- Kategori
- Futbol
Dokunmayın Alex'ime

Dün akşam oynanan oyunu tek cümlenin içine sığdırmak gerekse şunu yazmak kafiydi… Rakip Beşiktaş değil de Galatasaray olsa, ilk yarı bitmeden 3-0 olur ve en azından birkaç sarı-kırmızılı oyuncu gerilmeye müsait yapılarından ötürü kırmızı kartla soyunma odasının yolunu tutardı.
Kontrol kilidi için kadrodaki en mahir anahtar olan Selçuk Şahin’in esame listesinin üst sıralarına tırmanması, Emre Belözoğlu’nun başına buyruk oyununu dizginlemekle kalmadı, Fenerbahçe’nin yoğun bir orta saha oyunu oynayabileceğinin istatistik kağıtlarında ki tek devrelik belgesi oldu
Kritik maçları peşi sıra kaybeden takım kontrol oyunu ile ürkekliği bıçak sırtında başarıyla dengelerken topu rakibe verdi ancak aynı rakibe gol pozisyonu vermekten imtina etti. Bileklerine atılan tekmelerden ve formasının üzerindeki ellerden nadiren kurtulduğu anlardan birinde, Senegalli golcü ağları bulunca, o ana kadar dengeli giden oyunun ibresi Fenerbahçe lehine kadranın en üstüne kadar yükseldi.Rakibin kalitesi veya milliyetini ayırt etmeksizin her birine ortalama beş net gol pozisyonu veren Beşiktaş savunmasının, ezeli rakibine farklı davranması beklenemezdi ancak henüz ilk yarıda oyunu bu kadar kalecilerinin ellerine bırakmalarını skor yazarlarının havsalası yine de alamadı.
Niang, Dia ve Alex ile yakaladığı fırsatları değerlendiremeyen Fenerbahçe, maçın skorunu gayriresmi olarak tescil etme fırsatını elinin tersiyle itip ikinci yarıya başladı. Müzmin sakat Belözoğlu’nun ayacığı uf olduğundan Kocaman Hoca tarafından zorunlu gerçekleştirilen değişiklik işleyen sistemi devam ettirmek adına yapılmıştı.
Derbinin genel psikolojisi ve mağlup takımın oyunu dengeleme azmi sebebiyle ikinci yarının ilk on beş dakikasında olması muhtemel baskı Selçuk Şahin ve Bilica’nın canhıraş mücadelesiyle püskürtüldü püskürtülmesine fakat ligdeki on sekiz takım arasında kondisyonu en düşük seviyede ki takım olan Fenerbahçe, üzerindeki baskıyı son düdüğe kadar hissetmek ve tribünde bizlere hissettirmek zorundaydı.
Kritik on beş dakika eşiğinin sonuna doğru, ani gelişen atakta Dia’nın pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Niang, ayak içi plase yerine ayağının altında topu ezince Jerez’den gelen İspanyol esintileri doldurdu stadı. Beşiktaş, pozisyon fakiri de olsa topun hakimi idi ve Fenerbahçe’nin gol yemeden bitirdiği maç yoktu. Son on beş dakikaya girilirken, hocanın Alex’i geldi. Bir tek Alex’i gelse neyse, bir de üzerine Cristian’ı gelince Fenerbahçe taraftarı elinde bez beklemeye başladı. Dia altı pastan bir kez daha auta vurunca beklenen sonun altına imzayı da attı.
Portekizli vurdu Volkan Demirel kurtardı. Futbol kahramanlarımdan biri olan Guti Hernandez’i maç boyunca iyi savunan Fenerbahçe orta sahası, Cristian’ın zahmet edip Guti’yi karşılayacağı yanılgısı içine düşünce, onun isabetli pası Bobo’nun usta işi penaltısına dönüştü, bize de elimizde bez temizlemek düştü…
Fenerbahçe 1-1 Beşiktaş