Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düş Şehir/Gerçek Adam

Düş Şehir/Gerçek Adam
 

loadtr.com



Uzun ve zor bir yolculuk olacak bu biliyorum. Kafamı otobüsün camına dayadığımda hissettiğim soğuğu, kimilerini kendime katıp kimilerini orada bırakarak geçeceğim durakları, üzerime sinmiş bekleme kokusunun kalkacağı zamanı, ve ne çok yerden, şeyden, kişiden geçip de sonunda varacağım yeri bildiğim gibi...

Sadece duraklardan değil, sokaklardan geçeceğim mesela, oyunlarına imrendiğim çocuk seslerinin yankılandığı, kaldırım taşlarına nice öykülerin sindiği caddelerden, atılan her adımın başka bir hayata geçirdiği, bir ayırıp bir birleştirdiği yollardan geçeceğim. Büyüdükçe yalnızlaşan şehirlerden geçeceğim, her geçişimde kendimden bir parça daha bırakacağım kalabalıklaşsın diye, kendi yalnızlığımı dert edinmeden. Zamanlar geçeceğim saklandıkça yakalandığım, içimin duvarlarına kendi ellerimle kazıdığım anlardan, anılardan geçeceğim. Hayatın içine buram buram sindiği cumartesilerden geçeceğim diğer günlerin kıskanıp da bakakaldığı. İnsanlardan geçeceğim kimini görmeden, görünmeden kimine sessiz sedasız, kimininse yüreklerinin tam da orta yerinde bağıra çağıra yer edindiğim. Sözlerden geçeceğim canı acıyan, can acıtan, kelimelerin günahı boynumda, izi sadece yüreğimde saklı. Mevsimlerden geçeceğim sonra, kışlarında yanıp yazlarında üşüdüğüm, her son’unda yeniden doğup her ilk’inde yeniden öldüğüm baharlardan...Gün gelecek kendimden geçeceğim belki; bırakacağım yarı yolda umutlarımı, yorgunum vazgeçtim diyeceğim, saymayacağım akıp giden zamanı...

Uzun ve zor bir yolculuk olacak bu biliyorum. Bittiğinde senin şehrinde, caddende, sokağında, kapında, hayatında bulacağım kendimi. Sen bekliyor olacaksın zamanını bilmediğin halde, kapıyı açtığında hiç şaşırmayacaksın. Yüzünde tanıdık koca bir tebessümle sımsıkı sarılarak karşılayacaksın beni.Yol yorgunu avuçlarımı dinlendireceksin ellerinde.

Cam önüne benim için kurduğun masaya oturacağım. Nasıl olduğunu sormadan kahvemi hazırlayacaksın sen ve ben kulağımda yanan odunların çıtırtısı, sesini duymadan seni dinliyor olacağım sessizce. Sonra gelip tam karşıma oturacaksın, acısını çıkartmak ister gibi yakınken uzak olduğumuz günlerin. Uzun uzun bakacağım, hiç görmediğim halde en ince ayrıntısına kadar bildiğim yüzüne...

Öncesinin ve sonrasının bir kenara bırakıldığı bir sohbetin içinde bulacağız kendimizi birden. Şimdi’nin gölgesinde, nerede bıraktıysak oradan devam edeceğiz konuşmaya. Sen bana kış bahçenden anlatacaksın, en son seyrettiğin filmden bahsedip, aklının defterine yazdığın bir satırı okuyacaksın, tren yolculuğu planlayacaksın ilkyaz günlerine dair, içinden geldiği gibi. Bense sana henüz yazılmamış bir öyküden bahsedeceğim kahramanını sadece benim bildiğim, bir vapur sefasını dillendirip en son okuduğum kitabı dökeceğim kelimelerime, yol üzerinde gördüklerimi anlatacağım hevesle, arada bir kaçırdığımız zamandan yakınıp susmaya yeltensem de başlamışken bildiğim bilmediğim ne varsa anlatacağım, içimden geldiği için...

Uzun ve zor bir yolculuk olacak bu biliyorum.

Yolun sonuna vardığımda her şeye rağmen değdiğini göreceğim gibi...

 
Toplam blog
: 246
: 980
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

30’ lu yaşların ağırlığında geçiyor artık yaşam ama teğet geçerek, ama kurcalayıp didikleyerek...İst..