Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük şikayet etmiyor...

Emniyet Genel Müdürlüğü, Çevik Kuvvet polisinin kullandığı kaskların numaralandırılması işlemini hızlandırmaları için il emniyet müdürlüklerini bir kez daha uyardı. (haklı, kırk sene geciktiler...) Çalışmaları 1 Temmuz'a kadar tamamlamalarını istedi. Genel Müdürlük, personel arasında kask değişimini de yasakladı.. (ntvmsnbc)

Merhaba e-günlüğüm. Eminim numaraların okunmaması için gerekli çalışmalar yapılmıştır. Diyelim ki numaralandırmalar çok okunaklı yazıldı. Olay yerine gelen polis biber gazını sıktı ve guruba joplarla daldı. Birisi polis'e bağırıyor: "memur bey olaydan sonra kahveye gel kaskına bakacağım, şu anda gözlerim görmüyor da" veya "bir dakika vurma ya, önce kaskına bir bakayım" gibi... Yok yok şaka yapıyorum. Ne yani polislere şaka yapamaz mıyım?

Çok medeni ve demokratik, hatta sosyolojik, pisikolojik, tektonik bir gelişme. İçişileri bakanlığımızı ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzü candan kutluyorum.

İşleri iyice zorlaşıyor bu emniyet teşkilatının. Baksanıza yedi yeni üniversite kurulacak mış... Konya'da ve Ankara'da iki, İstanbul, Kayseri ve Mersin'de de birer vakıf üniversitesi kurulacak. (ntvmsnbc) Eğitimimiz ne kadar güçleniyor günden güne. Devlet bile yetişemiyor gençlerin eğitim seferberliğine... Vakıflar yetişiyor gençlerin eğitimine. (vakıflar hakkında bir şey yazmayacağım çünkü iki paragraf tutabilir ve günlüğüm yayınlanmaz.) Yavaş yavaş, üniversitelerden mezun olan gençlerimiz programlanmış vaziyette benzer düşünüp, benzer fikirlere sahip olacaklar gibi geliyor bana... Hem de hızlı geliyor, her an bir yere çarpıp kaza yapabilir.

Dün akşam gülmekten altıma biiiip yapıyordum neredeyse. Bahçede Boss ile Joker oynarken kırdı geçirdi. Joker artık ergenlik çağına girdi ve çok hareketlendi. Bir taraftan da sabırla Boss'u tavlamaya çalışıyor. Bütün bu duygular birleşince ortaya komedyen bir köpek çıkıyor. Bir sopa atıyorum ortaya, biri yakalayıp koşmaya başlıyor, diğeri de onun peşinde. Sopa Boss'un ağzındayken Joker, Boss'un üzerinden atlıyor, altından geçiyor, sopayı kapmak için yapmadık numara bırakmıyor. Bu arada Linda'da içeriden havlayarak onlara tezahürat yapıyor. Gülmekten içkimi, şey pardon meyve suyumu içemedim. Bir süre sonra yorulur gibi oldular ama dinlenmeleri iki dakika sürdü. Sonra yine başladılar koşuşturmaya. Oğluma "eh yeter artık" dedim ve Joker'i içeri, yerine aldık. bir süre oğlumla sohbet edip oksijen'den su'dan konuştuk. Konuşma bittikten sonra gökyüzünde bulutların oluşumunun ne kadar güzel olduğunu farkeden oğlum, hemen içeriden fotoğraf makinesini aldı ve çekmeye çalıştı ama olmadı. Küçük bir fotoğrafçılık önerisinde bulundum haddim olmayarak... Beni dinledi, içeriden ayaklığı aldı, diyaframı serbest bıraktı ve güzel pozlar yakalamayı başardı. Sonra içeri girip uyku saatim geldiğinde yattım. Tam yatak odasına girdim biiiiiiip...

