Dün gece, İzmir'de blog toplantısı vardı, kaçırdınız...

Söze nereden başlayacağım bilemiyorum. Kelimelerim uç uca umarım onları düzgün bir hale getirebilirim.

Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama dün gece benden daha şanslı bir bayan var mıydı inanın epey düşündüm. Çünkü ben dün akşam İzmir’in en delikanlı, en yakışıklı, en centilmen, en sportmen,en hoş sohbet, en romantik, en anlayışlı, en kibar, en sıcak, en sevgi dolu iki erkeğiyle yemek yedim.

“Oooo Pelin Hanım biz bir tane bulamazken, sen nasıl olurda 2 sini aynı ayarlarsın” diyenleri duyar gibiyim.Vallaha o da benim şansım işte ne diyelim.

Merak edenlere açalım konuyu o zaman.

Buluşma 1 :
İzmir’de yakışıklı biri var ki sormayın gitsin. Hatta hayatımda ilk defa birinin peşinden koştum. Ama gerçekten koştum hem de ayağımda topuklu ayakkabılarla, bütün Konak vapur iskelesi sahilinde dolaşanlar benim o halimi görüp kah acıdılar kah güldüler ama ben kimseye aldırmadan İzmir’in en delikanlıysa randevuma gecikmişliğin verdiği eziyet ve acıyla ayağımdaki topuklu ayakkabılara aldırmadan koşuyordum. Biraz film oldum ama deydi doğrusu. En komiği ise elimde kokoş çantam, ayağımda kırıldı kırılacak topuklularım ve bağırıyorum “MUZAFFER BEYYYYYYYYY” sahil inliyor adeta.

Muzaffer Bey önde, ben onun arkasında, yakalamaya çalışıyorum. Neden sonra beni duyduğunda son nefesimi vermek üzereydim. Allahtan duymuştu. İnanın hayret ediyorum aramızdaki yaş farkını düşünecek olursak bende hızlı olması açıkçası beni korkuttu. Ama o tam bir delikanlı. Peki kim bu delikanlı; tabii ki bizim MUZAFFER ÇELLEK.

İzmir’de yapılacak olan organizasyon için biz toplanmaya başladık bile. Toplantılarımızı yapıp, İzmir’e gelecek olanları bize yakışır şekilde ayarlamak için her türlü detayı tartıştığımız toplantılarımızı yapmak için bir araya geliyoruz. Toplantıdan ziyade bir eğlence havasına döndüğünü söylemek isterim. Yani hem eğleniyoruz hem de bizim blog buluşması için planlar yapıyoruz.

Gerçi dün gece Gökhanonpost tarafından 2. kere fena halde ekildik.

Eee peki 2. delikanlı kim. Hemen açıklayım İLYAS BAYRAM. Yazılarından daha samimi ve daha sıcak bir insan hatta bir sır vereyim İlyas ağabeyin hazırladığı program felaket. Başka kopya yok size. Bu arada az kalsın İlyas ağabeyinde peşinden koşacaktım. Ben kesinlikle yaşlanıyorum geçen Salı günü krep yemek için sözleşmiştik. Ama, bunak ben işlerden kendimi unutmuş vaziyette eve gitme planları yaparken birden telefonum çaldı karşıda ki ses “ eee ben geldim sen neredesin” demez mi? “Ya nasıl olur bugün için mi konuşmuştuk tühhh” derken, apar topar atladım taksiye ve gittim yanına.

İlyas Abi ise; tam bir delikanlı hani o her şeyi dozunda yaşamayı seven, her ortamı bilen ve yol gösterici olan, hayatı hissederek yaşamasını seven, neşe dolu, sıcacık yüreği ve inanılmaz sesiyle, arkadaşlığı ve dostluğuyla, centilmenliği ve hoşsohbetiyle İzmir’in bir aynası gibiydi. Bu toplantı için, canla başla çalışan delikanlılar ile yemek yemek benim için inanılmazdı.

Ve Muzaffer Ağabey;tam bir duygu adamı, tam. Sürprizlerle dolu birisi o şarkıları kaç dilde söyledi ben hatırlamıyorum. Her anı, bir anı hani bitmesini istemediğiniz romanlar vardır okudukça öğrenirsiniz, öğrendikçe hayretler içinde kalırsınız. İşte Muzaffer Abim bir roman her sayfası başka bir anı kokan, her sayfası başka duygu yüklü, sıcacık kalbi, o büyük insan sevgisiyle İzmir’in bir yansıması gibi kalplerimizi ısıttı dün gece.

Karşım da İzmir'in en delikanlıları, bir elimde şarap kadehi, dilimde Muzaffer Ağabeyin nameleri hem güldük hem şarkılar söyledik dün gece …

Ve biliyoruz ki bu sıcacık sohbet dolu akşam, “SİZ” İzmir’e gelince daha da anlam kazanacak.

O muhteşem yemek için çok teşekkürler Muzaffer Ağabey ve İlyas Ağabey.


Blog Not: Neşe (Evrim) Abla kulaklarını çok çınlattık haberin olsun...
Artı Not: İzmir'li yazarlar; mail yoluyla bana ulaşırsınız toplantılarımıza sizin de katılmanızı istiyoruz.