Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük izinsiz protesto eylemi yaptı...

Protesto ediyorum... Hükümeti, uygulamalarını, sağlık, eğitim, alt yapı, enerji uygulamalarını, özelleştirme politikasını, "açılım" projesini, işçinin, emekçinin, çiftçinin mağduriyetini protesto ediyorum. Ederken el, kol, bacak hareketleri de yapıyorum. Yok kötü anlamda değil, protest anlamda.

Merhaba e-günlüğüm; Herkes bir şekilde bir şeyleri protesto etme hakkına sahiptir. Bu demokratik bir haktır. Devletin görevi taşkınlık çıkmaması için önlem almaktır. Gelişmiş ülkelerde bu böyle olur. Kimisi şarkılarla, türkülerle, kimisi filmlerle, kimisi tiyatro oyunları ile, kimisi resimleri, heykelleri ile, kimisi de caddelere çıkarak protestosunu yapar, yaparlar... Ben şu anda bir sürü şeyi protesto ediyorum. Yalnız bir sorunum var. İzin almayı unuttum...

"İzinsiz protestolara boyun eğilmez, eylemciler tek tek toplanır..." Sayın Gül.
Yemin ediyorum bu cep telefonları, ekranlar ve tıbbi cihazlardan yayılan frekanslar, radyasyonlar, ışınlar, havada ki zehirli gazlar beynimizi etkiliyor. Beynimizde ki işleyişi ve düşünce yapımızı, mantığımızı yok ediyor. Yediden yetmişe bu sorunla karşı karşıyayız. İzin almadan protesto ediyorum.

Değerli e-günlüğüm; "haberin olsun yarın seni protesto edeceğim ve izin istiyorum."

Allah aşkına, bu o zaman protesto olmaz ki!!! Protesto ne demek? Bir fikre, bir düşünceye karşı durmak, bu uğurda eylem yapmak demek. Sözlük de bile şans eseri doğru yazmışlar. Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme. Kabul etmeden, karşı çıkmadan önce izin alınır demiyor. Yani insani bir eylem olduğu apaçık ortada...

Kimden izin isteyeceğiz? Uygulamasını haksız, gereksiz, yersiz bulduğumuz kişi ve kurumlardan mı? Yani Protesto edeceğimiz kişiden veya kurumdan izin isteyeceğiz... İzinsiz olanlar şiddet uygulayarak bastırılırsa, izinli olanlar da bastırılır veya izin vermezler. Siz izin vermediniz diye biz protestodan vaz mı geçelim? Susalım mı? Mmmeeeee mi olalım?

Çok komik, çok komik, çok komik... Kapıya gidiyor ve şöyle bir dilekçe veriyorum. Ülke genelinde haksız uygulamalarınız, insan haklarını ihlal ettiğiniz, vatandaşlara her eylemde şiddet uyguladığınız, yoksulu, işsizi, emekliyi, dul ve yetimleri yok sayıp sefalete sürüklediğiniz, eğitim, sağlık, hukuk, yargı sistemimizi en kötü duruma getirdiğiniz, ülkemin topraklarını ve sanayimizi yabancılara sattığınız, doğruyu söylemediğinizi düşündüğüm için bu ülkeyi yöneten kişi ve kurumları izin verirseniz protesto etmek istiyorum... Saygılarımla.

Benim ülkemi satarken, eğitim sistemimizi çağdışı hale getirirken, sağlık sistemimizi fakir fukaranın yararlanamayacağı hale getirirken, insanımızı bir birine düşürürken, "açılım" adı altında kendi vatandaşlarını "hiç"e sayarken, zengini ve yandaşlarını koruyup kollarken bizden izin alan oldu mu? Yooooo. Her şey bir anda olup bitti. Protesto! Adı üzerinde karşı gelmek, karşı durmak... Bilmem anlatabildim mi?

Anlatamadım e-günlüğüm. Ne yazık ki anlatamadım. Anlatmam için birilerinin anlama ve algılama duygusu olması gerek... Cep telefonları ve ekranlardan uzak durması gerek... Milliyet yazarı Mehmet Tezkan'ın "çirkin söz"'e cevap yazısını okudum. O'da anlatamamış...

Sebebi bu baz istasyonları ve telefon, televizyon ve havaya yayılan radyasyonlar... (çok ciddiyim) Başka sebebi yok, bulamadım. Anadolu'nun ücra köşelerinde teknolojiden uzak yaşayan çocuklar bile çok akıllı, çok zeki ve çok mantıklı. Öyle ki en üst düzeyde ki yöneticilerle kıyaslanamayacak kadar rasyonal düşünüyorlar... Mantığını kullanamayanları, akılsızları ve zeka fukaralarını protesto ediyorum...

Dün akşam eve gidip çocukları hasta oldukları için, güldürerek protesto ettim. Boss vızırdadığı için yemeğini on dakika geç vererek protesto ettim. Arkadaşımın getirdiği votka'yı içerek rakı'yı protesto ettim. Hepsini, kimseden izin almadan yaptım.

Sessizce oturarak geceyi protesto ettim. Otururken bir kaç genç gelip konuşmayarak beni protesto ettiler. Ben de sessizliğimi sürdürerek onları protesto ettim. "Protestolarım devam edecek" diye bağırıp yatağa gittim. Yok orada protesto yapamıyorum. Karşı gelemeyeceğim, protesto edemeyeceğim şeylerden biri yatak odası... (yani uyku:)

Sabah kahvaltıyı protesto edip çorba içtim. Hala gelen giden yoktu. Kimse gelip tek tek toplamadı. (çiçek mi topluyorlar acaba?) Protestolarıma devam ettim. İş yerini har zamankinden geç açıp, internet'e girmedim. (sonra baktım) Servisleri bir kaç dakika gecikmeli götürdüm.

Öğlen yemeğimi erken yedim, güneş açtı ama montumu çıkarmadım, Protesto çılgınlığına kapılıp gün boyu devam ettim. Doğru yoldan gidenleri, yeşil ışıkta duranları, düzgün park edenleri, yol verenleri protesto ettim. Protestoları, protestocuları, protesto edenleri protesto ettim. Görüyorsun ki e-günlüğüm "protesto" terimi ve eylemi geniş spektrumlu bir oluşum. Bu yazdıklarımı bile protesto edebilirim. Tabi izin almadan.

Akşam üzeri, yemek saatime denk gelen bir saatte, dün yarım kalan siparişlerimiz geldi ve kamyonun geç gelişini protesto ederek boşalttık. Yemek yemek için aşağıya indim ve bütün yemekleri protesto ederek mevcut etli patates yemeğini yedim. Bütün tatlıları protesto ederek fındıklı helva yedim. Yarın da grip olmuş arkadaşlarıma olan saygımdan, blogları protesto edip, bir veya bir kaç gün yazmayacağım. Tabi ki Editörden izin almadan. İzinsiz, korsan eylem yapacağım... Sıra bana gelmeden biraz da kendimi bakıma alayım... Hoşçakal...

Gönderilme tarihi: 02/12/2009
Saati: 16:56

Biliyor musun: Dört ay da 2600 site kapatıl mış... (bir zeki çocuk çıkıpta şu en sakıncalı ve virüs yayan site olan devlet sitelerini kapatsa ya...)

Çirkin söz: ''Köşe yazarları ne kadar az yazarsa ülkede o kadar huzur olur” Sayın Başbakanımız partisinin gurup toplantısında söylediği söz. (biz de az yazalım mı?)

Güzel söz: "Aynı dili konuşanlar değil, Aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir..." Mevlana

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..