Sabah Linda ile iş yerine geldiğimizde mahallenin karga'ları iş yeri önünde ki su kabının etrafında toplantı halindeydiler. Linda bir hışımla karga'ların toplantılarına son verdi. Hızlı bir şekilde servislere başladım, öğlen gelip semizotlu mercimek çorbamı içtim (aslında ayrı yemekler ama ben zaman kazanmak için birleştiriyorum, güzel oluyor) ve tekrar servislere devam ettim.

Herkes havalardan şikayetçi. (Neden şikayetçi değiliz ki?) Sıcak olur şikayet, soğuk olur şikayet, yağmur yağar şikayet, kar yağar şikayet, rüzgar olur şikayet... Köpeklerimim canına kurban olayım. Hiç bir şeyden şikayet etmezler. Kabullenme güdüleri o kadar gelişmiş ki her şekilde kendilerine mutluluk payı çıkarıyorlar. (ben de onlarla yaşaya yaşaya, öğrene öğrene öyle oldum zaten) Oturduğum yerde ter yağıyor her yerimden, arabanın içi elli derece, sürekli kurulanıyor, Biiiip'e kadar ıslanıp kuruyorum. Merdivenler çıkıyor, ağırlık taşıyor, kapris çekiyor, oradan oraya koşturuyor, bütün delilere katlanarak araba kullanıyorum. Hiç şikayet ediyor muyum? Ne demişler: "Her işte bir hayır veya evet vardır..." Ya evim karşıda olsaydı her gün bu tarafa geçmek zorunda olsaydım ne olacaktı? Köprüyü kullanan zavallı insanları görmüyor musun e-günlüğüm? Beterin beteri vardır, halimizi kabullenelim... Bu aşırı sıcaklarda ve nem oranının tavana vurduğu günlerde tüm dünya halkına tek tavsiyem var, evden dışarı çıkmasınlar. Çünkü ben hariç, herkesin bir sorunu var (kalp, tansiyon, damar sertliği, nefes darlığı, şeker, kollestrol, solunum bozukluğu, ihtiyarlık, prostat, veba, kanser, tetanoz vs vs.) ve bu sıcaklar insanı fena yapar. Evde oturmanın bir kaç faydası vardır. Gece çalışan işyerleri iyi iş yapar (herkes bütün gün evde olduğu için akşam çıkar) ve enflasyon düşer. (insanlar bütün gün alışveriş yapamadıkları için) Hadi beni dinleyin, oturun evinizde bol bol su için... Siparişlerinizi bekliyorum...

Akşamı ettik ama bu gün kesin 3-4 kilo vermişimdir. Acilen et ve et ürünleri yiyerek takviye yapmam lazım. Bol bol yağlı, kollestrolü yüksek, karbonidratlı, proteinli ve sağlığa zararlı denilen yiyecekleri yiyip kendime gelmem, ideal kilomu korumam lazım. En iyisi akşamları mangal yapmaya başlıyayım. Yatmadan önce yersem daha çabuk toparlanır, verdiğim kiloları daha çabuk alırım.

Değerli e-günlüğüm; akşam yemeğimi de öğle yemeğinin devamı olarak yedim, (Linda'da yedi) peşinden, katkısız ve koruyucu içermeyen, İstanbul dışından gelen tahin helvasını, sıcak simidin arasına koyarak tatlı niyetine götürdüm... Oh yarasın. Yemek yerken bile terliyorum, nasıl yarayacaksa...
Fazla uzatmayayım yoksa e-günlük kızar. O'nun da sıcaklardan bunalmış bir hali var. Yarın yine sıcak sıcak yazışırız e-günlüğüm. Hoşçakal


Biliyor musun: Dünya'da sağlık harcamaları yüzünden 100 milyon kişi açlık sınırının altına itiliyor muş...
Çirkin söz: ''Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar..." Oscar Wilde
Güzel söz: "Hançer gibi bir dil'e ama, pamuk gibi bir yüreğe sahip ol..." Çin'li amcaların sözü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..