- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Düzen, Yasa ve Cemaatler
Gencecik bir evladımız yaşamdan kopunca…
Yine sıfır nokrasına geldik.
Konumuz…
Cemaatler ve tarikatlar…
Cumhuriyet tarihinden beridir, cemaatlerin ve tarikatların “sivil alan” ile sınırlı kalıp kalmaması tartışılmıştır.
Kimileri, cemaatlerin ve tarikatların “sınırlı bir alanda” kalmaları yönünde görüş serdederken…
Kimileri, cemaatlerin de normal sivil kuruluşlar gibi toplumsal yaşama katılmalarının ve hatta ticaret yapmalarının bile “normal” olması gerektiğini ifade etmişlerdir.
Kamuoyu önündeki tartışmalara baktığımızda…
Tartışmanın muhtevası daha çok “politik” temalı oluyor.
Bu bağlamda, cemaatlerin “varlığı” ve akabinde “faaliyet” sahaları; her şeyden önce devlet kurumu ve yasalar ile doğrudan bağlıdır.
Ama…
Türkiye’de daha çok siyaset “yapmak” için cemaatler kullanılıyor.
Toplumumuz içinde gerçekten de çok üzücü bir hadise gerçekleşmiş, yaşam baharının başındaki bir genç; umutlarını, beklentilerini, hayallerini askıya alarak…
Hayatla ilişkisini kesmiş.
Bu noktada, artık siyasi partilerin ve devletin devreye, bundan böyle “benzer elim bir hadisenin” yaşanmaması için ne yapılabilir noktasında girmesi gerekirken…
Bir bakıyoruz…
Olay dallanıp budaklanıyor:
Yobazlıktan bir girmişiz, kara kaplı defter ve daha dinmeyen İslam devleti heyulaları…
Şimdi ben yutkunmaktan başka ne diyeyim?
(……………)