Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '08

 
Kategori
Futbol
 

Dünden bugüne transferler

Dünden bugüne transferler
 

Futbolcu ve teknik adam transferleri, maçların olmadığı yaz aylarının futbol adına en önemli gündemini oluşturuyor. Bu sene de her sene olduğu gibi hem takımlarını güçlendirmek hem de transfer beklentisi içinde olan taraftarlarına şirin görünmek için kolları sıvayan yöneticilerimiz, tanınmış tanınmamış birçok oyuncuyu kadrolarına dâhil etti ve yeni sezon kadrolarını büyük ölçüde oluşturdu. Artık bacasız bir sanayi olduğu herkesçe kabul edilen futbol piyasasında emtia olarak alıp satılanlar futbolcular olduğuna göre bu futbolcuları en ucuza transfer edip en yüksek fiyata satmak da ekonomisini güçlendirmek isteyen her kulübün öncelikli amaçlarından birisi haline geldi. Bu pencereden bakıldığında ülkemizdeki yabancı oyuncu trasferlerini mercek altına almak ligimizin ve futbolumuzun objektif değerlendirmesine büyük katkıda bulunacaktır.

Son yıllarda transfer edilen önemli yabancı oyuncular ile ilgili değerlendirme yapmadan önce bu isimleri bir anımsayalım. Bu hafıza yoklamasında ilk akla gelen isimler Trabzonspor’da Shota, Vugrinec, Stephanov, Aurello, Campbell, Marcelinho ve Yattara; Beşiktaş’ta Nouma, Delgado, Tello, Holosko, Carew, Amokachi, Pancu, Diatta, Johnsen, Münch, Ricardinho, Kleberson ve Bobo; Fenerbahçe’de Alex, Maldonado, Anelka, Ortega, Uche, Boliç, Baliç, Okocha, Rapaiç, Nobre, Luciano, R.Carlos, Revivo, Appiah, Van Hooijdong, Kezman, Andersson ve son transfer Güiza; Galatasaray’da ise Taffarel, Popescu, Ilie, Ribéry, Jardel, Lincoln, Kewell, Song, Ilic, Felipe, Frank de Boer, Meira ve elbette Hagi olacaktır.

Yukarıdaki kabarık listede bir eleme yapılsa ve kalburüstü oyuncular ayıklansa elde kalacak isimler çok büyük olasılıkla Anelka, Hagi, Alex, R.Carlos, Kleberson, Carew, Shota, Popescu, Ribéry, Van Hooijdong, Johnsen ve Aurello; bir başka deyişle sadece 12 oyuncu olacaktır. Buradan çıkan sonuç, her sene milyon dolarlar harcanarak ve büyük bir hevesle alınan yabancı oyuncuların büyük çoğunluğu vasatken, sadece çok az bir kısmı üst düzey oyuncular olarak göze çarpıyor. Peki, kulüplerimiz maddi ve manevi olarak bu kadar fedakârlığa katlanıp, bazı zamanlarda da olması gerekenden daha fazla bedeller ödemeyi kabul ederken neden ortaya bu denli verimsiz bir tablo çıkıyor? Kanımca bu sorunun yanıtını verebilmek için gelen kariyerli oyuncular ülkemize nasıl gelmiş onu anlamak gerekir. Bu oyuncuların ülkemize gelme nedenlerinden biri hem kendilerine hem de kulüplerine ödenen yüksek ücretler ki Anelka’nın 10 milyon, Alex’in 12 milyon $’lık bonservis ücretleri buna örnek verilebilir. Diğer bir grup yıldız futbolcu da Avrupa’nın üst düzey 5 liginde oynayamayacak ya da oynamak istemeyecek kadar yaşlı futbolcular ve Hagi, R.Carlos, Van Hooijdong ile Popescu tam da bu gruba giriyor. Geriye kalan oyunculardan Ribéry, Shota, Johnsen ve Aurello’nun transfer edilmeden önce fazla tanınmadıklarını, bir başka deyişle kendilerini futbol dünyasına Türkiye’de tanıttıklarını düşünürsek yıllar yılı yapılan transferlerden sadece Carew (3.5m€) ve Kleberson (2.6m€) ekonomik olarak başarılı transferlerdir.

Bugün dünya piyasasına baktığımızda bir tarafta Deco’nun 7m£’a, J. Anne Riise’nin 4m£’a hatta büyük Ronaldinho’nun kimilerine göre 18, 5 kimilerine göre de 20m€’ya takım değiştirdiiğini diğer tarafta ise Fenerbahçe’nin Gü1za için 14m€ ödediğini görmek ne kadar çelişkili gelse de bunun yukarıdaki nedenlerden biri olarak futbolcuları ülkemizde oynamaya ikna ettiğini kabul etmek gerekir. Elbette en ideali Carew ve Kleberson örneklerinde olduğu gibi kaliteli oyuncuları makul bedellerle transfer etmektir ancak geçen sürede bu sayının sadece iki olması bu işin ne kadar zor olduğunun en güzel kanıtıdır.

Transfer konusunda üst düzey liglerden bir kulüp ile yarışa girersek elimizde ücretten başka bir araç maalesef bulunmuyor. Tuncay Sunderland’a transfer olunca yapılan yorumları anımsayalım: “Tuncay Middlesbrough’ya değil İngiliz Premier Ligi’ne transfer oldu.” Buradaki önemli ayırım Premier Lig ve diğer üst düzey liglerin kulüplerden önce başlı başına futbolcuları çeken bir vitrin kuvveti olması.

Neticede, ligimizi büyük ligler gibi albenili bir hale getirmediğimiz sürece “iyi transfer” yapma olasılığımız ya paramızın çokluğuna, ya getireceğimiz oyuncunun yaşlı olmasına ya da düşük bir olasılık olsa da şansa kalıyor ve yıldız oyunculardan bir de istenen verim alınamazsa kaybeden hem kulüp, hem Türk Futbolu hem de Türk Ekonomisi oluyor. Bu ortamda sanırım kulüplerimiz için tek çıkar yol, çok inandıkları sadece bir yıldız oyuncu almaları, diğer yabancı haklarını da ileride bir Geremi olacağını umarak ve çok iyi analiz ederek genç yeteneklerden yana kullanmaları.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..