E-günlük "bahane" uydurdu...

Randevuya geç kalırız. Bahanesi: "vallahi trafik çok sıkışıktı o yüzden geç kaldım..." Sanki trafik ilk defa sıkışık mış gibi söylerken hiç yüzümüz kızarmaz. Trafiği hesap edip erken çıksana be kardeşim...

Merhaba e-günlüğüm; Bu gün dersimiz "yaşam da bahaneler"

Kaza yaparız. Bahanesi: Bilinen bahane "aşırı hız ve alkol" denir. Diğerleri: "Yerler çok kaygandı fren tutmadı ondan kaza yaptım" veya "ben de hiç kabahat yok, karşıdan gelen çok süratli geliyor du." Yerlerin kaygan olduğunu kaza yapınca mı gördün? Karşıdan gelen hep hızlı gelir zaten ama senin fren izin on beş metredir...

Hapise düşen herkes zaten suçsuzdur, akıl hastanesinde bir tane deli yoktur... Geçiyorum.

Okul da ceza alırız. Bahanesi "Hiç bir şey yapmadımğım halde beni disipline verdiler.. Hocalar bana gıcık"

Sınav da başarısız oluruz. Bahanesi: "Vallahi çok çalıştım ama çalıştığım yerlerden gelmedi, akşam ateşlendim, çok hastaydımım." Gece nasıl eğlendiğini, geç vakit yattığını söylesene be yavrum.

İşler kötüdür. Bahanesi: "bu hükümet yaktı bizi arkadaş", veya "şuraya bak yanlış politikalar yüzünden piyasa allak bullak oldu". Sen otur müşteri bekle, hiç reklam, tanıtım yapma, broşür dağıtma, ondan sonra memleketi, insanları, hükümeti suçla...

Ayağımız taşa takılsa o taş'ın bizzat kendisi, veya o taşı oraya koyan kabahatlidir... Geçenler de bizim kamyon yıllanmış çınar ağacına çarptğında "ne işi var o ağacın orada, neden kesmiyorlar ki?" demişti... Ulan be adam (ağzım bozulacak şimdi) Ağaç senin dedenden yaşlı, senin ne işin var orada?

Eşinden ayrılır. Bahanesi "şiddetli geçimsizlik" veya "geceleri eve içkili geliyor du" veya bize kötü davranıyor" vs vs. Be kardeşim, birlikte çıktığınız günü düşün, sözlendiniz, nişanlandınız, evlendiniz, aradan on iki sene geçti, ilişkide ki olumsuzlukları yeni mi farkettin...

Sevgiliden ayrılırız. Bahanesi: "Zaten anlaşamayacağımızı biliyordum" veya "yok benim tipim değil" Adama sormazlar mı "o zaman neden başladın, iki gün önce neden aşık olduğunu söylüyordun" diye...

Yemek kötü olur. Bahanesi: "Yok bu prinç güzel değil" veya "nohut çok sertmiş." ya da "yaprak çok kalitesiz" veya "kıyma çok yağlıymış" vs. vs.

Yalnız kalırız. Bahanesi: "ben zaten yalnızlığı çok seviyorum..." (sen ben misin yalnızlığı seveceksin)

Kilo alırız. Bahanesi: "ben böyle de mutluyum, kendimi çok seviyorum" veya "su içsem yarıyor şekerim..." Iıh olmadı, kilo ile zıt bahaneler)

Maç kaybedilir. Bahanesi: "abi o golü atamadı beceriksiz" veya "hakem taraf tuttu" veya "o oyuncu sakatlanmasa maç bizimdi" veya "hakem penaltıyı vermedi" vs. vs. (ve bu muhabbet bir hafta sürer)

Bisiklet bozulur sorarsınız "kim bozdu?" diye. Cevap vallahi ben yapmadım... Bisiklet kendiliğinden bozulmuştur. İki kişi kullandığı hal de o iki kişinin haberi yoktur. Bu örneği çoğaltmak mümkün. Hiç kimsenin hiç bir şeyden haberi yoktur. Herkes uzayda yaşamaktadır. Her şey kendiliğinden bozulur...

