- Kategori
- Gündelik Yaşam
E-günlükden, işsizliğe ve şişmanlığa çare:)
Görülmemiş işsizlik... (görüldü işte) İşsizlikte tarihi rekor: Yüzde 15.5 İşsizlik oranı Ocak'ta yüzde 15.5'e çıkarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Türkiye genelinde işsiz sayısı 3.6 milyonun üzerine çıktı. (ntvmsnbc) Bu fena bir haber mi? Hayır. Harika bir haber. Sonuç: Türkiye yüzde 15.5'le rekor düzeye çıkan işsizlik oranıyla Avrupa lideri oldu, dünyada ikinci sıraya yükseldi. Yaşasın! yine bir konu da daha birinci olduk. Görsünler Türkiye nasıl bir ülke. Trafik kazaları, gecekondulaşma, yoksulluk, kadına dayak atma konularının ardından bir birincilik daha... Bu ülke de yaşayıpta şanssız olduğunu söyleyenin poposunu karışlarım. (doğru mu yazdım?)
Merhaba e-günlüğüm; Bütün işsizlere iş önerim var. Hepsine güveniyorum ve iş teklif ediyorum. Üfff rakama bak 3, 6 milyon. Hepsinin, maaşları, sigortaları, yeme içmeleri, servis ve yol paraları... Uf uf uf.
Yürüsünler, yürümekle yollar aşınmaz. (bunu yapabilirler) Sonra bir lider seçsinler, (seçemezler) seçemiyorlarsa bir siyasi parti liderini satın alsınlar (alamazlar) ve hazır bu kadar çoğunluk bir araya gelmişken örgütlenip parti kursunlar. (örgütlrnrmezler ki) Artık kendileri için çalışıp önümüzdeki seçimlere hazırlık yapsınlar. (yapamazlar ki) Kesin iktidardalar. İktidara gelince diğer partilere mensup olanları işten atıp yerleşsinler. İşte bu kadar basit. Bunca insan daha neler yapabilir, neler... "Bu süreç çok uzun işimize gelmez, en kısa zamanda ailelerimizi ve kendimizi geçindirecek gelir elde etmemiz gerek" diyorlarsa yürüyüşe başladıktan sonra yönlerini iktidar'a çevirsinler. Zaten bunca kişi yürümeye başlarsa (başlayamaz) TBMM dahil her yer boşalır. Boşalan yerlere geçerek hepsi iş güç sahibi olur... Bu kadar kişi ülke kurup "bağımsızlık" bile ilan edebilir. Irak'ı işgal edip yönetime bile geçebilir... Neyle besledik bu insanları biz. Nasıl bu hale geldiler anlayamıyorum. Çıt yok! Tek kelime yok, ses yok. Bekliyorlar. Bir kurtarıcı bekliyorler, bir işveren (benim gibi) bir yol gösterici, bir patron bekliyorlar. Neden? tekrar çalışmaya başlayıp, bir süre sonra tekrar işsiz kalmak için...
Türk-İş: "gerçek işsizlik yüzde 26, 9 demiş. Düşünmesi bile korkunç. Madem bu kadar çok, o zaman başka seçenek bulmak lazım. Tamam buldum. Bunları giydirip, kuşandırıp Avrupa Birliği parlementosuna salacaksın. Alın size iş... Her hangi bir uluslararası kurumu işgal etseler hepsi iş sahibi olur. Ara sıra da "forum" neyin yaparlar olur biter...
Değerli e-günlüğüm; İşsizliğe çareyi bulduk şimdi günlüğümüze bakalım...
Dün gece, büyük boy tencerelerinde köpeklerimin yemeğini (lapasını) yaptım. Pırasa, havuç, kabak, bakliyat, pazı ve et parçaları ile çok güzel oldu. Kıskanıyorum valla. Yakında ben de onların lapasından yemeye başlayacağım. Yemeği ocağa koydum ve doğru dışarı, bahçeye.
