Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '10

 
Kategori
Öykü
 

Dönüş yok!

Dönüş yok!
 

Dönüşü olmayan yolculuk.


Elleri titriyor, kalbinin gümbürtüsünü duyabiliyordu. Öfkesinin ve kızgınlığının esiri olmuştu son yıllarda. Özel hayatı ve iş hayatında devamlı engellere takılıyordu. Olumsuzluklar çığ gibi büyüyor, akıl almaz şekilde üst üste geliyordu. Kötümser karekteri ve değişken ruh hali de bunda çok etkiliydi.

Artık her gün iki kez aldığı antidepresanlar da işe yaramaz olmuştu. Alkolle her zaman arası iyiydi, dozunu arttırdıkca biraz rahatlamasına yardım edebiliyordu.

İş yerindeki üst düzey yöneticiler ve çalışanlarla arası iyi değildi. Kolayca kalplerini kırabiliyor ve onlara kötü davranıyordu. Evet belki sonradan pişman oluyor ve gönüllerini almanın bir yolunu buluyordu ama, bir süre sonra tekrar aynı kısır döngü içine giriyor ve aynı olayları yaşıyor ve yaşatıyordu.

40'lı yaşlarının ortasındaydı. Ama akranlarından daha yaşlı görünüyordu. Uzun süredir büyük bir şirketin yönetim kurulu başkanıydı. Bu göreve seçildiğinde ne büyük hayalleri vardı. Daha çok para kazanacaktı, daha çok mutlu olacaktı. Sorumluluklar arttıkça oluşan kaos ortamıyla baş edemeyeceğini bilemezdi o zamanlar. Tahmin etseydi bu görev için bu kadar hevesli olur muydu ?

Özel hayatı da bir o kadar sıkıntılıydı. Seneler önce büyük bir aşkla evlendiği kadınla artık aşılamayacak mesafeler vardı aralarında. Birbirlerini anlamıyor, tartışmaları kavgaya, kavgaları bazen şiddete dönüşüyordu.. O'na el kaldırmak istemiyordu ama yapıyordu işte bazen.. kendine hakim olamıyordu. Çocukları olmadığına şükrediyordu hep, biliyordu onları da çok üzeceğini.

Özündeki bu hırçınlığa ve geçimsizliğe sebep babasıydı. İster istemez onu model almıştı. Devamlı annesini döver ve sinirli, hırçın halleriyle canlarından bezdirirdi kardeşlerini ve onu. Babasını her ne kadar haksız bulsa ve sevmese de, şu an aynada gördüğü kendisi değil babasıydı işte !

Klasik ve şık döşenmiş çalışma odasında, bunları düşünürken buldu kendini.

Masası dosyalar, incelemesi gereken raporlar ve evraklarla doluydu. Öğlene kadar katılması gereken 2 toplantısı vardı. Çok sıkılmıştı artık... Kendinden, iş hayatından ve özel hayatından..

Sonun başlangıcı diye düşündü. Ruhu kaldırmıyordu bu kadar yükü.

Bir yolu olmalıydı bu kaos ortamından kurtulmanın !!

Telefonun ahizesini kaldırdı, sekreterinin numarasını tuşladı. "Buyrun efendim size nasıl yardımcı olabilirim." diyen sevimli ama bir o kadar ürkek ses tonuyla karşılaştı. Haklıydı kız ürkekliğinde, günde yüz defa azarlıyordu zavallı kızı.

"Bana THY'nı bağlarmısınız lütfen" dedi. "Tabii hemen efendim." dedi ürkekçe sekreteri.

"İyi günler, bugün için bir bilet almak istiyorum. İstanbul - Avustralya."

"Tabii bu akşam 23.00 için rezervasyonunuzu yapıyorum. İsminizi alabilir miyim lütfen?"

"Sedat Aksoy "

"Dönüşü hangi tarihe yapalım efendim"

"Teşekkürler, dönüş yok ! "

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..