Ölenlerin arkasından bile bahanelerimiz devam eder. "oraya gitmese şimdi yaşıyor olacaktı" veya "sigara yüzünden öldü" "o'nu o kadının dırdırı öldürdü" gibi...

Aldatırız. Bahanesi: Yok. Direkt inkar... (suç üstü olursa "valla kötü bir şey yapmıyoruz, kendisi kuzenim olur, sırtı ağrıyor muş masaj yapıyordum..." gibi bahane uydururuz)

En çok bahane de iş yerlerin de ve aşk ilişkilerinde ve hükümetler ve kurumları tarafından üretiliyor... Bankalar para ödemek istemedikleri zaman veya eleman çalışmak istemyirosa. Bahaneleri belli: "sistemler arızalı" Para yatıracaksanız o sistemler hiç arıza yapmaz nedense...

Birisi borç ister. Bahane: "valla üzerimde hiç para yok" veya "şimdi para ödedim hiç kalmadı" gibi. Söylesene be adam; "var ama veremem, bana lazım" desene...

Aynı mantık işleyişi devlet kademelerinde de süregelir...

Orman yanar: "Kesinlikle insan faktörü var, araştırıyoruz" veya "yere atılan izmarit yüzünden çıktı" Dile kolay en az yüz hektar yanıyor ve her yıl sürekli oluyor, sürekli bir önlem almak hiç mi kimsenin aklına gelmiyor...

Cinayet işlenir suçlu yok: "failler mutlaka bulunacaktır, soruşturma devam ediyor" aradan on beş sene geçer halen soruşturma devam eder...

Evler soyulur: "eviniz de alarma yok, yaptırsaydınız", veya "sigorta yaptırın efendim"... Hmmm yasalar, kanunlar, memurlar baş edemiyor demek ki....

Seçim kaybedilir. Bahanesi: "Seçime hile karıştırıldı" veya "sandıklar değiştirildi" veya "aslında biz kazandık, halk bizi seçti"

Yumurtaya zam yapılır. Bahanesi: Benzine zam geldi ondan yumurta zamlandı. (şimdiki tavuklar benzinle çalışıyor)

Bütün bunların sebebi suçluluk kompleksidir., özgüven eksikliğidir, eğitim yanlışlığıdır, beceriksizliktir... Yanlış yapıp doğru söyleyenin, doğruyu söylemesi değil, yanlışı neden yaptığı göz önünde bulundurulur ve cezalandırılır... Bu yüzden randevuya geç gelen "uyuyakalmışım" diyemez, demez, Sevgilisinden ayrılan "ben onunla boşta kalmamak için çıktım, o an bunalımdaydım, kendimi bir an yalnız hisettim" demez diyemez... Aldatırız ama "karşımızdakinin yetersiz olduğunu, veya fantazi adına yaptığımızı, veya ilişkinin monotonlaştığını, bittiğini ifade edemez, saklarız... Gerisini yazmayayım yine inkarlara dayalı bahaneler oluşur...

Hiç sevmem bahaneleri. Dosdoğru söylerim gerçekleri.

Oğlu babasına sor muş:
- baba, insan'ın yapmadığı bir şey yüzünden cezalandırılması doğru mu?
Babası hemen cevap ver miş.
- tabi ki doğru değil yavrum. Çok yanlış bir şey.
oğlu devam etmiş.
- iyi o zaman, ben dersimi yapmadım da... Der...

Hoşçakal e-günlüğüm. Yarın yine yazışırız. Bu gün içimden böyle yazmak geldi. Günlük, münlük yok...

Biliyor musun: İşe gitmek istenmediği zamanlar da sayısız bahanelerden biri: "Komşum rahatsızlandı o'nu hastaneye kaldırdık" bahanesi imiş...
Çirkin söz: ''Bazan pembe yalanlar söylemek lazım" Anonim
Güzel söz: "Bahane üreteceğimiz enerjiyi, fikir ve çözüm üretmeye harcasaydık, daha mutlu ve sağlıklı bir yaşamımız olur du..." BBY (Bu Blogların Yazarı)