Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Ekim '10

 
Kategori
Haber
 

Domates gaza geldi!

Domates gaza geldi!
 

Maşallah son günlerde domates fiyatları aldı başını gidiyor, pazarlarda, manavlarda, marketlerde en başköşeye padişah gibi kurulmuş, adam seçiyor!

Gözüne kestirdiğine anında salça oluyor! Fakir fukara garip guraba hiç oralı bile değil.

Hatırlarım bizim çocukluğumuzda halk olarak yazları domates, kışları portakal yerdik. Boyumuz ne kısalırdı, ne de uzardı. Aksine bu kadar hasta da olmazdık.

Tabi bu kadar medyatik görsellik olmayınca, insanlar zamanlı zamansız meyve ve sebzeleri görmez orasına burasına bir şeycik olmazdı. Tek sıkıntı hamile bayanlardı ama sağ olsun onları düşünen birkaç esnaf vardı. Yazın portakal mandalina vs. Kışın karpuz, domates, salata vs. Tabi biraz pahalıydı ama zaten kimse de doyumluk almıyordu. En fazla bir ya da iki tane tadımlık alanlar oluyordu. Mesela ben bilirim, Aksaray da İSKİ binasının yanında, bir veya birkaç binanın bodrumunda kurulan büyükçe bir halk pazarı vardı ve orada ne ararsan bulunurdu.

Neyse efendim konumuza gelelim. Bilirsiniz biz sadece domateste görmedik bu değişimi! Zaman zaman, soğan, patates, fasulye, mercimek, pirinç, peynir, et, yumurta, tavuk vs. İnsanların birinci dereceden ihtiyacı olan bu gıda ürünlerinin fiyatlarının artması bazen doğal sebeplerden olabilir ama bunun birde “B” planı olmalıdır değil mi?

Bu işi kim yapacak bendeniz “Demirci Ustası” kulunuz değil elbette! Bu memleketin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yok mu? Devlet planlama ne iş yapar?

Domates gaza gelir tabi (!) Ülkede işini doğru dürüst yapmayan ve devletin parasını kimlerin nasıl kullandığını takip etmeyen, masa başından iş yapmaya çalışan bürokratların gaz odaları olduğu sürece, biz daha çok gaza gelmiş ürüne uzaktan bakarız!

Bir önceki yazımda amatör olta balıkçılarının katıldığı yarışmadaki sahtekâr insanların güzel bir projeye nasıl gölge düşürdüğünü yazmıştım hatırlanacağı üzere; şimdi burada da çiftçilerimize yapılan yardımlar veya destekler konusunda da Devlet, mecburiyetten seçici ve yapıcı olmak zorundadır. Memleketin efendileri arasında da bir projeye gölge düşürecek efendiler (!) olacaktır elbet; ama bu, çalışmak isteyen, üretime gerçekten katkı sağlamak isteyenlerin önünü kapatmamalıdır.

Köylerimizde bağ, bahçe, arazi var çoğu boş, ekilmemiş… Üzerinde tarım yok; ahır ve sayalar var içinde hayvan yok! Bu nasıl planlama arkadaş? Bu eksikliğin bir an önce giderilmesi köylülerimizin kendi işlerine özendirilmesi gerekir. Ürettikleri ile insanlarımızın birinci derecede temel ihtiyaçlarını karşılamakta olan köylülerimize, tekstil dünyasından daha çok; kendi arazilerinin üzerindeki ürettiklerine ve üretimlerine ihtiyaç vardır.

Köylülerimizi, birinci derece tarım arazileri üzerine kurulan tekstil fabrikalarında, overlokçu, makineci, ortalıkçı, depocu olmaya zorlar ve buna zemin hazırlarsanız… Üretimi ehil olmayan insanların, genleriyle oynayarak ürettiği domateslerin fiziki yapısı üzerinden bize de “yakıştırma” fırsatını vermiş olursunuz.

Bu bizim kaderimiz değil beyler, lütfen bizim kaderimizle oynamayın. Avucumuzun içine alıp iki elimizin başparmağıyla ikiye böldüğümüz mis gibi kokan kumlu domateslerimizi, soyduğumuz zaman kokusu yüz metreden duyulan salatalıklarımızı geri istiyoruz. Domates ve salatalık benzeri garip organik biyolojik atıklar istemiyoruz…

M.Talip Girgin

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara