Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük "domuz" gibi

Kolay değil tabi, pazar akşamı mangal yapacağız... Cumartesi akşamı bütün gün hazırlık yaptığım yetmiyor muş gibi, akşam da kafamda her şeyin tam ve eksiksiz olması için planlar yaptım. Pazar sabahı kalktık ve kahvaltıdan sonra akşam için hazırlığa başladık. Oğlum'a küçükken ezme yapmasını öğretmiştim. "Hatırlıyor musun?" dedim. "Hatırlıyorum" dedi ve ezme yapma görevini o'na verdim. Ben de çıkıp, lavaş ve bazlama ekmeği aldım. Sonra oturup yapraklara hellim peyniri sardım, mantarları ayıklayıp içlerine rendelenmiş kaşar koydum, köfte hazırlandı, mezeler hazırlandı, Domatesler kesildi, sucuklar, kanatlar, hazırlandı, tabaklar, çatalar, bıçaklar, içkiler, hepsi öğlene kadar her şey hazırlandı.

Merhaba e-günlüğüm; Sadece sofrayı kurup, mangalı yakıp, hazırlananları üzerine koymak kaldı. Saat geldiğin de mangalı yaktım (kömür kullanmıyorum, sadece odun yakıyorum) ve bol bol odun atıp alevlerin köz olmasını bekledik. Gençler geldi ama yetişkinler geç geldi. Birinin işi uzamış, diğeri saati karıştırmış, vs vs. Ayıp arkadaşlar, mangal olayına geç gelinmez. Düğün mü bu sonuna gelip damat ve gelini elbiseleri ile seyredeceksin... Mangal ateşini sürekli yanık tutamıyorsun ki, bir süre sonra malumaliniz, sönüyor... Neyse geç de olsa gelebildiler. Bir daha olmasın sakın, fena yaparım. Biz mangalın üzerinden alıp, bütün çeşitlerden sıcak sıcak gençlerle birlikte yedik. Sonra gelenler ılık ılık, soğuk soğuk yediler. Herkes kalktığında saat 02:00 olmuştu. Boss'un gelenleri oyuna davet ettiği, oynayıp, herkesi kokladığı, bizim hasret giderdiğimiz, çok güzel ve çok sıcak bir gece oldu. En kısa zamanda tekrarına erdirmemiz lazım.

O saatten sonra içkili kafa ile (dört kişi üç büyük rakı içmiş. diğerleri bira içmiş, saymadım.) düşüp kalkmadan traş olup banyomu yaptım ve yattım.

Sabah yataktan "domuz" gibi kalktım ama, her tarafı ezik, çürük, ağrılı "grip" olmuş bir domuz gibi... Beni iş yerine Linda getirdi. Yoksa ben yolu bulamazdım. Siparişlerimiz de var dı, "umarım kamyon öğleden sonra gelir de biraz ayılmış olurum" diye düşünürken, sabahın köründe kamyon geldi. Eh yapacak bir şey yok. Ağır, aheste boşalttık kamyonu. Biraz açılır gibi oldum ama kanımda ki alkol oranının halen normalden yüksek olduğunu hissedebiliyordum. Öğlene doğru siparişler gelmeye başladı ve öğlen yemeğimin ardından biraz kendime gelir gibi oldum.

"Domuz" dedim aklıma geldi. İlgili bir haber gördüm. Türkiye çapında 10 milyon kişiyi domuz gribine karşı aşılama kararı alan Sağlık Bakanlığı'nın sipariş ettiği aşılardan ilk 10 milyon dozu yıl sonuna kadar, kalan 10 milyon doz ise 2010 başında bakanlığın elinde olacak. Bir "balon" haber yüzünden gitti paracıklar yine yurt dışına... Ne güzel yöntem. Önce üret virüsü, sonra aşısını üretip koy kenara, sonra da ortalığı karıştırıp sat bütün dünya'ya... Yedirin domuzlara da insanlara da soğanı, sarımsağı, limon'u, basın sırtlarına tentirdiyot'u, sarın karabiberli tülbentle boyunlarını, bir güzel terletin, bir şeycikleri kalmaz...
Hatta kalktıklarında eskisinden daha sağlıklı olurlar.

Akşam üzeri hiç bir şeyi kalmamış (gribi atlatmış) bir "domuz" olarak işime devam ettim. Onca alkol boşa gitti yine. "Şöyle bir kaç gün vücutta kalsa da, her akşam içmesek" diyorum. Hem de tasarruf yapmış oluruz.

Değerli e-günlüğüm; Hafta başı sendromu diye buna diyorlar işte. Hafta sonu millet azıyor, ondan sonra da suç'u pazartesi gün'üne atıyorlar... Kesinlikle pazartesi gün'ünün hiç bir kabahati yok. Kabahat pazar akşamları ne yaptığını ve neden pazartesi sabahı zor kalktığını "sır" gibi saklayan insanlarda... Şimdi seni yollayayım da biraz dinleneyim. Linda ile beraber, akşam yemeğimizi yedik, limonlu çayımıda içtim. Artık ayrılma zamanı. Sen de git uyu biraz. Uykusuz kalmışsındır belki. Yarın yine yazışırız... Hoşçakal.

Son dakika haberi: Dün akşam bahçede birlikte içtiğimiz arkadaşlardan biri ben akşam yemeği yerken, sabah kahvaltısı yapıyor muş... Biraz önce de işe gitmiş... Gelsin bu akşam da içelim... (tamam tamam gidiyorum.)

Biliyor musun: Uykusuzluk toplam uyku saati olarak değil yeterli süre ve kalitede uyku alamayarak sabaha tazelenmiş kalkamama olarak tarif edilmekte imiş...
Çirkin söz: ''Kadın nedir ki? Doğa'nın işlediği bir yanlışlık..." Congreve
Güzel söz: "Zamanı sıkıştırmaya kalkışma; hayatı meydana getiren şey zamandır..." Franklinc

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..