Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Haziran '16

 
Kategori
Dünya
 

Dünyanın mutlu insanları ve kurtlu insanları

Dünyanın mutlu insanları ve kurtlu insanları
 

Ne var ki, kazan artık biraz daha hızlı kaynamaya başlamıştır.


Gelişmiş ülkelerin televizyon kanallarına ya da yurt dışından ülkemize tatile gelenlere ve sayıları az olsa da bizdeki karşılıklarına baktığımız zaman kaymak tabakadaki insanların bizim bildiğimiz, tanıdığımız, her gün karşılaştığımız insanlara göre çok daha iyi koşullarda yaşıyor olduklarını fark ederiz.

Giyim kuşamları daha iyidir, kullandıkları araçlar, yaşadıkları binalar, yiyip içtikleri, her türlü tükettikleri daha iyidir; her yaşta sağlık durumları daha iyidir.

Onların izledikleri Amerikan, İngiliz, Alman kanallarında sık sık borsa, para, altın, emtia programları yayınlanır. Borsalarında büyük fonlar sürekli hareket halindedir. O fonlar ışık gördükleri üçüncü dünya ülkelerindeki büyük kazançları da varlık ve faiz araçlarını ustaca kullanarak kapmak için duruma göre zaman zaman diğer ülkelere de akarlar.  

Dünyanın her yerindeki tenis yarışmaları, golf yarışmaları, araba yarışları, yat yarışları ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri'nde yapılan deve yarışları bu kanalların başlıca spor programlarıdır. O yarışmaların ekranlara yansıyan seyircileri de her halleri ile seçkin kimselerdir.

Yani kendilerinin de haberleşmeye, gösterişe, eğlenmeye, duruma göre alkışlanmaya gereksinimi olan bu kaymak tabaka artık teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi ile herkes tarafından izlenebilir durumdadır. Az biraz vakti olanlar onların hangi koşullarda yaşadıklarını öğrenmekte, anlamakta çok da güçlük çekmezler. Sadece televizyon programlarına bakarak bile pek çok şeyi çözerler.

Konu televizyon programları olduğunda ben bu üst sınıfın yabancı uydulardan yayın yapmakta olan kilise kanallarını izleyip izlemediklerini de, dindar olup olmadıklarını da ciddi anlamda merak ettiğimi ifade etmek isterim.

Gerçi kendi ülkelerinde ve dünyanın diğer ülkelerinde geçim derdi ile meşgul iken televizyon izleyemeyen babalar ve anneler onlarla çok fazla ilgilenmezler.

Orta sınıftan ve alt sınıftan yoksul kimseler kendilerini televizyon karşısında bulduklarında da yukarıda ifade edilen borsa, para programlarını da, golf ve tenis yarışmalarını da izlemezler. Onlardan anlamazlar, onlardan keyif almazlar. Onlar daha çok reklamlardan kazanmaya çalışan kanalların dikkat çeken dizilerine, sabun köpüğü eğlence programlarına, spor, evlendirme, yemek programları ile filmlere ve cinayet, siyasetle, kaza bela konularına yoğunlaşan haber programlarına takılırlar.

Öte yandan kaymak tabakanın tamamı da bütün bu varlıklı yaşamlarına rağmen elbette mutlu değildir. Onların da kendilerine göre sorunları, doymamış yanları, kendilerini dibe çeken ve çoğu kez ne olduğunu bilmedikleri eksikleri, yanlışları vardır. Hatta bazen sahip oldukları varlıklar yakındıkları sorunlarının baş sorumlusudur.

Genel anlamda bakıldığında da ne kadar sorunları olursa olsun dünyadaki yoksul kalabalıklara göre çok çok iyi durumda oldukları inkâr edilemez, göz ardı edilemez durumdadır.

Servetin doyum noktasını çoktan geçtiğini düşünen bazıları vakıflar yoluyla, sosyal destekler yoluyla yoksul tabakalara katkıda da bulunurlar. Bu yola yönelenlerin tamamına yakını biriktirdikleri dünya servetini öteki tarafa taşıyamayacağının fena halde farkında olanlardır.

İçlerinden bu kadar servet yeter artık dünyanın en güçlü gözüken ülkesini de biraz yöneteyim diyen, politikaya atılan; servetini bu uğurda kullanan; bu arada paranın bütün kapıları açabileceği anlayışıyla pervasızca hareket eden; insanların bir kısmını, başka dinden olanları hor gördüğünü söylemekten çekinmeyen; yani bir anlamda insan yanının eksikliğini dışa vurmakta bir beis görmeyen Donald Trump gibileri de çıkar.

