Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Dünya'nın Yüreğini Titretmiş... Meçhul Türk

Dünya'nın Yüreğini Titretmiş... Meçhul Türk
 

Kimdir, necidir, nerelerde yaşamış, bilinmez. Adı, sanı söylenmez. Buraların çocuğu… Türk. Belki de Kürt… Bilen yok. Ama tüm dünyanın yüreğini titretmiş. Titretiyor… Ve atmış bir temel, ölümsüz, belki binlerce yıl bu böyle olmaya devam edecek… Diline, ırkına, yöresine bakılmayacak, her nerede söylenecek olsa oracıkta yüreklerde bir hüzün, bakışlarda mahzun bir ifade bırakacak… O an, Dünya’nın oracığında her şey çok daha güzel olacak… Bu, hep olacak…

Televizyonun açık olduğunun farkında olmadığım bir an… Okumayla meşgulüm… Tam o an, sadece bir saniye, daha o ilk an, uzaktan, derinden gelen bir gitar melodisi eşliğinde billur gibi akan,  insanın ciğerine ok gibi saplanan duygulu bir ses…

Kitabımı bıraktım kenara yavaşça… Şu an geçmese… Hiç bitmese bu şarkı. Hayatımda ilk kez dinlediğim ama bundan böyle ömrümün sonuna kadar hep dinleyeceğimi o anda artık çok iyi bildiğim bir fırtına…

Bir reklam filmi. Fondaki müzik[1], bahsettiğim…

Ve bittiğinde araştırdım, gördüm…

Bir Türkü. İzlediğim reklam filmindeki ses ve yorum[2] bir Kanada’lı sanatçıya ait… Brenna Maccrimmon…

Ben saz da çalıyorum sözüm ona… 84-88 yılları arasında aralıksız Ankara Üniversitesi THM Korosunda bağlama çalmışlığım var. Öyle belirteyim.

Ben bugüne kadar farkına varmamışım. Bir tek kez olsun dinlememişim. Ama böyle bir Türkü var ve Dünya’nın her yerinde söyleniyor. Seslendirmeyen klasik müzik orkestrası yok, neredeyse… İnanmıyorsanız sorun google’ye, youtube’ye… ve bence mutlaka dinleyin her bir yorumunu ayrı ayrı… Özlem Bulut’tan… Veya Barcelona Gipsy Klezmer Orchestra… hepsi ama hepsi birbirinden güzel…

“Yağmur Yağar Taş Üstüne”

Demek ki, mırıldanmışım evde… Güldü eşim. Bu saçma şarkıyı nereden bellediğimi, dilime doladağımı sordu.

Ses etmedim. Açtım müzik setinin sesini, başlattım şarkıyı… Gülümseyen eşim önce yüzünü döndü yavaştan… Dinledi sonuna kadar, döndüğünde gözlerindeki buğuyu saklamaya çalışıyordu acemice…

Böyle bir türkü…

Sözlerini ilk gördüğünüzde, duyduğunuzda bir gülümseme bırakıyor yüzlerde… Tekerleme gibi geliyor ilk başlarda ve istisnasız herkesi, yani çocukluğunda bir dönem “kuş dili” oynamış herkesi alıp götürüyor o günlere…

Kaynağı kim, bilinmiyor. “Anonim” diye geçiyor ulaştığım sitelerde… Yöresine dair bilgiye de ulaşamadım…

Bir anonim türkü…

İlk Münir Nurettin Selçuk seslendirmiş gibi. Yani benim ulaşabildiğim en eski kayıt… Işıklar içinde uyusun…

Türkünün sözlerinden, şivesinden yöre çıkarmaya yeterli ipucu yok.

“…Yağmur Yağar Çamur Olur

Baklavalar Hamur Olur…”

Dizelerinden Gaziantep mi acaba, diyesim geldi niyeyse…

Öyleyse eğer, o Antep ki, Türkü, Kürdü, Arabı, Anadolu renklerinin tümümün bir arada yaşadığı bir kültür deryası…

Ortamı betimlemek için aklıma “kışla” geldi…

Orası da öyle değil mi? Askerlik yapanlarımızın çok iyi bildikleri üzere… Tek tip ve tek renk üniformalarımızın içinde Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Anamur’a… ne çok renk, ne çok güzelliktik hep bir arada

Oranın türküsü mü bilmiyorum.

Ve kim söylemiş, müziğini kim yapmış, kadın mı, erkek mi, genç mi, yaşlı mı, Türk mü, Arap mı, Kürt mü… Onu da bilemedim. Ama bir Anadolu türküsü-ezgisi… Onu biliyorum.

Kimdir, nerede yaşamış, ne zaman yaşamış bilmediğimiz bu ince duygulu insan, içimizden biri, bir Türk, kim bilir belki bir Kürt… bir gün yapmış bir türkü, aşmış o türkü sınırları, denizleri, sarmış sarmalamış dünyayı… sevgi taşımış her yana… Taşıyor hala da…

Bildiğim bir şey var, bu öyle bir türkü ki, her kim dinlerse, onu çıkarır “iyilikler dünyasının hayal alemine…” Onun yüreğini yaralar, onun gözlerini daldırır uzak derinlere… Ve hele de hasretlik varsa serde, gurbetlik, ayrılık varsa bir de… Onu ağlatır, ırkına, kimliğine, cinsiyetine bakmaksızın…

O bizim türkümüz… Türkümüzün, Kürdümüzün yürek sesi… Kardeşliğimiz… Birliğimiz… Aşkımız… Yurdumuz… Anadolumuz…

Yağmur yağar taş üstüne
İnce kalem kaş üstüne
Selam gelir aş üstüne

Vay dili dili kuş dili dili
Mevlam kulu sevdim seni
Vay dili dili kuş dili dili

Yağmur yağar ordan buradan
Üstümüzde İpek yorgan
Öpeceksen işte buradan

Vay dili dili kuş dili dili
Mevlam kulu sevdim seni
Vay dili dili kuş dili dili

Yağmur yağar çamur olur
Baklavalar hamur olur
Güzel kızlar gelin olur

Vay dili dili kuş dili dili
Mevlam kulu sevdim seni
Vay dili dili kuş dili dili

Ben bu Türkü’yü Afrin’de, veya hangi noktasındaysa Dünya’nın, Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi… Tek tip ve tek renk üniforma içinde, bu yurtta hiç solmasın diye, bin renkte, tonda, çiçekler gibi bir arada görev yapan Mehmetçiğime gelsin… diye açıyorum müzik setimden…

Kenan IŞIK

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..