Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '09

 
Kategori
Felsefe
 

Dönüşüm sancıllıdır

Dönüşüm sancıllıdır
 

Aslar ve Sekizler


Sustum! O kadar çok bilmediğim şey vardı ki, gerçeği bulmam imkânsız görünüyordu. Hem zaten bana gerçek diye sundukları her şey aslında bana o gerçekleri sunanların gerçekliğinden başkası değildi. Okuduğum kitaplar, izlediğim filimler, konuştuğum insanlar ve en çokta aynada karşılaştığım kişiydi, bana sürekli yalanlar söyleyen. Tutarlı bir gerçek yoktu yani. Mesela, hayatta başarılı olmak için çok çalışmak, kendini eğitmek ve dürüst olmak gerektiğini öğrenmiştim. Kendi için bir şey istemeyen ve idealleri olan insanların seçtiği mesleklerin tüccar mantığı ile yapılamayacağını düşünür, bir insanın emeği ile kazandığından fazlasını hak etmediğini; daha doğrusu hakkından fazlasını talep etmeyeceğine inanırdım. Dinlerin insanlara barış ve huzur getirmek için gönderildiğini söylüyorlardı ama dünyadaki tüm savaşların temelinde bir dinin etkisi mutlaka vardı. Bunda dinlerin bir suçu yoktu elbette. Tıpkı bilim her gün insan hayatını daha kolay ve anlaşılır bir hale getirmek için çalışırken, aslında her geçen gün hayatlarımızın daha zor ve anlaşılmaz bir hal alması gibi. Kardeşlikten, sevgiden ve güzelliklerden bahsederken şiddetin hayatımızın sıradanlığı içinde kendine saygın bir yer edinmesi de oldukça ilginçtir.


Tüm bunlar gösteriyor ki bizler aslında sandığımız kişiler değiliz. Namusuna göz uzatıldığında cinnet geçirip cinayet işleyen bizler her gün bilmem kaç kişinin anasını, kız kardeşini yahut kızını gözle dahi olsa taciz etmiyoruz. Başkasının hakkına ettiğimiz tecavüzden hiç bahsetmiyorum bile. Nasılsa haftada bir toplanıp ruhumuzu arındırıyor, bu arada da eşe dosta görünüp kendimizi ve çevremizi mutlu ediyoruz. Avazımız çıktığınca bağırıp çağırıyoruz. “Şerefsizler, hırsızlar, namussuzlar…” diye. Sırf bunları söylemek bile bizi şerefli, güvenilir ve namuslu kılmaya yetiyor artık. Hepimiz yazarın anlattığı gibi bir parça zübüğüz yani.

Hızla gelişen küreselleşmiş dünyada artık kazanmak ve güçlü olmak her şeyden daha önemli. Hitlerin hayali ölümünden yarım asır sonra gerçekleşti. Artık kazanan daima haklı. Kim daha çok bağırıyorsa en namuslumuz, en dürüstümüz, en ahlaklımız, en dindarımız o. Mazlumların katli masumiyetin değersizliğinin en somut kanıtıyken, olmaz ahlaksızlığı yapanların durduğu yer artık bizi hayrete düşürmüyordu. Nede olsa dendiği gibi bizi yönetenlerde bizim gibiydi. Yani hepimiz bir yandan bu dünyanın yalan olduğunu söylerken, diğer yandan bu dünyanın maddesel tutkularına gönülden bağlanıyoruk. Asıl yalan aslında bu dünya değil, bizim olduğumuzu iddia ettiğimiz kişilerdi. Bu yüzden artık bir dönüşüm yaşamak zorundayız. İnsanın kendi benliğiyle çatışması kolay değildir. Her şeyi olduğu gibi kabullenmek ve kendi yarattığımız gerçeklik içinde yaşamak bir hayli güvenli olsa da, tırtılın sürünerek bir hayat boyu aldığı yolu kelebek uçarak yirmi dört saatte alabilir.

 
Toplam blog
: 2
: 296
Kayıt tarihi
: 25.01.09
 
 

Cihangir'in arka sokaklarında başlayan hikayem nerdeyse tüm Türkiye'yi dolaştıktan sonra yetmedi k..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara