Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğümle el ele:)

Ortaokul çağlarında kız arkadaşlarımızın elini tutabilmek için uzun zaman harcar ve bir kaç yöntem uygulardık. Bunlardan biri korku filmine gitmekti. Filmin en korkutucu bölümünde kız korkar ve mutlaka elimi tutardı. Bende ardından baba şefkati ile ona sarılıp fısıldayarak "korkma ben yanındayım" derdim. Bu yöntemi yemeyen, şey pardon bilen ve aldanmayan kızlar vardı ki onlara diğer yöntemi uygulardım. Kaldırımda yürürken caddenin karşısına geçmek için bir bahane bulur ve karşıya geçerken de "elimi tut araba falan çarpmasın" der ve yapşırdım kızın eline. Karşıya geçince de yapışkanın etkisi geçmediği için eller, bir süre ayrılmazlardı... Bütün mücadele, karşı cinsin elini tutmak, o elektriği hissetmekti... İşte o zamanlar, biz kızlara böyle masum duygular uğruna oyunlar yapardık. Aaaah Ah ne günlerdi...

Merhaba e-günlüğüm; yüz iki elde, dört bin yedi yüz kırk iki bakteri çeşidi tespit edilmiş ve kadınların elinde erkeklerden daha fazla bakteri varmış. Eeee ne olmuş? Kadınların ellerini tutmayıp neresini tutacağız? Dudakta, dilde ve bilumum organlarımızda ki bakteri sayısını açıklamakla nereye varmak istiyorsunuz? Bir kadınla buluşmaya, , özel mont, kask, gaz maskesi, dizlik, çizme, oksijen tüpü falan mı giyip gideceğiz? Korkutamazsınız beyler (veya bayanlar) cinselliği yaşam tarzı yapmış bir kişiyi asla bu gibi araştırma sonuçları ile korkutamazsınız. Aids, ebula, bel soğukluğu, frengi, kuş gribi, kanamalı kırım kongo (son iki tanesi galiba cinsel yolla bulaşmıyordu) gibi hastalıkları gözümüze sokarak bizi seksten asla soğutamazsınız. Bu bakteri araştırmalarınıza bir son verin ve gidin kadınların elini tutmayı deneyin. Bakın bakalım o elektrik, size bakteriyi unutturacak mı, unutturmayacak mı? Delimisiniz nesiniz anlamadım gitti. Bilim adamıymış... İşin yok mu senin ya! Git karınla, sevgilinle, dostunla, metresinle (hangisi varsa) güzel zaman geçirmeye, hayatın tadını çıkarmaya çalış. (yapabiliyorsan)

E-günlüğüm; hayırdır? senide mi sorguladılar yoksa, gece 01 e kadar tutmuşlar. Sen dayanamazsın, o saatte uyuyor olursun. Hayret nasıl oldu da o saate kadar bekledin...

Dün gece küpemi kaybettim. Bulan veya gören varsa bana haber versin lütfen. Küpe taktığımı bilmeyen bir bayan arkadaşım gelse ve küpeyi yatağa düşürmüş olsam, o da yatakta küpeyi bulsa, ayıkla pirincin taşını... Halka, gümüş bir küpe. (hayır niye yazıyorum, her gece uyuduktan sonra odama girip özel eşyalarımın arasından günlüğümü okuyan onlarca, yüzlerce kişi var, belki biri görmüştür diye) Boss ile oynarken de düşmüş olabilir. Gerçi sabah bahçeye baktım ama bulamadım. Dün gece banyo günümdü, (ayda bir yaparım) eğer banyoda düşürmüşsem gitti demektir. Kara fatmalardan biri küpeli olacak.

Heyecanlanmayın, sakin olun. Yorum yapmaya, varsayımlar üretmeye bile gerek yok. Amerika'nın başına ben başkan seçilsem yine bir şey değişmez. (en çok okunan haber: Amerika'nın Başkanı Obama) Bu seçilenlerin hepsi palyaço, görüntü, sembol... Amerika'yı ve diğer devletleri kişiler değil, kurumların işlettiği çarklar yönetir... Bazı devletleri de kurumları yönettiği sanılır ama, Amerika yönetir...

Sabah işe geldiğim de mahallenin kedileri ve kargaları su için kavga ediyorlardı, onları ayırıp sıraya soktum. Böylece medeniyeti öğrenmiş oldular ve sıra ile su içtiler.

Değerli e-günlüğüm; bir kaç gündür sana trafikten söz ediyorum. Yanlış uygulama olduğunu ve yolların berbat hale geldiğini yazıyorum. Bu gün bir kaç dört yol da ışıklar faaliyete geçti. Sonuç felaket. Üç kavşakta da kaza oldu. İnsanlar ve esnaf (esnaf insan değil mi) ateş püskürüyor. İki günde yol üzerinde ki esnafların işlerinde büyük düşüş oldu. Kadıköy belediyesinden okuyan varsa gelsin de kendisi baksın. Hatta bir de gelebilirse benim dükkana gelsin. (tabelalar uyarsa gelemez)

Annemi aradım. Sesi çok iyi geliyor. Yarın hastaneden çıkacakmış. "Ben çok iyiyim, sen nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı?" diyor. Ben onun gözünde hep çocuğum ya, merakıda bir türlü geçmiyor. Hasta yatarken bile beni düşünüyor. Çıkınca benim sevdiğim yemekleri yapacakmış...

Evet e-günlüğüm akşam yemeğimizi de (pazı, şehriye çorba, soslu makarna, tatlı) yedik. Yarın için siparişlerimizi de verdik, ihtiyaçlarımızı da giderdik artık ayrılabiliriz. Sen yoluna ben yoluma. Yarın nasılsa yine yazışacağız. Hoşçakal

Biliyor musun? Su hücre yapısında kimaddeleri bir birine bağlayan bir yapıştırıcıdır... (elbette doğal olan su, işlenmiş olanı değil)
Çirkin söz: "Saçı uzun aklı kısa"
Güzel söz: "Bir işe plansız başlamak, başarısızlığı planlamak demektir..."

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..