Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

21 Eylül '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Duygu suçu

Duygu suçu
 

alıntıdır


Duygu suçu da ne demek oluyor diye soranlarınız olabilir. Haklısınız yasalarımızda böyle bir suç tanımı bulunmuyor. Ama en yaygın suçun, bu suç olduğunu söylesem şaşarsınız değil mi?
 Bakın bizler duyguları ayıplayan, küçümseyen, aşağılayan, yasaklayan bir toplumda yaşıyoruz.
 Duygularımızı gizlemeyi öğreniriz.
 Duygularımızı küçültmeyi öğreniriz.
 Duygularımızı bastırmayı öğreniriz.
 Giderek içimize dönük yaşamaya alışırız. Zamanla yaşamdan zevk almadığımızı anlarız. Hayat anlamsızlaşır.
 Oysa bizi biz yapan, en zengin yanımız duygu dünyamızdır.
 Sevmek, beğenmek, kızmak, kırılmak, öfkelenmek, şaşmak, hayal kurmak.
 İşte bizim duygularımız.
 Kendimizi bu duygulara kapatırsak nasıl tatsız tuzsuz bir yaşam olur.
 Bir de bizler duygularımızı birbirimize söyleyemeyiz.
 Anneler, babalar çocuklarına onları sevdiklerini söyleyemezler. Çünkü onlara söylenmemiştir.
 Çocuklar da anne-babalarına sevgilerini söyleyemezler.
 Erkek kadına duygularını söyleyemez. Söylese erkekliği zedelenir. Çünkü ayıp olduğunu öğrenmiştir.
 Kadın erkeğe duygularını açamaz. Çünkü o da ayıp olduğunu öğrenmiştir. Sonra kadınlığına yakışmaz. (!)
 Birini severiz söyleyemeyiz. Sevmeyiz söyleyemeyiz.
 Birinden bir şey istemek gerekir, isteyemeyiz. Böyle olunca da ‘NE BİLEYİM BEN SENİN CAMA GELDİĞİNİ, CANDAN SEVDİĞİNİ’ olur.
 Söyleyemeyince de, söyleyemediklerimiz davranışlarımıza yansır. Bazen de istediklerimizin tersini yaparak karşı tarafa fark ettirme gayreti içerisine gireriz. Böylece davranış dili dediğimiz dili kullanırız. Yüzümüz asılır, kaşlarımız çatılır. Bakışlarımız değişir vb.
 Al sana mutsuzluk nedeni.
 Bir de hep anlaşılmayı bekleriz.
 ‘Beni anlasın, beni anlamalı, beni anlamıyor, öyle anlayışsız ki.’
 Bunun yanında önce kendimizin karşımızdakini anlamaya çalışsak nasıl olur acaba?
 Pekiyi bu döngü böyle devam etmeli mi?
 Elbette hayır.
 Ya ne yapmalıyız?
 Çok basit: Duygularımızı tanımalıyız. Duygularımızı önemsemeliyiz. Onlara anlam ve değer katmayı öğrenmeliyiz.
 Duygusal gelişiminin önemini kavramalıyız.
 Kendimizden başkalarının da duyguları olduğunu ve onların da değerli olduğunu düşünmeliyiz.
 Duyguları küçümsemenin yanlış olduğunu bilmeliyiz.
 Kısaca duygu eğitimi yapmalıyız.
 Duygulanmakla efkârlanmak aynı şey değildir.
 Duygularımız zayıflığımız değil aksine gücümüzdür.
 Sevgimiz gevşekliğimiz değil, gücümüzdür.
 Duyguları özgür olmayan insan özgür değildir. 
 

 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..