Genel anlamda bu kesime baktığımızda kabaca dünyanın mutlu insanları diyebiliriz.

Yoksulluk kurtçuklarıyla, zararlılarıyla, parazitleriyle uğraşan; öncelikli sorunları temel gereksinimlerini karşılayabilmek olan; açlığı gündelik bir dünya gerçeği olarak kabul etmiş bulunan en alt tabakadaki insanlarla onların biraz daha üzerinde seviyelerde yaşayan ve sayıları kaymak tabakadan kat be kat fazla olan kesimlere de bu eksiklerinden, sorun ve sıkıntılarından ötürü dünyanın kurtlu insanları dememizde sakınca var mı bilmiyorum.

Onlar golf ve tenis bilmezler. Onların uçakları, helikopterleri, yatları, katları ve hatta arabaları bile yoktur.

Onlar günü kurtarırken, küçük paraları, küçük işleri ve küçük çıkarları kovalarken büyük gerginlikler, fırtınalar yaşar ve çoğu kişinin gülüp geçeceği şeyler için birbirlerine eziyet eder, cinayetler işler, hırsızlıklar yapar ve yakalandıklarında da hapishanelere doldurulurlar. Zaten hapishanelerin neredeysa tamamı onlarla doludur.

Elbette yukarıda sayılan fiilleri işlemeyenler, işleyemeyenler kaderlerine razı olur; bir yolunu bulup yaşamaya çalışırlar.

Bireylerin kaymak tabakası olduğu gibi ülkelerin de kaymak tabakaları vardır yeryüzünde.

Ülkelerin kaymak tabakaları hep üstte ve kaymak kalabilmek için alttakilerin hep altta kalmasını isterler. Bu amaçla yukarılarda bir yerlerde örgütlenir, el ele verirler. Yılda bir iki kez toplanıp işlerin yolunda gidip gitmediğini değerlendirirler.

Gereksinim duymaları halinde en alt tabakalara kadar ulaşan sahte kimlikli, ucuza satışa gelen işbirlikçi mikroplar, bakteriler gönderir; aşağıları, aşağıdakileri uyuşturur, hasta eder, birbirine düşürür kendi yaşam standartlarını korurlar.

Aşağıdakilerin uyanmalarını engellemek için de çeşitli yol ve yöntemler bilir, gereğini yaparlar. Medyayı bu anlamda çok iyi kullanırlar. Kadercilik, ırkçılık, mezhepçilik, din farklılıkları gibi araçlarla onları insan olduklarını hiç mi hiç dikkate almadan birbirlerine kırdırırlar. Buna rağmen başarısız olduklarında da kendileri bizzat devreye girer; politik, askeri her türlü araçlarını kullanarak onların diplerde kalmasını sağlarlar.

Ne var ki, artık haberleşmedeki önlenemez gelişmeler çağdaş dünyada alışılmış dengeleri etkiler hale gelmiştir.

Yoksulluğun, açlığın, sefaletin kol gezdiği ülkelerin insanları oynanan oyunu çözmeye, anlamaya başlamıştır. Savaştan, sömürüden, açlıktan kaçan insanlar tuzu kuru ülkelerin sınırlarına dayanmış, beylerin uykularını kaçırır hale gelmiştir.

Bir başka deyişle ekolojik dengeleri bozulan yerkürenin kutuplarda eriyip su düzeylerini yükselten buz kütleleri gibi yuvaları, düzenleri bozulan insanlar da kaymak tabakanın keyfini kaçırmaya başlamıştır.

Elbette her şeyin mükemmel olacağını düşünmek hayalperestlik olur. Hepimiz biliyoruz ki, beyazın karşısındaki siyah, gecenin karşısındaki gündüz, iyinin karşısındaki kötü yaşadığımız dünyanın gerçekleridir.

Ancak bilinen bir gerçek de vardır ki o da kazanın artık daha hızlı kaynamaya başlamış olmasıdır.

Mutlu insanlarla kurtlu insanlar yüz yüze gelmiş, kralın çıplak olduğunu iki taraf da tam olarak görmüş, anlamıştır.

Bundan sonrasını da hepimiz yaşayarak göreceğiz.

 

03.06.2016

10:48

 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara