Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '06

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Dublin'li sürgün

Dublin'li sürgün
 

"Bu hana ve bu handan / Kaç seyyah geldi geçti
Kaç kervan kefenlenip gitti / Herkes geldi, herkes gitti
Kimse bilmedi neden geldiğini / Nereye gittiğini..."
James Clarence Mangan

Gidenlerin anlattığına göre Dublin'in (İrlanda) Saint Stephen Meydanı'nın ortasında bir şairin heykeli var: James Clarence Mangan. Mangan İrlanda’nın Edgar Allen Poe’su olarak tanınıyor.

İrlanda tarihinde önemli bir yeri var. Çok zeki, çalışkan ve bir o kadar da talihsiz. The Ireland Literature Guide’a göre fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Latin, İspanyol, Fransız ve Alman dillerini çok genç yaşta öğrendi ve tercüme ile geçimini sağlamaya başladı. Fakir ailesine yardım için kütüphanelerde çevirmenlik yaptı.

Mangan bu dillere ilave olarak Türkçe, Arapça ve Farsça’da öğrendi. Ve bu dillerle ilgili olarak tercüme işlerinde çalıştı. Mangan’ın mesleği geleceğini ve şiirini doğrudan etkiledi. Mangan’ı ilginç kılan Türkçe bilmesi değildi elbet. Mangan, doğu dillerine hakim olmasının yanında Türkçe ve Türk aşığı idi. Bu aşk öyle dereceye varmıştır ki aruz vezniyle şiirler yazmıştır.

Mangan’ın Türk topraklarına hiç gelmemiş olmasına rağmen Türk kültürü ve tarihine dair yazdığı şiirler çoğu “içerdeki” şairden daha içerdendir. Mangan görmediği Boğaz’ı çoğu şairimizden daha güzel tasvir etmiştir. Dört bin kilometre öteden sanki Üsküdar sırtlarındaymış gibi İstanbul’u İrlandalılara anlatmıştır (Meadowy Bosphorus).

Konya’dan Erzurum’a savaşa giden bir Türk gencinin dramını anlattığı Karamanian Exile şiirindeki muhayyilesi etkileyicidir. Doğu toplumunun savaş karşısındaki duygusunu ve memleket hasretini bir doğulu gibi ve sanki kendi yaşıyormuş gibi aktarmaktadır.

"Nihayet kafes çöküyor, demirler dağılacak yakında Elveda gaileli dünya,
günahlarla haşırneşir dünya
Ruhum Allah'ın sükûnet ülkesinde dinlenecek artık
(...)
Seni daima rüyalarımda görürüm Karaman!
Senin yüzlerce tepeni, binlerce dereni
Karaman..Karaman..."

Mangan Karamanlı Sürgün şiirinde biraz da kendini anlatıyor gibi. Ruhu Osmanlı topraklarında gezinen lakin bedeni Dublin’de olan bir sürgün. Mangan’ın şiirlerine bakınca “vatanda gurbet” atmosferini görebilirsiniz.

Mangan’ı Türk şairi hanesine kaydettiren faaliyeti sadece muhayyile ile izah edilemez tabii ki, bu durum aidiyet duygusu ile izah edilebilir ancak. Bu aidiyet duygusunun bir yansıması olsa gerek, University Magazin'de Türkiye üzerine yazılar yazar. Bu yazılarda bugün çoğu Türk edebiyatçının yapmadığını yapıp Türk şiirini anlamaya ve İrlandalılara onu anlatmaya çalışır. Ona göre Türk Edebiyatını anlamak için gramer okumak, küçük şerhleri dinlemek yeterli değildir. Öncelikle kendi memleketinizi unutmanız gerekir, “adeta yeminli bir Müslüman gibi” olmak gerekir diyor Mangan: “Osmanlı'yı, Türk şiirini anlamak ancak böyle mümkün. Yani Avrupalılığın bütün eskimiş paçavralarından kurtulmak onları rüzgâra savurmak gerek...”

Oxford Antologie English Verse Mangan’ı Türk şairleri başlığı altında inceleyerek bir yerde Mangan’ı ruhen ait olduğu haneye kaydetmiştir.

Mangan’ın Müslüman bir Türk gibi şiir yazan bir Hristiyan noktasından Müslüman bir şair aşamasına geçip geçmediğinin açık bir delili yok. Bir rivayete göre ölmeden önce ve diğer bir rivayete göre de öldüğü döşeğin yastık altında bulunan, yazının başlığında verdiğim gazeli ve Three Khalenders (Üç kalender) şiirindeki şu dizeler onun ait olduğu dini ve kültürel iklim hakkında güçlü ipuçları vermektedir.

"...La ilahe illallah
Kuşlar gibi neşeli uçtuk
Biz: Emrah, Osman, Perizat
Güldük, şakalaştık ve seyrettik
Şarap, güller, neş'e... Türkü söyledik
Bütün unvanlardan vazgeçtik
La ilahe illallah
Boğaziçi, Boğaziçi
Bize hiç engel çıkarmadı ki..."

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..