- Kategori
- Söyleşi
Duman altı hayatlar kitabının yazarı, Elif Öztürk ile ropörtajımız...
Siz biten bir gençliği ve duman altı olan bir ömre şahit oldunuz mu hiç? Yazar Elif ÖZtürk kaleme alma cesaretiyle herkesi duyarlı olmaya davet ediyor. Okumadıysanız, mutlaka okumalısınız.
Baki Evkaralı (Bakican) : Merhaba sevgili Elif Hanım. Öncelikle seni okurlarımıza tanıtmak
isterim, kısaca bahseder misin bize?
Elif ÖZTÜRK: Merhabalar Baki Bey. Ben 13.07.1982 Ankara doğumluyum.
ilk öğretim sekizinci sınıftayken rahatsızlanmış, Kronik Böbrek Yetmezliği
tanısı konulmuştu. Yıllarca tedavileri sürmüştü. Yaşanılan hastalığın, yapılan
tedavilerin getirdiklerinden en güzel olanı armağan edilen yazı yazabilme
becerisi olmuştu. satırlara önce şiirler, ardından ise kısa deneme yazıları ve
hikayeler kalemin dilinden dökülmüştü. heves, arzu ve sabrın eşliğinde zaman
içerisinde yazılar dergilerde gerini almış, okuyucuyla buluşmuştu. kaleme
olan tutkum arttıkça, yüreğimde gezinenleri anlatma isteği çoğalmaya devam
ediyordu. 2012 yılının Temmuz ayında hayalim gerçek olmuştu. Dumanaltı
Hayatlar adında ilk roman eserim ortaya çıktı. Kitabın ilk baskısından yaklaşık
dört ay sonra rahatsızlandım. beyin basıncının yükselmesi nedeniyle beyne
2002 yılında takılmış olan katater hasar görmüştü. 2012 yılının Kasım ayında
katater yenilenmiş olsada, gözlerim görme yetisini kaybetmişti.
Hayatıma getirdikleriyle önüne katıp tanıştırdıklarıyla, yenileri öğretip
alıştırdıklarıyla görme engelim devam ediyor. Engelli olma yetisine inat eski
bildiğimi okuyorum. Rağmen’leri biriktirdiğim ömrümde, umuda sırtımı yaslayıp
diyaliz tedavisi eşliğinde sokağımda yol alıyorum.
Baki Evkaralı (Bakican) : Peki, kitabı yazım sürecinde neler yaşadın, yazarken neler
hissettin?
Elif ÖZTÜRK: Herşey umut etmek ile başladı. Çirkin, kötülüklere esir edilmiş
hayatların kurtulabilme umudu! Ne de olsa imkansız diye bir şey yoktu. Hayata bir
sıfır yenik başlamış, eksik doğumlar, yaşamın bir anında gelen kaybedilenlerle devam
edilen, başarılan galibiyetler mevcutken, herşey olabilirdi. Mümkündü. Olabilirliği
nefes alırken, aynı oksijeni aldığım bu dünyada, olan bitene kayıtsız kalamazdım. Bu
yüzden bu yetenek bana verilmişti. Hiçbir şey sebepsiz değildi. Hangi şerde hayır,
hangi hayır da şer var kim bilebilirdi ki? Yara bere içinde kalmış, kendi hasarını kendi
vermiş şer, benim hayrıma oldu.
Baki Evkaralı (Bakican) : Kitabı basım sürecinde çektiğin sıkıntıların oldu mu?
Elif ÖZTÜRK:Maalesef oldu. Ben bir eseri meydana getirme işini zor sanırdım. Bitirdiğimde,
“Oh çok şükür yazabildim!” demiştim. Elbette maalesef öyle olmadı. Önceyayın evleri ile bir
heyecan içinde görüşmeler geçiyordu. Sonra beklemeler başlıyordu. Kimisinde konu çok
beğeniliyor ama bir türlü baskı safhasına gelinemiyordu. Sabırsızlıkla tahammül edemeyişler
ile voltalaratıyordum. Umudumu sürekli canlı tutuyordum. Eğer tutamazsam yazmaya olan
şevkimin kırılacağından korkuyordum. Ama vazgeçmeden devam ettim. Güzel yürekli
insanların vesilesi ile “Çok şükür hayalim gerçek oldu!” dedim. Ülkemizde kitap okunmuyor
diye veryansın ediliyor. Şaşılıcak bir şeydir ki, o kitapları yazma aşkı ile yanıp tutuşan
yüreklere sahip çıkılmıyor. Yazarsız yayın evleri olamaz. Zaten bir sanatı gerçekleştirmek
zordur. Yazabilmek için bir çok isteğinizden, hobilerinizden, bazen sevdiklerinize ayıracağınız
vakitten feragat etmeniz gerekir. Bu işe gönül verenlerinemeğine değer verilmelidir.
