- Kategori
- Dünya
Dünyanın kulağına diyeceklerim var.
Eğ kulağını bak ne diyeceğim!
Gece yarılamıştı yeryüzünde. Ay ışığı yere doğru uzanıp uzanıp öpüyordu pınarın sularını... Ben de uyuyan bütün çocukların rüyalarında gözlerinden içeri süzülüyordum.. Beyaz ninem, beyaz masallar anlatıyordu beyaz düşlerimin içinden.. Taa geri dönen çocukluğuma...
Uyku iyice içine almıştı beni. Canım çekilip büzüştü bebekliğime, ışık huzmeleri gözümün önündeki sahnede dans ediyordu... Baykuşlar ruh ürperten mistik sesleleriyle rüya yolumun üzerine yuvalanmışlardı...
Can ovası serilivermişti gözevime. Gizli olan her şeyin ortaya çıkması, gördüğüm rüyalar, gaflet uykusundan uyanmam an meselesiydi..
Az ötede cinler telaş içindeydi. Haset kazanınla fesat kazanını ocağın üstüne oturtmuşlar, iki cihanı da kaynatmak için, veryansın yalanlar, dolanlar dünyanın altını üstüne getirmek için, masum görünen savaş senaryoları yazıp katıyorlardı kaynayan kazanlara.
Kulağıma şeytanlarla kurşun dökülse de yerden göğe işitir olmuştum.. Her ne kadar gözlerime mil çekilse de yedi cihan serilmişti göz pencereme... Dudaklarıma lâller çizik atmış baştan ayağa tüm benliğimle söz kesildim evrene..
Artık yeter!
Dünyanın altına üstüne getirenler size söylüyorum!
Sadece kapayın gözlerinizi susun ve dinleyin. Ya da ezber yapın. Sorun kalp gözünüzle, hangi nefsimize hasat ne zaman diye! Yaratılan her tohumun değerini Allah’tan başka kim biliyor? Biz kimiz ki canlar yakıp hesap soralım?
Satıyorsak ruhumuzu beş paraya, alanı bulmuşsak eğer, bizi tuza banıp kandırmasınlar sakın!
Yapanın, edenin, çalanın, çırpanın, vuranın, kıranın, her önüne geleni dolandıranın, yanına kar kalıyor diye, aldatmasınlar bizi..
Doğru yol da yürümeye gayret eden benlikleri bıktırmasınlar, usandırmasınlar namuslu yaşamaktan. Azat kuşunu üstümüze salmasınlar. Öteyi beriyi ben ne bilirim..
Gözüm kadar okur
Aklım kadar anlar
Öyle yol alırım..
Sonra mı?
Uçarım sonsuzluğa uyku kuşlarıyla..
Sabiha Rana