Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

DTP'nin yeni misyonu üzerine...

DTP'nin yeni misyonu üzerine...
 

DTP üzerine son zamanlarda yapılan operasyonlar, PKK ile parti arasında daha önce çok net olarak dile getirilmeyen ilişkinin vurgusunun belirgin bir hale getirilmesi, halen devam eden kapatma davasının hatırlanması gündemde Ergenekon soruşturmasıyla paralel izleniyor.

Obama'nın başkan seçilmesiyle başlayan "Demokratlaşma" sürecinin dünyada çok daha barışcıl bir atmosfer oluşturacağına artık kuşku duymuyoruz. (Obama'ya iyi saatte olsunlar dokunmadığı sürece...) Obama daha henüz Türkiye'ye ayak basmadan yaratmış olduğu o iyimser havası gelmişti. Türkiye'nin Irak ile yakınlaşması Cumhurbaşkanları düzeyinde gerçekleşmişti. Türkiye, Irak'ın en üst düzey temsilcisi tarafından PKK'nın sona erdirileceği sözünü alıp Obama ile masaya oturdu. O masada neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Ancak etkilerini gözlemliyoruz.

Irak, ABD ve Türkiye PKK konusunda uzlaşmış gözüküyorlar.

PKK'nın ne olduğunu biliyoruz. Onu enine boyuna tartışmaya gerek duymuyorum. Yalnız örgüt yapısı ve dayandığı toplumsal kesimlerin irdelenmesi gerektiğine inanıyorum. PKK, feodal bağların çok güçlü olduğu bölgede, modern toplumsal pramide aykırı bir şekilde örgütlenmişti. Bu yapısını günümüze kadar taşıdı. Ancak modern zamanımızın gereklerine ve insanların ihtiyaçlarına cevap veremez hale de geldi.

Son yerel seçimlerde AKP'nin bölgedeki gücü şu soruyu sordurmuştu.

"Etnik kimliğe dayalı politikalar mı yoksa hizmet mi?

Bu çok önemli bir soruydu ve bölgenin çelişkisiydi de.

Net bir gerçek, savaş insanı insanlıktan çıkarıyor. Gelişim duruyor. Biriktiremiyorsunuz. Bugün dünyanın neresinde bir kavga, çatışma, savaş varsa izleyin orada çok ciddi bir çağdışılık da vardır. Bölge insanı bunun yavaş yavaş farkına varıyor. Farkına vardığı bir diğer şey de ekonomik ilişkilerin içine girmek suretiyle güçlenecekleri...

PKK bölge insanına bu anlamda yardımcı olacak donanımlardan uzak. Hatta varlığı bu ilişkileri tehdit ediyor. Ancak taşıdığı anlam nedeniyle de toptan yok sayılamıyor.

<ımg src="http://www.turksolu.net/187/foto/devlet-bahceli-ahmet-turk.jpg">

Yukarıda toplumsal pramitten söz ettik. Parlamenter demokratik rejimlerde toplumun farklı katmanları kendi çıkarlarını partiler kanalıyla temsil ederler. PKK da bir parti olmasına rağmen aslında o söz ettiğimiz toplumsal katmaların hiçbirini tam olarak temsil edemiyor. Oldukça irrasyonel bir yapıdan söz ediyoruz aslında.

AKP nasıl bu kadar çok oy alabiliyor? isimli yazımda AKP'nin "...çok farklı bir iktisadi örgütlenmeye gittiğini, sermaye birikiminin oluşturulma sürecini tabana yaydığını, yepyeni sermaye grupları oluşturup, bunlara iş imkânları yaratıp, onların da çevresinde daha küçük sermaye grupları kurdurarak birbirine bağlı bir ekonomi yarattığından" söz etmiştim. Bir sonraki yazımda da "...kentleşme arttıkça, insanlar şehir yaşamına katıldıkça, üretim ilişkilerine girdikçe milliyetçi, ayrılıkçı, etnik kimliklerinin yerine önceliklerine ekonomik kaygıları yerleştirmektedir. Bu da zaten modernleşmenin, demokratikleşmenin küçük de olsa bir göstergesidir." demiştim.

İşte tam da bu zamana denk gelen seçimler bölgede DTP'nin gücünü, etkinliğini ve siyasallaşmasını arttırdı. DTP, aslında PKK'nin hiçbir şekilde sahip olmadığı bir potansiyele sahip; siyasallaşma dahası demokratikleşme. Bu doğru bir araçtır.

DTP'nin PKK ile organik bağı var mıdır yok mudur?

Bu sorunun cevabının ne olduğunu herkes biliyor. Ancak mesele bu değil. DTP'nin taşıdığı potansiyelin nasıl kullanılacağında düğümleniyor. DTP, seçimlerden aldığı güçle söylemini de sertleştirdi. Aslında bu vurgu bir anlamda gövde gösterisidir ve anlamaya çalışmak gerekir. DTP, bölge insanının siyasal gücü olmaya bir anlamda süreci kendi üzerinde toplamaya çalışıyor ya da nesnel gerçekler onu buna zorluyor diyelim. Çünkü DTP'nin bunu tam bir bilinçle uyguladığını da düşünmüyorum.

DTP bölge insanının ihtiyaçlarını etnik çerçeve içinde kalarak çözmeye çalışır, PKK'nın gölgesinde politikalar üretmeye devam eder, modern dünyanın gereklerine göre açılımlar getirmez, bunu göremezse kuşkusuz bir süre sonra insanlarına da "yabancılaşacaktır."

DTP, Türkiye'nin batısındaki gelişimi kendi coğrafyasındaki insanlara nasıl anlatacaktır?

Türkiye'nin de bu kartı iyi okuması gerektiğine inanıyorum. Bir süredir Türkiye'nin potansiyellerinden söz ediyorum. Bunlar benim takip ettiğim işaretler. Çok kısa vadede çözülemeyecek büyüklükte sorunların bir anda ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor; ancak hızla büyüyen bir ekonomi olduğunu görüyoruz. Bunun yepyeni olanaklar yaratacağına da kuşku duymuyorum. Türkiye bölgenin önemli bir gücü haline gelirken kendi toprakları içindeki bir bölgenin sorunlarını görmezden gelemez.

Burada karşılıklı bir ilişki söz konusu. Şartlar DTP'nin pozisyonunu değiştirmeye zorlarken, devletin de buna uygun davranması gerektiğine inanıyorum. Aynı şey DTP için de geçerlidir ki bölge insanı bu mesajı her seçim döneminde vermektedir. DTP'nin oylarının yirmi yıldır belli bir barajın altında kalmaya devam etmesi anlamlıdır.

DTP, Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıda bulunacak alternatiflerden biri olacak mıdır, olmayacak mıdır? Bu karşılıklı ilişkinin sonuçlarını ilerleyen günlerde göreceğiz ve izleyeceğiz.

Uzay Gökerman


 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..