaktan daha etkili olduğunu belirterek. Hasan Hüseyin Korkmazgil ise bir şiirinde: “ İncecikti, gül dalıydı, dokunsam kırılacaktı, dokunmadım kurudu…” der.

Üstelik dokunmaktan kastım sadece “tensel” anlamdaki dokunmak da değil. Bunun ötesinde bir şey; karşınızdakinin içine dokunmak. Bazen sözlerinizle, bazen duruşunuzla, bazen yaptıklarınızla, özverilerinizle, çabalarınızla; karşınızdakinin tam da kalbine dokunmak. Hem de sarsıcı bir etkiyle...

Karşınızdakine dokunmak biraz da; insanları dinlemek, anlamaya çalışmak, ilgi göstermek, onların iç dünyalarına bakmaya çalışmak, karşınızdakine zaman ayırmak, ona; onun iç dünyasına dokunmakla, varlığını hissettiğinizi ve yanında olduğunuzu hissettirmektir.

Bu bir hastalık, hepimiz bu hastalığın pençesindeyiz; yeterince ilgilenmiyoruz, dinlemiyoruz, zaman ayırmıyoruz… Başta kendimize ve daha sonra da çevremizdekilere; iletişim içinde olduğumuz insanlara, yeterince zaman ayırıyor muyuz? Kendimizle ve çevremizdekilerle yeterince ilgileniyor muyuz? Cevap kesinlikle, hayır!

Kalplerden kalplere yollar vardır gözle görülmeyen. O yolu kalp gözümüzle bulup, aklımız ve ilgimizle yürümeliyiz. Her adımda daha çok insan oluruz, insan olmanın tadına daha çok varırız.

D. Dara KILINÇ

ddarakilinc@hotmail.com

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara