Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '08

 
Kategori
Dostluk
 

Dostluk ve Mevlana

Dostluk ve Mevlana
 

Her daim dostca


Dostluk nedir diye düşününce insan, kısaca anlatılabilir belkide paylaşmak diye.Çok derindir açılımı, sizce sığarmıki bir söze?
Tatminkar tarifini istese birisi bizden, anlatıp tarif edebilirmiyiz tüm derinliğince;ya da eh işte dedirtebilrmiyiz samimiyetle bunu soran kişiye....

Belkide gerçek dostluğu tarif etmek, hakkıyla satırlara dökebilmek ancak Mevlana gibi derin bir alimin becerisi olabilirdi;
Dostluğun yüceliği ve güzelliği kadar;
yüce ve güzel olmalıydı.
dostluğu tarif eden kişide...

DOST:
Genç adamın biri,
Dermiş babasına her gün;
'Benim onlarca dostlarım var, sendeki dost gibi'

Baba itiraz eder,
Olmaz öyle çok dost...
Hakikisi belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki

Devam eder durur konuşma...
Aralarında başlar bir tartışma,
Karar verirler bir sınava,
Dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler,
Ve koyarlar çuvala.
'Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dostuna'.
Çuvaldan kanlar damlamakta,
Sanki öldürmüşlerde bir adamı,
Koymuşlar çuvala,
Dıştan böyle sanılmakta.

Delikanlı sırtlar çuvalı,
Gider en iyi bildiği dostuna,
çalar kapıyı.
O dost , bakar ki bir çuvala
hem de kanlı,
Kapar hızla kapıyı
delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını,
Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
Ne çare hepsinde sonuç aynıdır.

Evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır...
Babasına dönerek;haklıymışsın baba'der.
Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
Baba 'hayır evlat'der, benim bir dostum var bildiğim.
Hadi çuvalı al bir kerede git ona.
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar
Gider, baba dostuna.
Kabul görür, sevinir.
O dost, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
bir çukur kazarlar birlikte,
çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
Üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerler sarımsak

Genç adam gelir babasına;
'Baba, işte dost buymuş'diye konuşunca,
Babası;daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
Atcaksın iki tokat,
hiç çekinmeden ha,
İşte o zaman anlaşılacak, dostun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana...'
Genç adam, aynen yapar denileni
Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
Babasının dostuna istemeden bakar iki tokadı!

Der ki tokadı yiyen dost;

'Git de söyle babana, biz satmayız
Sarımsak
tarlasını böyle iki tokada'!

DOST DEDİĞİN,
Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile
Seni Sevmeli
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile
Sana Sarılmalı..
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile
Sana Dayanmalı

Dost dediğin;
Fanatik olmalı;
Bütün dünya seni zdüğünde sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...

Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmalı;

Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalı...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...

Mevlana


Böylesine güzel bir bağı, bu kadar güzel tarif ettiği için ve bıraktığı tüm eserlere, mirasa layık olabilmek, ancak onu ve eserlerini daha çok okumakla mümkün olabilmeli herhalde....

Bize Mevlanadan vuran şavkı bir nebze yansıtabilmek dileğiyle....

 
Toplam blog
: 3
: 2622
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

24 Kasım 1979 Adana/Pozantı doğumluyum ve 24 yıldır Manisa'da ikamet etmekteyim. Tutarlı ve akılcı o..