Dünyanın moda merkezlerindeyim...

Bir moda tasarımcısının hayalini süsleyen ; yılda iki kez düzenlenen moda fuarlarının gerçekleştiği 4 ünlü şehir var. Paris, New York, Londra ve Milano… İstanbul bu zincire gerçek anlamda katılarak beşinci şehir olacak mı? Şayet şu anda yapılan Türkiye’deki organizasyonlar ciddiye alınırsa bir on yıl sonra modanın rüya şehirlerinden biri olması ihtimal dahilindedir. Bir Türk tasarımcısı olarak tabii ki bu benim en büyük özlemim.

Yurtdışında gördüğüm organizasyonlar, bir marka olma sürecinin ne denli disiplinli ve ilkeli olmayı gerektirdiğini öğretiyor bana..

Bir ay süren bu moda etkinliklerinde dünyanın her yerinden gelen tanınmış tasarımcıların yanısıra genç tasarımcılar da ün arıyorlar. Büyük bir yarış bu. Milyonlarca dolar harcanıyor. Defileler düzenleniyor. Keşfedilmeyi bekleyen moda tasarımcıları, her yıl biraz daha çılgınlaşıyor dikkatleri çekmek için..

Bu fuar ve defilelere ancak moda dünyasının bilinen isimleri davetiye ile girebiliyor. Kimler yok ki bu fuarlarda… Moda ilahları olarak bilinen ünlü moda tasarımcıları, ünlü moda dergi editörleri ve yazarları, dünyaca ünlü markaların patronları, büyük toptancılar…

Bu büyülü dünyanın kalıcı bir ismi olmak isteyen genç moda tasarımcıları, bu kapıları giderek zorluyor, her yıl birkaç genç tasarımcı dilediği ilgiye kavuşuyor.

Her tasarımcının rüyası, ünlü bir isme tasarımlar yaparak kendini gündeme getirmektir. Angelina Jolie, Yeşim Koç’un tasarımını üstünde taşırken güçlü adımlarla kırmızı halının üzerinde yürüyor… Ne büyük bir zevk bu.

Yıllar içinde o hep hayal kurmayı bilmiş moda tasarımcıları sayesinde dünya çapında ikon olan ünlü isimler arasında kimler yok ki; Elvis Presley, Paul Newman, Kurt Cobain, Malcom x, Mick Jagger, Marlon Brando, Sean Connery, Al Pacino, John Depp….

Bu yıl 80’li yılların modası hakimiyetini sürdürüyor. Türk moda tasarımcıları da bu kutsal moda mabedlerinde kalıcı olmak için canla başla çalışıyorlar. Ve birgün içimizden biri top listede yerini alacak ve yeni isimlere cesaret verecektir.

Ben üç yıldır kendi markamı hem Türkiye’de, hem de yurt dışında yerleştirmeye çalışıyorum. Ve özgün yeleklerimle dünyaca ünlü bir yelek markası Yeşim Koç olarak gündeme gelmek istiyorum.

Bu süreç içersinde markamın moda dünyasının ilgisini çektiğini biliyor, seviniyorum. Artık çok sayıda kişi ‘’Yelek’’ denildiğinde aklına ‘’ Yeşim Koç’’ markası geliyor. Bu yoğun ve zevkli süreçte yeteneklerimi kullanarak tasarımcılar arasında yerimi kalıcı hale getiriyorum.

Paris, New York, Londra ve Milano… Bana bu rüya dünden bugün daha yakın…

John Galliano, Ralph Lauren, Stella Mccartney, Marc Jacobs, Isaac Mizrahi, Donna Karan, Zac Posen gibi ünlü tasarımcıların dünyasını paylaşmak bile bugün için bana büyük bir güç kaynağı ve motivasyon oluyor.