Baki Evkaralı (Bakican) : Yayınevinden ve reklam faaliyetlerinden memnun musun?
Elif ÖZTÜRK: Kitabımız 2012 yılı Temmuz ayında Uğur Tuna Yayınlarından çıktı. İki yıl
süreli bir anlaşmaidi. Birinci baskıdan iki ay gibi kısa bir sürede ikinci baskısı çıktı. Reklam
faaliyetleri yürütülmedi. Tanıtım olmadı. Herhangi bir fuarda yer almadı. Doğal olarak, sonuç
memnun edici değildi. Gelinen nokta üzücü oldubenim adıma.
Baki Evkaralı (Bakican) : Sevgili Elif hanım nerelerde yazıyorsun? Sana ilham veren özel
yerler var mı?
Elif ÖZTÜRK:Mekan olarak bir yer ismi söyleyemem. Kendimi yalın ve bir başıma hissettiğim
her yer olabilir benim için. Yeter ki huzur tanelerini yakalayabileyim. İşte o vakitkalbime
sözcükler vurmaya başlar. O an evde, yolculuk halinde, bir ziyarette ve hatta diyaliz
tedavisinde olabilirim. Farketmez. Her yer ve durumda da zaman durur.tek derdim aklımda
gezinenleri bir yerlere yazmak olur.
Baki Evkaralı (Bakican) : Kitabından bahseder misin bize derinlemesine felsefesi nedir? Ne
anlatmak için çabaladın?
Elif ÖZTÜRK: kitabın konusu madde bağımlılığı ile ilgilidir. madde bağımlılığının
fiziksel, psikolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel etkileri anlatılmıştır. yasa
dışı kullanılan maddelerin özendirilmeden anlatılmış olma niteliğini taşıyan
ilk eserdir. başlama noktası gerçek hayattan esinlenilmiştir. kendim gibi,
eksilerden artı yaratan, mağlubiyetleri kazanca dönüştürmeye uğraşanları
görmüştüm. bir de karşımda duran sağlıklı bedenlerini, eksiltmeye çalışanları
kendi elleri ile parçalayanları, hasara uğratanları bulmuştum. hücrelerimde
beliren tepki ve öfke eserin yazılmasına neden olmuştu. Sevgi ormanında, o
yaraları açık beden iyileşmeliydi. Elimi yaralarına sürüp, onun iyileşebileceğine
dair umutlarını can vermiştim. Bir kez olabilirliğin ilham verici büyüsüne
kapılmıştı. Umut nefes alıyordu. Onun ayak izlerini takip ederek yaşadıklarını
anlatmaya çalıştım.
Baki Evkaralı (Bakican) : Anlaşılmadığını düşündüğün anların oluyor mu? Ruh halin
yazılarına nasıl yansır?
Elif ÖZTÜRK: Kalbimde taşmalar baş gösterdiğinde kaleme sarıldım.Ruhumun
derinliklerine inme isteği başlayıp yola çıktığımda yanımda bir tek O
olmuştu.Olgunlaşma sınavında satırları ve dizeleri tanıştırmıştı. Ruhum, bu
arkadaşlığın beni mutlu etmesini sevinçle kabul etmişti.
Herkesin verdiği bir sınav vardı.Ne kadar erken yola çıkmış olsam da
ben biraz şanslıyım sanırım! Yol arkadaşımı doğru seçmiştim. Yüreğim,
anlatamadıklarını kalemimle dile getirmeye başladı. Mutluluklarımı,
umutlarımı, hayallerimi ve hayal kırıklıklarımı, hüznümü ve sevincimi onunla
paylaştı. İnatla dile getirmeye çalışma hevesim ve “Her şeye rağmen!” diyerek
yaşamın eteklerinden tutup yürümeye devam etme isteğim hep yüreğimdeydi.
