Misafirlerimizi ağırladığımız salonu nasıl tasarlarız?

Misafirperver bir millet olarak misafirlerimize ikramda bulunur onları memnun etmeye çalışırız. Evimizde onları ağırladığımız salonumuzun derli toplu, temiz ve hoş olmasına dikkat ederiz. Bu nedenle salonda masa, sandalye, koltuk, halı, perde, vazo, tablo, TV, sehpa vs. gibi eşyalarımızı özenle seçer ve dikkatli bir şekilde yerleştiririz. Bunun için düşünür, tasarlar, dener ve en iyi eşya yerleşim düzenini buluncaya kadar değiştiririz. Misafir gelmeden önce ortalıkta herhangibir dağınıklık varsa toparlarız.

Şimdi salonumuzu dikkatli bir şekilde yerleştirmek yerine her gün o an aklımıza ne gelirse salonumuza gelişigüzel koyduğumuzu düşünün: aşırı sayıda sandalye gelişigüzel etrafa atılmış, vazolar yerlerde, halılar koltukların üzerinde, perde yok, TV’nin ekranı duvara dönük tam bir kargaşa. Böyle bir salonda misafir ağırlarmıyız? ağırlarsak iyi vakit geçirirler mi ? Bizim hakkımızda ne düşünürler? “Arkadaşlarım yabancı değil, darmadağın salonda da onları ağırlarım, kusura bakmazlar” der miyiz? Peki neden salonun böyle darmadağın dendiğinde: “Ben hiç salonumun düzenini tasarlamaya kafa yormam, o anda aklıma ne gelirse koyarım, önceden ne koyacağımı nasıl yerleştireceğimi düşünmem. Sıkıntılı olduğum zaman aklıma ne gelirse salona koyarım başka birşeyi kaldırırım, titiz değilim, fazla temizlik te yapmam salonu havalandırmam, uğraşamam” dermiyiz? Dersek acaba salonumuza gelenler yakın arkadaşlarımız dahi olsalar onlara değer vermediğimizi düşünmezler mi?

FACEBOOK sayfamız bizim salonumuz gibidir. Birçok insan sayfamızı ziyaret eden misafirlerimizdir. Bazıları yakın arkadaşlarımız bazıları ise sadece tanıdıklarımızdır. Sayfamıza geldiklerinde bir dergi tasarımı gibi önceden planlanmış iç açıcı, düzenli, çok çeşitli zengin paylaşımlar, hem ülke sorunları hem sanat, bilim, karikatür, yazı, şarkı, güzel resimler, videolar,filmler vs. den oluşan bir sayfa görürlerse kendilerini iyi ağırlanmış hisseder ve tekrar tekrar ziyaret etmek isterler. Bunun yerine gelişigüzel o anda aklımıza gelen sıkıntılarımızı döktüğümüz darmadağın, salona 50 tane sandalye koyar gibi herbiri güzel dahi olsa peşpeşe 50 tane aynı türden paylaşımın konduğu monoton bir sayfa bulurlarsa bir an önce ordan uzaklaşmak ister ve bir daha dönmek istemezler. “Ben evimde salonumu düzenli tutarım misaflerimi hoş bir salonda ağırlarım, ama FACEBOOK sayfam benim kimseyi ağırlama yerim değildir, sayfamda deşarj olurum o anda içimden ne geliyorsa içimi dökerim, beğenmeyen beğenmesin umurumda değil, zaten amacım kimseye sayfamı beğendirmek değil”  diyorsak FACEBOOK’ta kendimizi son derece sıkıcı bir insan olarak takdim ettiğimizin farkında olalım.

Rasih Bensan 15 Kasım 2012