Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

02 Ekim '08

 
Kategori
Ramazan
 

Dünden Bugüne Ramazan Pideleri

Dünden Bugüne Ramazan Pideleri
 


Ramazan'ın sembolüydü o her daim... Mis gibi Ramazan pidemiz neydiii, ne oldu!..


Pide çıkartan ekmek fırınlarının önleri, dünün Ramazanlar'ında da aynen bugünkü gibi kalabalık olurdu...


Evet, kalabalık yine aynı kalabalık, telâş yine aynı telâştı... Lâkin pideler, günümüzün pideleri değildi!..


Has undan yapılmış, kıvamında pişirilerek deve hamuru modundan uzaklaştırılmış, mis kokulu, çörek otlu pidelerdi.


Sade pidelerin haricinde yumurtalı, pastırmalı pideler de yapılmaktaydı. Meraklıları, pastırmaları kendileri getirirlerdi. Pastırmalar arzuya göre yağlı, az yağlı veya tümünen yağsız olarak tercih edilirdi. Lâkin hepsi de sırt, ya da gön tarafından yapılmış halis Kayseri pastırmalarıydı...


Yumurtalara gelince, tazenin de tazesi, günlüğün en yakın saatlerinden... Günlük yumurta tedarik etmek, şimdiki gibi problem değildi o vakit... Her evin mutlak bir bahçesi vardı ve bahçede de kümesi... Kümeslerde 5-10 tavuk beslenir, yumurtalarından da günlük olarak istifade edilirdi. Hâl böyle olunca, meraklıları da o gün, hattâ öğleden sonra aldıkları, hani neredeyse sıcak yumurtaları fırınlara getirip, pidelerine sürdürürlerdi...


Ya şimdi?.. Bırakın yumurtanın tazesini bayatını, yumurta bile değil!.. İstisnalar hariç, çoğu yerde pidelerin üzerlerine boya sürülerek sapsarı yapılıyor!


Bir zamanlar, pideler rengârenk uçurtma kâğıtlarına sarılarak verilir, evde de temiz bir beze sarılmak suretiyle tazeliklerini muhafaza etmeye özen gösterilirmiş. Top atılmasına beş dakika kala, kesilerek ince dilimlere ayrılır, sofraya taksim edilirmiş.


Pide fırınlarının önünde görülen manzaralardan bir tanesi var ki, günümüze kadar muhafaza edilmiştir... O da meşhur sıra kavgası... Geçmişte de, günümüzde de fırın önlerinde sık sık kavgalar olur, pidesini kapan ikramiye vurmuş gibi sevinçle koşarak, adeta uçarak evine giderdi...


Bu arada, top atıldığı hâlde, henüz pidelerine kavuşamayıp bekleşenler de görülürdü elbet...


İstanbul'un her tarafında hep has undan yapılmış ve kıvamında pişirilmiş pideler yapılırdı lâkin yine de bazı fırınların pideleri daha nefis, daha leziz bir kıvamda olurdu...


Günümüzde ne bu fırınlar kaldııı, ne de isimleri... Adettir diye pide almaya giden, deve hamuru benzeri pideleri vaktinde eline geçiren günümüz insanları, yâni bizler, çaresiz kendimizi mutlu sayıyoruz!
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..