- Kategori
- Aşk - Evlilik
Dönüşü Olmayan Yol
Uzun zamandır blog yazısı yazmıyordum. Yazmıyordum mu yoksa yazamıyor muydum bilemeyeceğim.Bu kadar süreden sonra ilk yazımı bu şekilde yazmak hiç istemezdim.Bundan bir kaç ay önce,hatta bir ay önce böyle bir yazı yazacaksın deselerdi söyleyenin aklından şüphelenirdim.
Bir ay önce bugünlerde A.B.D de küçük kızım Burcu Göker'in bebeğine mama verelim.alt değiştirelim diye uğrasıyorduk.11 Eylül tarihinde doğum için eşim Mazlum Göker ile kızımızın yanına gittik. Doğuma bir ay vardı ama biz erken gitmeyi ve hamileliğinin son günlerinde onun yanında olup yardım etmeyi istemiştik.Nitekim son bir ay çok güzel geçti. Pensacola'da hava yazın sıcağından uzaklaşmış hafif bir bahar esintisi içindeydi. Bol bol gezdik, konuştuk, kısacası bol bol anılar topladık. Bebek için alışverişler yaptık, odasının son hazırlıklarını tamamladık.
15 Ekim günü İzmir'den gelen büyük kızım Ebru da aramıza katılınca mutluluğumuz tam oldu. 18 Ekim günü ailemizin son ferdi Henry Kaya Cardoso aramıza katıldı.Ne büyük mutluluk. Bu çok büyük mutluluğu ne birinci bebeğimiz Christopher'in kardeş kıskançlık krizleri, ne bakıcı sorunları, ne de gene Christopher'in okul sorunları bozdu. Günlerimiz mama,kaka, uyudu, uyumadı geçip gidiyordu.
Sanki çok güneşli güzel bir havada birden gökyüzü kararır, şimşekler çakmaya, rüzgar uğuldamaya başlar ve büyük bir yağmur ,fırtına ortalığı alt üst eder ya..İşte bizim mutlu yaşamımız da böyle birden karardı,simsiyah bulutlar, çakan şimşekler, esen deli rüzgar bizi kopardı ve bambaşka günlere getirdi.
Çok nadir ailemizin dördü bir araya geliyordu ve biz bu son günlerde o nadir günleri yaşıyorduk. Hep diyordum 'Kalbimin dört parçası bir araya o kadar az geliyor' diye. Sanırım kendi kendime nazarim değdi.11 Aralık günü bu dört parçadan biri, eşim Mazlum Göker dönüşü olmayan bir yolculuğau çıktı.
Sevmiyorum onu kaybettik, vefat etti sözlerini. O bir yolculuğa çıktı. Sanki yıllar önce Paris'e gittiğimiz, bir kaç ay önce A.B..D ye gittiğimiz gibi bir yolculuğa çıktı. Bizsiz, tek başına gitti bu yolculuğa. Aslında gitmezdi öyle tek başına. Tek başına yaptığı yolculuklar hep bize gelmek içindi. Bizden gitmek için tek başına çıkmazdı yolculuğa.Bu sefer oyun oynadı bize.
Aslında kırgınım azıcık ona. Hep söylerdim beni bırakıp tek başıma gitme bir yerlere diye. 52 Yıllık evlilik, 56 yıllık arkadaşlık, dile kolay.Ama sözümü dinlemedi gene. Aslında inatçı bir adamdı. Taa Üniversite yıllarında arkadaşken uyarmıştı beni. ' Ben öyle inatçıyım kı karşımdakini çatlatır, gene de kendi bildiğimi yaparım.'demişti.Ben inanmamıştım bu kadar inatçı olabileceğine.
Şimdi aklımda Pensacola'daki evin garajından Burcu'nun kullandığı arabanın penceresinden el sallayan yüzü var. Biraz yorgun,biraz mahzun, çokca sevdalı bir yüz. Ondan bana kalan son hatıra.
Aklımda Yahya Kemal'in şiirinden mısralar var bir de.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli , günlerce siyah ufka bakar özleri nemli
Bilmezler ki giden sevgililer dönmeyecekler.
İyi Yolculuklar Mazlum Göker. Gene son oyununu oynadın bana.