Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '20

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Dünya Korku İçinde

Bütün Dünya Korku İçinde,

Allah Tez Zamanda Bu Beladan Hepimizi Korusun.

 

Hepimizin çeşitli korkuları vardır.

Yalnız kalmaktan korkanda vardır, karanlıktan korkanlar, yüksek sesten, uçaktan, hızlı araba kullananlardan, kardan, soğuktan, çok sıcaktan, küçücük bir böcekten korkan olduğu gibi, yılandan ve zehirli, zehirsiz hayvanlardan bile korkanlarımız çoktur.

Hepimizin korkusu ayrı ayrıdır.

Şimdi evet şimdilerde hepimiz korkusu aynı.

Üstelik bizim ev, bizim semt, bizim şehir, bizim ülke değil, tüm dünya korku içinde ve bir tek sebepten.

Toptan korkuyoruz.

Dünya aynı korkuyu yaşıyor.

CORONA VİRÜSÜ - (COVID-19)

BÜTÜN DÜNYAYA ŞUNLAR SÖYLENİYOR.

EVLERİNİZDE KALIN.

Ellerinizi düzenli olarak 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkamak veya alkol bazlı sıvıyla ovalamak

Öksürürken veya hapşırırken burnunuzu ve ağzınızı tek kullanımlık mendille ya da dirseğiniz içi ile örtmek

Kendisini iyi hissetmeyen kişilerle yakın temastan

(1 METRE) kaçınmak

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, evde kalıp kendinizi diğer kişilerden ayrı tutmak

Elleriniz temiz değilken gözlerinize, burnunuza veya ağzınıza dokunmak

 

Bunları artık ezberledik.

Bunları ziyadesi ile uyguluyoruz.

Hepimiz aslında gerçek hijyen’ in ne olduğunu öğrendik.

Ve gereken sabır.

Peki, ne oldu da biz masum insanların başına böyle bir bela geldi?

BİZ MASUM İNSANLARIN

Bunu hepimiz gerçek anlamda elimizi vicdanımıza koyup tekrar edebiliyor muyuz?

Kandırmadan, iyi niyetle, dürüst olarak.

Ben kimsenin bu kadar masum olduğuna inanmıyorum.

Özellikle son zamanlarda insanlar tabiri caizse deliliğin bencil halini yaşarken.

Egolar tavan.

Her şeyi bilirim.

Kim ki o?

Kaç paralık adam?

Onlar Kim ki de laf edebiliyorlar?

Bunlar çok basit haller.

Tabi birde daha büyük, daha adi, daha vahşet olanlar var.

Çocuklara tecavüz, kız erkek fark etmiyor.

Genç kızlara saldırı, darp olmadı ölüm.

Kadına şiddet aldı başını gitti. Öyle bir hal aldı ki, insanların edepleri yok oldu.

Hayvanlara her anlamda saldırı, doğayı yarış halinde yok etme çabası, ana yolların yan tarafları çöplükler, denizler, dereler atık yerleri, vapurlar, gemiler çöpleri denizlerde, balıklar sürü halinde deniz canlıların isyanı, plastik ve benzeri ürünlerin dünyayı mahvetme savaşı, ozon tabakası imdat çağrısında, gökyüzünde yıldızlardan çok uydular, hava kirliliğinden nefeslerin siyah alınmaya başlanması.

Hırsızlıkların artması, çocuk kaçırarak dilencilik yaptıranlar, ölmüş bebekleri kucaklarına alan dilenen kadınlar, her ter sahtekârlık, dolandırıcılık, tecavüzün her hali.

Lüksün ayarının sonuna kadar açılması.

Ahlakın yerlerin altında gezmesi, genç kızların sırf para için yaşlı adamlarla evlenmesi, gezmesi.

Namus diye bir kavram olduğunun unutulması üstelik namusun her halinin, çılgınlığın hat safhasının, delirmiş, aklı uçmuş, pervazsız, okumayan, araştırmayan, bilmeyen, saygısız bir gençliğin yetiştirilmesi.

Büyüklere saygısızlık hat safhada, erkeklerin hovardalıkları tavan yapmış durumda, aldatan aldatana, analar babalar yaşlı bakım evlerine gönderilme, ziyaretlerine gidiliyorsa ne ala.

Dini bayram tatilleri sadece tatil köyleri ve otellerde yapılan tatiller anlamında.

Eziyetin her türlüsü, menfaati olmayan kimseye selam vermeme hali.

Hiçbir hatanın hoş görülmüyor olması, vefa gerçekten İstanbul’da bir semt adı olması, yorgan gitti oh ne güzel kavga bitti diye sıyrılıp kaçmak.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı çoktan bittiği gibi hatırının olduğunun da tamamen unutulmuş olması,

gerekli gereksiz alışverişler, hınca hınc kafeler, dolu dolu eğlence yerleri,

Ailelerin, alilerine ayıracak asla zamanlarının olmaması,

bayram tebrikleri iki satır telefonda yazı.

Tek istenilen köşeyi dönmek ve köşeyi dönerken kim önüne çıkarsa ezip geçmek.

Allah korkusunu bir yana atmak ve dahi Allah sevgisinden uzakta olmayı göze almak.

Ve saydıkça bitmeyen akla hayale gelmeyecek kadar çok çirkinlikler, hoyratça ve alçakça yapılanlar, kıyamam kelimesinin yerine, kıyarım, sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben gerektiğinde seni şöyle yaparım böyle yaparım ve hep kızgınlık, bitmeyen tükenmeyen öfkeli olma hali.

Trafikte herkesin trafik canavarı olduğu, selamı sabahı kestiğimiz ben merkezli saçma sapan kendimizde dahil her şeye zarar verdiğimiz bir anda Allah dedi ki,

“DUR EY İNSAN OĞLU. Sizin aklınızın başınıza gelmesi lazım.”

Öyle bir tokat attı ki.

Haydi buyurun ben merkezli olmaya devam edin, malınızla mülkünüzle hava atmaya da devam edin,

Siz her şeyinizle ancak kendinize hava atarsınız eğer o havayı da bulabilirseniz.

Şimdi korku zamanı.

Şimdi kendi içsel yolculuğumuzda değerlendirme yapma zamanı ve denmeli ki,

“Ben ne yaptım?”

İşte size zaman,

İşte size değerlendireceğiniz uzun uzun vakitler.

Bu arada aile içinde sakin olun.

Korku, stres, kızgınlık bağışıklık sistemini göçertiyor.

Kahkaha, mutluluk bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Size hangisi düşmüşse onu yapın.

Dua edin bol bol, tövbe edin bolca ve hep beraber diyelim ki,

“Allah’ım bizlere yardım et.

Bu beladan bizi de dünyada bütün insanları da koru.”

Komşumuz açken biz tok olmayacağımız gibi, vatanımız sağlığına kavuşmasını tek başına istemeyelim tüm dünya sağlığa ve huzura kavuşsun diyelim.

Ve artık biliyoruz ki çağ atlıyoruz, boyut değiştiriyoruz.

Bundan sonrasını ben çok merak ediyorum.

Allah’a emanet olun.

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....