Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '07

 
Kategori
Felsefe
 

Dönmenin, gelmenin anlamı üzerine

Dönmenin, gelmenin anlamı üzerine
 

Her devir daimde bir çiçek açar gönlümüzde... adı sevgi olan..


Bir Damla Su, Bir Sarı Çiçek için Gelmenin ve Dönmenin Anlamı

Bir Şeb-i Aruz gecesi.
Varlığın sırrına erenlerin,
Yanıp eriyip karışanların deyişlerinin yankılandığı gece…
Huşu içinde izliyorum,
Olanları anlamak ne haddime,
Ssadece nasiplenmeye çalışıyorum.

Hiç yakışır mıydı Yüce Sultanın vuslatında,
Benim suskunluğum.
Bir şeyler söylemeliyim,
Diyebildiğim, pek azı da olsa hissettiklerimin.

Neyin binlerce ses barındıran tınılarında kapılmış bir o yana bir bu yana yalpalıyorum,
Onca hüznü taşırken ruhumda varlığımı sorgulayarak…

Nasıl da sığdırmışlar binlerce feryadı bir kamışa…
Yükseltiyor göklere, uçurarak,
Düşürüyor denizlere, dalgalandırarak

En iyisi bırakıvermek kendini,
Dönmenin sihirli kollarına.
Belli değil ki ne olduğu,
Dönen ben miyim, yoksa dünya mı?
Ne önemi var düşünmenin bu aşamada…
Sen sadece dön.
Sen dön ki dünya dönsün…
Kimi anladığı için döner,
Kimi döndüğü için anlar.
Fark etmez nasıl olduğu,
Sen yeterki dön.

Kolay mı öyle “güneş gibi” olmak,
Aydınlatmak için güzellikleri…
Kolay mı “gece gibi” olmak,
Örtmek için ayıpları…
Kolay mı “olduğun gibi görünmek”
Ya da “göründüğün gibi olmak”…
Kolay mı öyle korkmadan kendine "ayna" tutmak....

Hadi bakalım anlamaya çalışalım gönüller sultanının “gel” çağrısını
Bir “damlanın” bir “sarı çiçeğin” ne anladığına bakarak.
Belki örnek olur da kendimize,
Çalışırız anlam vermeye “gel” denmemize.

Hoş görüsüyle Yüce Sultanın.

Çağıl çağıl akan dere,
Gidiyorsun böyle… Nereye?
Döner durursun yerle gök arasında,
Bu telaşın niye?

Canlar dağıtırım ben,
Acelem varmaya değil…
Can veririm ben susayanlara,
Telaşım geç kalmayadır.
Aşklar beslerim,
Kevgiler yetiştiririm.
Kara toprağı dönüştürürüm kırmızı güle.
Ne kadar dalarsam derinlere,
Öylesine çıkarım enginlere.
Bir çevrimdir benimkisi,
Kısır döngü değil.
Döndükçe canlar veririm, canlar taşırım
Canların suyuyum ben...
Can suyuyum susamışlara.

Doğacak çocuklarım var,
Açacak çiçeklerim.
Tatlanacak meyvelerim,
Renklenecek güllerim.
Beslenecek canlarım var,
Bakacak çocuklarım.
Telaş edeyim ki zamanında yetişeyim.
Benimkisi dönmek…
işim de belli amacım da.
Farkında mısın sen de, döndüğünün…
Ya senin amacın ne?

Yağmur olur yağar,
Sel olur akarım derinlere.
Dönerim, dönerim,
Ben döndükçe dünya döner.
Bilirim ben dönersem canlar döner…

İşte bir damla suyun dönmekten muradı bu,
işte bir damla suyun “gel” çağrısından anladığı bu…

Geri kalır mı Sarı çiçek bir damla sudan.
Ben de çağrılısıyım Yüce Sultanın der de.
Her bahar açar, her kış uyur yeniden doğarım.
Güzellikler sunarım ruhlara, şifalar olurum canlara…

Sormayın bana “sizde ölüm var mı”? diye.
Biz dirilmek için ölürüz, ölmek için diriliriz.
Gel” denmiştir bize...
Biz onun için döneriz.

Sen duymadın mı Sultanın “gel” dediğini.
Sen gelmek sanırsın,
Ben dönmek bilirim.
Sen varmaya çalışırsın,
Ben karışmaya…
Sen anlarsın varmaya çalıştıkça döndüğünü,
Ben bilirim döndükçe vardığımı.
Dönmekten muradım kolaylaştırmaktır işi,
Telaşım hoşluklar saçmaktır canlara.

Ya sen...
Dön bakalım, döndüğünü bilmeyerek.
Dönmekten muradın yelpazelemekse eteklerini.
Aslında dönmen, anlamsız ısrardır yaşamında,
Bir ucu mutfak, bir ucu tuvalet olan dünyanda.

İşte bir damla suyun,
Dönmekten muradı bu
İşte bir “sarı çiçeğin”
“gel”
çağrısından anladığı bu…

Sordum kendime.
Ya sen ne anlıyorsun yaşamaktan...
Farkında mısın dönüp durduğunun...
Farkında mısısn amacının ne olduğunun....?

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..