- Kategori
- Şiir
Dua ederdi çocuklar, yağan yağmurun altında oynamak için.
Çiseliyor yağmur, beli belirsiz.
Yüreğini serinletti kiminin,
kiminin içini sızlattı.
Yasamıştı daha önce benzer duyguları.
Önceleri gizlerdi göz yaşlarını.
Utanırdı,
ve söyleyemezdi ki özlediğini.
Derdi kendince „içime akan göz yaşlarımdır bunlar“
Daha bir sahiplenirdi çise halinde yağan yağmuru.
Ona inat mı ediyorlar acaba, dışarıda oynayan çocuklar.
Içine akan göz yaşları ile ıslanırken neden gülerler böyle umursamazca?
Çocuklar.
Şen şakrak.
Yürekleri çoşmuş.
Aslında yağmayıverseydi ya şu yağmur,
hüzünlenmeyecekti.
O zaman nasıl bulakcaktı teselliyi,
içine akan göz yaşlarını.
Dua ederdi çocuklar, yağan yağmurun altında oynamak için.
Bata çıka biriken suların içine,
sıçrata sıçra arkadaşının üzerine.
Bir de anneleri dua ederdi bu zamanda;
İnşallah çamura batırmadan gelirler içeri diye.
Ötelerde bir yerde,
çatlamış toprağın üzerinde,
iki el açmış avuçlarını yukarıya,
yakarır tüm içtenliği ile.
Şükürler olsun diye.
Hangisi için yağmalıydı
Ama yağmasın diyen ne olacak?
Bir sızı yürekte,
bir kahkaha seli,
bir şükür duası,
bir beklenti.
Bir şey için hepsi.
Ama farklı.
Ağlayan,
oynayan,
şükreden,
bekleyen.
Çişeleyen yağmur ve ben.