Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '12

 
Kategori
Dostluk
 

Dostum Selçuk Hancı’ya veda!

Dostum Selçuk Hancı’ya veda!
 

Aslında önce babalarımız dosttu.

Her ikisi de 60’lı yıllardan itibaren Orta ilçesine ‘Pazar’a giderlerdi. Hasan amca manifatura, babam gıda perakende/toptancısıydılar. Onların dostluğu(bildiğim kadarıyla) fare yüzünden sona ermişti. Mahkemeye vermiş babamı Hasan amca, “arkadaşın orada fare var, bizim tarafa geçip benim kumaşları kemiriyor, bana çok zarar veriyor” diyor.  Hakim babama soruyor durumu, ‘nedir?’ diye. Babam da yanıt veriyor; “ valla hakim bey, ne diyeyim, fareler benim orada karnını doyuruyor , arkadaşın dükkana da yatmaya gidiyorlar. Yani bir bakıma benim dükkanı lokanta, arkadaşınkini de otel olarak kullanıyor. Elimde olan bir durum değil.” Hakim ilk duruşmada beraat kararı veriyor. Gerçek şuydu; evet çok fare oluyordu ben tanık olmuştum. Ahşap binanın duvarları bile kerpiçti. Toprağı aşmak fareler için oyundu bir bakıma.

Başka bir sorunları var mıydı anımsamıyorum, her ikisi de vefat ettiklerinde birbirlerine ‘küs’ gittiler.

80’li yılların ikinci yarısında başladı bizim ‘Selçuk emmi’(*) ile arkadaşlığımız. Bir de Ziraat Bankası’nda muhasebeci arkadaşımız vardı o günlerde. Şabanözü küçük bir ilçe olduğundan eğlence olanakları yok denecek ölçüde kısıtlı. Bir zamanlar 3 Bin nüfuslu ilçede 11-12 kahvehane-lokal vardı. Doğal olarak kahvehane kültürü baskın çıkıyordu. O kültürden(!) biz de kısmetimizi  aldık yani. Seçenek yok; ya kahvehaneye ya da eş-dost mekanlarında rakı muhabbetine takılmak gerekiyordu. Rakı muhabbeti, masrafı nedeniyle daha az şans bulsa da, bizim dostlarımız yeterince yakaladı o şansı demek mümkün.

 

İlçe dışında bir yere gidersek eğer, ben alkol hakkımı en az olarak kullanıyordum. Selçuk Emmi’nin alkol sonrası araç kullanması riskli oluyordu. Dolaysıyla şoförlük bana kalıyordu. Düzgün adamdı Selçuk Hancı. Sözü dinlenir, muhabbetine doyum olmazdı. Fıkra anlatmaya bayılırdı.

O yaz, Gümerdiğin Göleti’nde balığa gittik, TEK’ten Sadık ta dahil. Balık bahane tabi. Viski var, aperatif yiyecekler de. Oldum olası sevmem viskiyi, hatır miktarınca içtim. Ama Selçuk Emmim pek severdi o mereti. Hava karardı, biz de partiyi bitirdik. Gümerdiğin yakın olduğundan kaynanamın meşhur ‘kömüş yoğurdu’ndan yemeyi önerdim, kabul ettiler. Kayınpederim de hacca gidecek, eve geldiğimizde onun muhabbeti var. Epeyce de kalabalık ev, konu-komşu oradalar. Biz yoğurt hazırlanıp yiyeceğiz diye beklerken hac muhabbeti uzadıkça uzuyordu. Sedirde oturan Selçuk Emmi arada bir dirseklerini dizlerinin üstüne koyup, başını da ellerinin arasına alıp bekliyor, sabırsızlanıyordu. Hem çok acıktık hem de biran evvel yiyip çıkalım istiyordu!.. Hac konusunun arkası kesilmiyordu; ne zaman gidilip ne zaman dönüleceği konuşulurken Selçuk Emmi şöyle geriye doğru kaykıldı, patladı: “Ya, adamların düşündüğü şeye bak!”

Açıklama: https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/301527_10150316937108584_2038263519_n.jpg

 

1993 Yılında Şabanözü’nden ayrıldım, Antalya’ya yerleştim. Şu zamana kadar işimin engel olması nedeniyle 5-6 kez anca gidebildim memlekete. Her gittiğimizde dostça karşılar, mutlaka yemeğe çağırırdı, buluşur ‘iki lafın belini kırardık’ birlikte. Hanim yenge de, sağolsun, güzel yemekleriyle hep gönlümüzde taht kurmuştur.  Hatta bir gün öyle bir işkembe çorbası yaptı ki Hanim yenge, üç sahan içtim sıcak ekmekle. Gece saat 10’da hastanelik oldum çok yemekten, yine Selçuk Emmim 50NC ile götürmüştü beni.

Hey gidi günler hey!..

Zaman zaman Antalya’ya davet ettim, o da benim gibi işlerini bahane edip bir fırsat yaratamadı. Antalya’da oturup bir gün rakı içemedik yani!

En son gittiğimde bahçesinde konuk etmişti beni. Ahmet’in kızı güzel torunun yanağındaki güzel güle üzülüyor, tedavi yolları arıyordu. Sonuç ne oldu bilmiyorum. Ama en son o gün rakı içtik Selçuk Emmiyle.

Ey Hüseyin, bunca dostluğunuzda aklında kala kala bu kadar rakı muhabbeti mi kaldı, diyeniniz olabilir. Hayır! Arkadaşım, dostum, sırdaşım, yoldaşım her şeyimdi bir dönem Selçuk abi. O saydıklarımdan sonrası bana kaldı. Sadece bana!

Hanim yengenin, Ahmet’in, sevgili Serap’ın ve tüm yakınlarının acılarını paylaşıyor, sabırlar diliyorum.

Hastalığının hiçbir evresinden haberim olmadı. Hiç değilse son gününde… o da olmasa son yolculuğunda yanında olmak isterdim. Ama burada da çok yakınım amansız bir hastalıkla boğuşuyor, çıkıp gelemedim.

Sana da Tanrı’dan rahmet diliyorum Selçuk Emmim, ışık içinde yat!

 

 

(*) Beş yaş büyüktü benden Selçuk Hancı. O nedenle yöresel ağızla ‘abi’ veya çoğunlukla ‘emmi’ şeklinde hitap ederdim.

 
Toplam blog
: 355
: 1099
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..