Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük "sivil" görev de...

İstanbul sokakları Polis'e zimmetleniyormuş... İstanbul’da ”güven timi” projesi Pazartesi başlıyor. Projeyle, İstanbul sokak sokak polislere zimmetlenecek ve her polis, sorumlu olduğu sokakta suçu önlemeye çalışacak. (ntvmsnbc) (mümkün değil, İstanbul'da polis nüfusunun yüz katı sokak vardır.) Sivil olmasının amacı da, vatandaş arasında polisin hissedilememesi ve suçlunun polisi görmemesidir. Bunun için o yerin sosyal, ekonomik ve kültürel durumuna göre kılık-kıyafet giyecekler. Bunun için küpe takabilecekler, saçlarını uzatabilecekler. Gerekirse simitçi, gerekirse piyangocu olarak suçun önlenmesi için çalışma yapacaklar. Vatandaş, bu arkadaşlarımıza kimlik sorabilirler. Suistimal yapan kişiler için gereğini yaparız." (İstanbul Emniyeti Asayişten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Tekin Akdoğan)

Merhaba e-günlüğüm; Bu uygulamayı ben hatırlıyor gibiyim. Şimdiki kadar olmasa da o zamanlar da gençtim. Simitçinin "sivil" olup olmadığını anlamak için, arkasından yanaşıp, omuzuna dokunarak, hızlı bir şekilde "memur bey, memur bey" diye seslenirdik. Tabi o'da eğer sivil görevde ise "efendim" "buyurun" diye arkasını döner di. Sonra biz kahkahalar atarak kaçar ve çok eğlenirdik. İşin eğlenemediğimiz tarafı bu uygulamanın olduğu dönemler de, diğer dönemlere göre suç oranları çok artmıştı...

O günleri sen de hatırlarsın. Bol miktarda "baba" vardı. Her köşe başında keseciler ve satıcılar vardı. Bir o kadar da sivil vardı. Zaman içersinde suç örgütleri güçlenip çoğaldılar ve ardından sokak çatışmaları ve anarşi hortladı. Hükümetler uzun yıllar bu suç örgütlerini ortadan kaldırmak için mücadele etti. Ortadan kalkmaları uzun yıllar sürdü çünkü, çok güçlenmişlerdi... Umarım bu sefer aynı filmi yeniden izlemeyiz. Gerçi o zaman ki emniyet güçleri ile şimdiki emniyet güçleri'nin eğitimlerinin çok farklı olduğunu düşünüyorum. Acaba doğru mu düşünüyorum? Bilmiyorum. Gelişmiş ülkeler de Emniyet güçleri ile vatandaşı karşı karşıya getirmemek en doğru yöntem olarak bilinir. Kimse kimseye hedef olmamalı, kimse kimseye güç üstünlüğü sağlamamalıdır. Bu milletin büyük bir bölümü halen polis sevmez ve polis'den korkar. Sebebi geçmişte ki yanlış uygulamalardan başka bir şey değil...

Şimdi işin garip tarafı bütün simitçi, piyangocu ve diğer seyyar satıcıları "sivil" sanacağız...

Türkiye'de tasarruf mevduatı bir milyon lira ve üzerinde olanların sayısı 19 binin üzerinde. Bu kişilerin bankadaki toplam mevduatı 88 milyar 421 milyon liraya ulaşıyor. Bu 19 bin kişi toplam mevduatın yaklaşık %41'ini elinde bulunduruyor muş... Kayıtlı olanların istatistiği. Bir de kayıtlı olmayan "gizli zengin" dediğimiz kişiler var. Ayrıca bu ülke de kazanıp, devlet'e güvenmedikleri için (haklılar) yurt dışında ki bankalar da yüklü hesabı olan kişiler var. Demek ki, yokluk içinde sürünen, oldukça zengin bir milletiz. Umarım daha fazla kazanırlar. Bol bol kazansınlar, benden uzak dursunlar. Şimdilik çok huzurluyum, sağlığım yerinde ve en önemlisi geceleri rahat uyuyorum. O kadar param olsaydı, şimdiki huzurum, mutluluğum, sağlığım hiç bir şekilde olamaz, Bilgi'ye ihtiyacı olmadığını düşünen, her şeyi satın alabileceğini sanan bir aptal olurdum...

Dün gece eve gidip Aerikan salatası yaptım. Sonra Boss'un yemeğini hazırlayıp verdim ve çıkardım. Masamı hazırladım, rakımı koydum ve oturdum. Boss bahçede koştura koştura bir hal oldu. "Demek çok hareketsiz kalmış ve egzersiz yapıyor" dedim kendi kendime... Oğlum annesinde kaldı. Bu akşam bana gelecek. Yarın bahçede mangal yapmayı düşünüyoruz. "Arkadaşlarını da çağırabilirsin" dedim ve dediğime pişman oldum. Ben onları nasıl doyururum? Neyse bir şekilde atlatırız. Bol bol meze yapar doyururuz. "Blog'u okuyan herkes gelebilir" diyeceğim ama gelirken etlerini ve içkilerini de getirsinler...
Ruksan abla seni de bekliyoruz... Kambersiz düğün olmaz...

Sabah yine etraf "toprak" kokuyor du. Linda ile işe geldik. Bir ara çok güzel yağdı yağmur. Öğlene doğru pet şişe siparişlerim var dı onlar geldi. Kamyonu boşaltıp, kurumsal abonelerime gittim ve gelip öğlen yemeğimi yedim. Bu ay piyasanın en durgun zamanı. O, değerli 19 bin kişilik milyoner ordusu (şimdi çoğu Amerika'da tatil yapıyordur.) biraz piyasaya para sürse iyi olacak... (ben bile bu halimle sürüyorum)

Öğlenden sonra yarın ki mangal kutlaması için (Amerikan filmlerinden öğrendiğimiz "garden party") alışveriş yaptım. Kesin piyasa hareketlenmiştir. Kıyma, pirzola, yumurta, kanat, tavuk göğüs, mantar, kaşar peynir, (kaşarlı mantar) sucuk, bazlama, lavaş, domates, biber, (bazlama arası sucuk) sarımsak, rakı, bira, havuç ve tahin helva (mangal tatlısı) hellim peyniri (yaprak sarma peynir) vs. vs. Yarın Saat 17:00 itibarı ile başlarız...

Akşam yemeğimi, tatlımı (muhallebi) yedim ve artık gidiyorum. Yan bahçeden asma yapraklarını da topladık, her şey tamam. (mangal için odun ayarlamayı unutur muşum.) Çok iyi organizasyon yapmam lazım. Aksaklıkları hiç sevmem... Şimdilik hoçakal e-günlüğüm. Pazartesi yine yazışırız ve her şeyden haberin olur.

Biliyor musun: Bir timsahın gözlerinin arasında ki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşit miş... (ne önemli bir bilgi)

Çirkin söz: ''Kadınların çoğu, resimleri kadar genç değildir..." Sir Max Beerbohm

Güzel söz: "Bir ülke'de okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz..." B. Franklin

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..