- Kategori
- Sosyoloji
Düşünceyi ifade özgürlüğü, alabildiğine özgürlük anlamına gelmez...

Doğru söze ne denir? "Gülüstan" olmak varken; neden "dikenlik" olalım ki?
HER ÖZGÜRLÜK GİBİ, ONUN DA BİR SINIRI VARDIR...
Demokrasi, siyasi bir yönetim olmasına rağmen, genel anlamı ile bir topluluk içerisindeki "kişilerin hak ve özgürlüklerinin varlığına" dayanan bir yaşam biçimidir...
Demokrasi, özü bakımından bireyci bir sistemdir...Bu sistemde, bireylerin doğuştan özgür ve eşit oldukları varsayılır...Bu sistemde, "bireysel bilinç", "örgütlenme" ve "katılımcılık" vardır.
Bu sistem, yani demokrasi, bireylerin hür ve bilimsel düşünce gücü, geniş bir dünya görüşü, eğilimlerini(siyasi, sosyal ve felsefi) özgürce geliştirebilmeleri ile olasıdır.
Demokratik sistemde, sosyal hukuk devleti, bir yandan, koyduğu yasalarla, bireyin özgür düşünme ve düşündüğünü ifade etme hakkını korumak; diğer yandan da, özgürlüklerini kötüye kullanma yerine topluma yararlı alanlara yönlendirmelerini sağlar...
Devletin, bu hukuk temelli korumacılığı ve demokrasinin be geniş özgürlük sınırlarına rağmen, tarihi süreçte ve günümüzde, hala bazı rejimlerde hatta özgürlükçü demokrasi yolunda ileri aşamalarda olduğu kabul edilen kimi ülkelerde, bir özgürlük adına başka bir özgürlüğün yaşamasına engel olunabileceği endişesi ile, çeşitli siyasal, sosyal ve felsefi düşüncenin savunulması ve başkalarına zorla benimsetilmesi yasaklanmıştır.
Elbette, ideolojik de olsalar, her türlü siyasal, sosyal ve felsefi ve kültürel düşüncelerin açıklanmasından yana olmak, demokrasinin bir gereğidir...Ancak bu düşünceler açıklanırken, bilerek ya da bilmeyerek maksadı aşan ve kışkırtmaya neden olabilecek şekilde kamuoyuna aksatılması da doğru değildir...
Özellikle, toplumsal yapısı, geçmişten getirdiği kültür birikimi, henüz demokrasinin ne olup olmadığı tartışılan ülkemizde bu tür maksadını aşan ya da çarpıtılan ifadeler, farklı şekillerde algılanabilir ve siyasi çıkarlara yönlendirilerek çatışmalara neden olunabilir.
BU NEDENLE...
Ülkemizde, yasa koyucu, toplumumuzun siyasal ve sosyal gelişmişliğini ve ülkemizin, en az bunlar kadar önemli olan hassas jeopolitik konumunu göz önünde tutarak, "ülke bütünlüğü" ile "daha fazla demokrasi" isteklerini dengelemekte güçlük çektiğinden, belli ki tercihini, "ülke bütünlüğü" yönünde yapmış ve "düşünce ve düşünceyi söyleme özgürlüğünü", birçok batı ülkesinde de olduğu gibi bazı yasalarla sınırlamıştır.
SONUÇ :
Ülkemizde, yalnızca düşüncelerini açıkladıkları için -- yani, devletin yıkımına yönelik bazı terör örgütleri ile işbirliği içinde olmadıkları halde -- yargılanan ve hapis cezası ile cezalandıran insanlarımız varsa, bu elbette üzücüdür.
Bu üzüntümüzü, biraz daha ileri giderek söyleyeyim bu ayıbımızı, "düşüncemizi, eylemden bağımsız hale getirebilecek ve görebilecek demokratik olgunluğa ulaşıncaya kadar, şimdilik sineye çekmek zorundayız...
"GÜLÜSTAN" OLMAK VARKEN, NEDEN "DİKENLİK" OLALIM Kİ?
cdenizkent
6 Mart 2015