Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Düş

Düş
 

Bütün ayrılıklardan, özlemlerden, kederlerden, gözyaşlarından, hayat telaşlarından sonra kavuştuk. Hayatımın anlamı, neşem, her şeyime kavuştum.  Çok bekledik ama değdi. Artık geçmişteki ayrı, kederli günleri hatırlayıp gülümseyebiliyoruz.

Zamanın unuttuğu bir sahil köyünde, bir tarafı dağ, bir tarafı deniz evimizdeyiz.  Bahçesinde bütün meyve ağaçlarının olduğu, tahta pancurlu, tahta merdivenli, kremit çatılı, hani ilk okul çocuklarının resim defterlerine çizdikleri gibi, bacasından duman tüten, bir penceresi dağın ardından güneşin doğuşunu, bir penceresi denizin üstünde güneşin batışını gören evimizde…

Bir gün çimenlerin, çiçeklerin içinde, bir gün kızgın kumlarda, bir gün durgun denizlerdeyiz. Bir gün binip teknemize, arkamızda bembeyaz köpükler ve denizin üstünde cennete giden yol gibi iz bırakarak, gidiyoruz denizin ortasına. Atıyoruz çapamızı, çaylar kahveler, rakı bira, balık, yüzüyoruz, öpüyoruz, martılarla hep beraber kahakahalar atıyoruz...

Bir gece bir tepede ay ışığında oturup, kimseden çekinmeden, utanmadan, bağıra, bağıra şarkılar söylüyoruz. Uzanıp sırtüstü yıldızlara bakıyoruz, ayın önünden çekilen bulutlara sigaramızın dumanını gönderiyoruz. Başkaları tarafından gözetlenmiyoruz. Trafik yok, hava kirliliği yok, başkalarının değerlendirmeleri yok, paranın gücü yok, alışılmış, zorunlu olduğumuz, acele yapmamız gereken hiçbir şey yok… P.tesi yok, cuma yok...

Onun gözlerinin rengi hala değişiyor. Neşeliyken mavileşiyor, hüzünlü ise lacivert, sevinçli ise yeşil, arzulu ise gözlerinde gökkuşağı eriyor. Kimi zaman deniz, kimi zaman orman, kimi zaman rengarenk kır çiçekleri oluyor. Nereye gitmek istersem, ne zaman canım sıkılsa gözlerine bakıyorum. Sırt çantalı bir bulut gibi uçuyorum.

Birbirimizle konuşuyor, konuştuklarımızı anlıyoruz.  Anlaştıkça paylaşıyoruz,  paylaştıkça, büyüyoruz, huzur duyuyoruz, mutlu oluyor, seviniyoruz. Hiç duyumsamadığımız duyguları test ediyor yüreklerimiz. Hiç bilmediğimiz anlamları buluyoruz. Hep yaratıyoruz, hep keşfediyoruz birbirimizi ve hayatı…

Aynı anda aynı şarkıya başlıyoruz, aynı anda aynı kelimeyi söylüyoruz. Şaşırıyoruz, gülüyoruz…Her hangi bir şeyle ilgili aynı duyguları duyumsuyoruz. İçimize giren sevinç ve hüzünlerin yoğunluğu bile aynı… Aynı yere baktığımızda aynı şeyi görüyoruz. Her sabah ben onu biraz daha güzelleşmiş buluyorum, o beni biraz daha yakışıklı. Her gün birbirimizi biraz daha çok seviyoruz ve bunu hissediyoruz.

Her şey yolunda. Tam istediğim gibi sade, güzel, dingin bir hayat sürüyoruz. Eski tez canlılığımdan eser yok. Saçları bile benim istediğim gibi.

Her şey güzel olacak bu gece de. Çünkü o var. O ve sadece ben… Evet evet ikimiz, yani “biz”. Ne güzel rakı içeriz… Saatlerce konuşabiliriz… Şarkılar dinleriz… Hüzünlenir, neşeleniriz…Sevişiriz hiç uyumadan... Evet evet ikimiz, yani “biz”

Evet evet…

Bu bir “düş” işte.

Düş içine düşen çaresiz bir düş…  Her gün aynı pencereme konar, sonra parlamak arınmak için değil de kararmak için çırpar kanatlarını uzaklara doğru. Gider ve gelir… Ruhtan kalbe, kalpten bütüne kadar,,,  Ve bütün düşler gibi vakti geldiğinde o da öleceğini bilir… Bilmeli…

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara