Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük gündem'i karıştırdı...

Kadınların gözü aydın olsun. Grip virüsüne bile çare bulamayan, (aslında var) çare öneremeyen bilim adamları erkeklerin sırrını bulmuş... "Grip" dedim domuzlarım tepeme çıktı yine. (böyle miydi?) Virüs murasyona uğramış. Gitti bizim aşılar. Her zaman olduğu gibi elimizde patladı milyon dolarlar. Neyse yeni bir korku salar hepsini unuttururuz.

Merhaba e-günlüğüm; İlk haber olduğunda, Hadron çarpıştırısı için dünya ayaklanmıştı ama aradan zaman geçince sessiz sedasız çaılıştırıldı ve deney başladı. Eeee kolay mı "can" derdine düştük. Hadronla madronla uğraşamayız. Gdo'lu ürünleri bile unutur günde üç öğün yemeye başlarız yakında. Yediğimiz bir şey değil, çiftçinin gelirinin büyük bir kısmı tohum alımına gidecek. Sonra sebze meyveler, ayrımcılığa uğrayıp, pazarlarda "Arjantin bunlar ablaaa", "ABD tohumundan yengeee", "Kanada bunlar Kanada, en sağlıklısı gel gel gel!" diye sesler yükselecek... Yani pazarlama tekniği "korku ve endişe" Korkut ve sat...

Cumartesi akşamı hayati önem taşıyan rakı ve bira alışverişimi yapıp eve gittim. Dersim'de, Hadron çarpıştırıcısını çalıştırıp, Mahmur kampından dönenlerle GDO'lu bitki tohumlarını ektik, Sağlık Bakanı ile "Türkiye aşı üretebilir" diye bağırdık, (biz üretinceye kadar virüs değişti) Kapısı açık kalan uçak geri döndüğünde, ve Ovit dağında mahsur kalanlar kurtarıldığında Bilim Adamlarının "en zeki sıçan'ı ürettik sıra insan'da" buluşu ile karşılaştık... (ilk olarak kendilerine uygulasınlar da biraz "akıllansınlar" derim...) Boss, Rahmetli papa II. Jean Paul'un kendini kamçıladığı haberini verip beni "hayer" dünyasından (haberlerle hayal kurmak) uyandırdı...

Cumartesi akşamını yazacaktım amma uzattım yahu. Nerede kalmıştık. Evet rakı ve bira stoku. Eve gittim, hemen martı kardeşin suit'ini temizledim, Boss'un yemeğini hazırladım ve verdim, bahçeye çıktım. Bir süre sonra oğlum ve arkadaşları geldi. Yatıya kalacaklar mış. Kalsınlar bakalım. Bahçe keyfim bittikten sonra içeri girdim, martı kardeşi alıp bahçeye çıkardım ve biraz gezinmesini sağladım. Halen uçamıyor. Ayakları düzeldi, yürüyor, sıçrıyor ama uçamıyor. Sanırım bu yarma, kartal bozması martı, yavru... Egzersizlerini yaptıktan sonra bahçeye doluşan kedileri kovalayıp martı'yı içeri aldım.

Evin salonu cıvıl cıvıl genç sesleri ile dolmuştu. Birlikte bol bol sohbet edip gülüştük. Ertesi gün okul olmadığı için sabaha karşı saat 03:30 gibi herkesi yataklarına kovalayıp yattım.

Pazar sabahı kalabalık bir kahvaltı sofrası kurduk. Oğlum erkenden kalkıp, ders vermeye gitti. (Pazar günleri, Drama hoca yardımcılığı yapıyor) Saat 11:00 gibi bir kişi ayrıldı ve biz de toplu halde yürüyüşe çıktık. Oğlumla biz de guruptan ayrıldık.

Daha önceden koşmayı planlamıştık. Yaklaşık altı km lik bir koşu yaptık ve diğer gurupla istasyon büfe'de buluşup çay içtik. Koşuya ara verdiğimden beri hamlaştığımı hissettim. Aynı zaman da Pazar günü balık ziyafeti planı yapmıştık ve hamsi alıp eve gittik. Gençler ayrılıp, buluşmalarına gittiler. Biz de balık ayıkladık. Martı için bayram günü oldu. Bol bol hamsi yedirdim o'na. Sonra dışarı çıkarıp gündüz gözü ile uzun süre serbest bıraktım. Uçmak için çok gayret ediyor. Ben kollarımı açıp, biraz öğretmeye çalıştım ama, yan yan bakıp "hadi lan oradan" dedi. Sonra kendi haline bıraktım. Bir süre kanatlarını çırptı, koştu, zıpladı ve yorulup oturdu. Ben de o'nu içeri koyup biraz kendimi dinlendirdim.

Akşam üzeri hamsi tavamızı yapıp güzel bir ziyafet çektik. (uzun zamandır balık yemiyorduk) Sonra oğlum geldi, o'da ziyafet çekti. Artan balık artıklarını da Lİnda ve Boss'un yemeğine kattım. Afiyetle yediler. Böylece, arkamızda hiç bir çöplük bırakmamış olduk...

Akşam yine gençler toplandı ama ertesi gün okul olduğu için fazla oturmadılar.

Sabah Linda ile kürkçü dükkanımıza gelip işe koyulduk. Erkenden başlayan servisler, pazar koşusunun üzerine ayak kaslarımı ağrıttı.

Öğle yemeğimin ardından yine araştırmalarıma ve röportajlarıma devam ettim. (yarın ilkini yazacağım galiba)

Öğlenden sonra bir abone kaybım oldu. Bu aralar firmalar promosyon dağıttığı için az da olsa kayıplarım oluyor. Promosyon icat olduğundan beri insanlar en adi, sağlıksız ürünleri bile promosyon için satın alır oldular. Biz promosyon vermiyoruz, doğru ürünü satıyoruz. (ürün benim miş gibi, amma övdüm ha...)

Akşam yemeğimi yedim ve oğlum geldi. O'da yemeğini yiyip eve gitti. Akşam da hapkido dersi var, o'na gidecek.

Ben artık, ABD üssüne saldıran binbaşı gibi felç olmadan gideyim. Yarın yine yazışırız e-günlüğüm. Hoşçakal.

Gönderilme tarihi: 23/11/2009
Saati: 17:25

Biliyor musun: Deniz yaşamı nüfus sayımı ekibi üyeleri, 10 yılda yaklaşık, 230.000 deniz canlısı bul muş ve tanımlamış...

Çirkin söz: ''Birleşik kürt ordusu oluşturmak istiyoruz. Bu benim ve halkın dileğidir..." M. Barzani (Eşkiya'yı Başbakan yapsan yine eşkiyadır...)

Güzel söz:
"Haset, insanların duyguları içinde en can sıkıcı ve devamlı olanıdır..." Bacon

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..