Yorulmalara ve çarpmalara, takılmalara inat, kulak asmadan direnişim hiç
eksik olmadı. Elimde gökkuşağını tutuyorum şimdi! Hayatın her karesinde
yaşamın bir rengine dokunuyorsam eğer, bütün renkleri barındırmalıyım
ruhumda ve sindirmeliyim içimde onu kabullenerek.
Baki Evkaralı (Bakican) : Aşağıdaki kelimeler sana ne ifade ediyor?
Elif ÖZTÜRK:
Aşk : Aşk, sanmalar yumağında gönül tutulmasıdır.
Sevgi : Sevgi, içimdeki çocuğun dağıttığı her gülücüğün bir yüreğe dokunabilmesidir.
Huzur :Yaşayabilme öznelliğine sahip olmaktır.
Yazmak :Herkesin bildiği, duyduğu ve yaşadığı olanlar kümesini dillendirme cesaretidir.
Okur :Kalbe vuran hikayelerin parmak izidir.
Özlem : Kabuk bağladı sanılan yaranın sessiz çığlığıdır.
Sevda :Her zaman ve şartta; değişmeden, dönüştürmeden;sen ve ben demeden bir bedende
var olabilmektir.
Mutluluk : Mutluluk, hayatın kendisine rağmen içinde barındırdıklarını sevebilmektir.
Kimsesizlik : Kimsesizlik, insanlığın en eski ve en acı gerçeğidir. Yalnız kalmışlık
evinde doğar . Çaresizlik sofrasında beslenir. Şefkatin ellerinde dağıtılıp, un ufak olur.
Sevginin ördüğü görünmez bağlar ile boğulup, can verir.
Baki Evkaralı (Bakican) : Kronik Böbrek Yetmezliği için neler söylemek istersin?
Elif ÖZTÜRK: Zor bir hastalıktır. Tek çözümü organ nakli. Ülkemizde yaklaşık yetmiş dört
bin böbrek yetmezliği hastası bulunmakta. Organ bağışı sayısının çok az olması sebebiyle
maalesef her hastanın nakil olma şansı yok. Beklenen bu sürede diyaliz tedavisi zorluğun
asıl kısmı. Yorucu ve yıpratıcı olmasının yanında ne kadar süreceğinin bilinmemesi en büyük
etken. Hayatımızı idame ve idare ettirmekte ise zorlayıcı bir engel. Diyaliz tedavisi mecburi
seçenek, hayatta kalma adına. Organlarımız toprak olacağına bir can kurtarabilir. Bağışların
çok daha artmasını diliyorum.
Baki Evkaralı (Bakican) : Yazar adaylarına söylemek istediklerin, tavsiyelerin nelerdir? Nelere
dikkat etsinler kalemle bütünleşirken?
Elif ÖZTÜRK:Kalemle ilk tanıştığımda okuduklarımdan dinlediklerimden etkilenirdim. Sonra
yazdıklarım onların yanında yavan gelirdi. Yeniden yazardım ve yeniden sabırla. Kendi
tadımı bulana dek, yazdıklarımda deneyişim devam etti. Kuralsız, başına buyruk, kimseye
benzemeden kendi yolunu buldu. Anlatma derdi baş gösterip, kalem ve kağıt ile kardeş
olunca anladım ki, benim hayat amacımdı. Sanırım her şey o anda başlıyor. İnanmak ve
adamak. Ben hiçbir zaman yazdıklarımı beğenmemiş, “Bir eksik var mı?” diye irdelemişimdir.
Hatalarımı bulup, daha iyisini yapmaya uğraşmışımdır. Yadsınamaz bir emek harcamak
gerekiyor. Eğer yaşam ışığınız yazarken titriyorsa, kelimeleriniz her zaman yolunuzu
aydınlatır ve mutlaka hayalinizi kurduğunuz varış noktasına ulaşırsınız. Kalbinizin sesini
duyun yalnızca!..
Baki Evkaralı (Bakican) : Bize vakit ayırdığın için teşekkür ediyorum sevgili Elif hanım.
Hayatında hep başarılar diliyorum.
Elif ÖZTÜRK: İlk röportajımı sizinle gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Bu fırsatı
yakaladığım için şanslı olduğumu düşünüyorum. Güzel yürekli bir canla eşsiz sohbetti.
İlginize çok teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/bakican