"ölümcül hayvanlar" haberini okuduktan sonra, bahçede rakımı içerken sivrisineklerle muhabbet ettim. Bir tanesi "bütün biyolojik, kimyasal silahlarınızı doğaya sürüp, sonra da bizleri, diğer hayvan türlerini suçlayıp, katil ilan ediyorsunuz" dedi. Sadece protein ve şekere ihtiyaçları olup, bunları bitki ve meyvelerin suyundan elde ederler miş. Dişiler ise yumurta ürettikleri için kan'a ihtiyaç duyarlar mış. "eğer biz ölümcül virüs yaysaydık -ki böyle bir şey yok- şimdi yeryüzünde "insan" denen yaratık olmazdı." dedi ve ekledi; "bizim hatunlar sadece kan emerler, virüs veya mikrop şırınga etmezler" dedi yakışıklı bir erkek sivrisinek... Dişilerden biri atıldı söze "bizleri mikrop saçan hayvan diye tanımlayacağınıza bir şeyler öğrenin" dedi ve devam etti. "bizler sizin gibi katı yiyeceklerle değil, bitki ve meyve suyu gibi sıvı yiyeceklerle besleniriz, bu yüzden içimizde kilolu veya obez sineğe rastlayamazsınız, hepimizin vücudu sizin "90-60-90" diye tanımladığınız oranlarda ve harikadır. Bizi ilaçlayıp, öldürmeye çalışacağınıza, beslenme tarzımızı örnek alsanız daha mutlu olursunuz" dedi Evet bu konu araştırmaya değer. Kilolu olanlar araştırsın... Ben de hemen zayıflama merkesi açıp, "sivrisinek diyeti ile mucizeler yaratabilirsiniz..." sloganı ile işe başlıyorum... "Son bir söz alayım" dedim hatun sivri'ye. Göğsünü kabarttı, başını dikleştirdi, hava da eskizler yaparak ekledi: "bizi fazla küçümsemeyin, bizler vücutta cilde en yakın damarı sizin en tecrübeli cerrahınızdan daha çabuk bulur ve daha itinalı açarız. Bizden ve diğer canlılardan daha öğreneceğiniz çok şey var." dedi ve uçup gitti...
Sabah Linda ile her zaman ki gibi dakik bir şekilde iş başı yaptık. Patron (yeni eleman) işe başladığından beri saat 9'da işe geliyor (mesai başlangıcı 8:30 olduğunu söylemiştim) ve 9:30'da "abi ben kahvaltı yapıp geliyorum" diyerek pastaneye gidiyor ve 10:00'da geliyor... Ben de o'na "patron" demeye başladım. Biz zaten eşek gibi çalışıyoruz, elemana değil, patron'a ihtiyacımız var dı, bu arkadaşı almamız iyi oldu.
Bu gün kamyon boşaltmadık ama iyi koşturdum. Enerjim bitmek tükenmek bilmiyor. Tabiki sürekli şarj ediyorum. Yoksa biter. Sabah servislerine başladığımda ilk olarak Champion Gym'e uğrayıp düzenli olarak su bırakıyorum. Kapıdan içeri girdiğim anda yüzüme tokat gibi "pozitif" bir elektrik çarpıyor. Sonra doğru aletlere gidiyor ve ücretsiz jimnastiğimi yapıyorum. Dışarıdan beni görenler koşarak içeri gelip "abone" oluyorlar. Bütün işim bittikten sonra tam dolmuş bir batarya gibi enerji yükleniyorum. Artık kamyon da gelse, işlerde artsa umrumda olmuyor. İlk defa merak edenlere burada açıklıyorum. Enerjimin kaynağı Champion Gym... (bunu yazmak için bin dolar aldım)
Güneş kardeş, peşimde dolaşıp terlememe yardım ediyor. Champion Gym'den aldığım enerji ile öğle yemeğimi yedikten sonra da koşturmaya devam ettim. Bütün iş yerlerine gidip enerji pompalıyorum. Tabi alışık olmadıkları için verdiğim enerji ile ne yapacaklarını bilemiyorlar. Kimisi ağaca çıkıyor, kimisi kendini arabaların önüne atıyor, kimisi yoldan geçen kadınlara falan saldırıyor. Bu enerji içki gibi bir şey. Herkesin üzerindeki etkisi değişik oluyor ve fazla alındığında aşırılıklara sebep oluyor... Eskiler ne demiş: "ver enerjini anla arkadaşının ne mal olduğunu. " (ben ilk defa duydum ama demişlerdir.)
Akşama doğru pazar'a gittim. Perşembe pazarımız kuruluyor. Akşam fiyatlar daha uygun oluyor. Pırasa, pazı, dere otu, patates, ıspanak, zeytin gibi bazı ihtiyaçları aldım. (hepsini Boss ve Linda'nın yemeğine katıyorum zaten, kalanları biz yiyoruz)
Bu gün işler hızlı başladı ama hızlı devam etmedi. Böyle olunca yazdıkça yazdım. Bir kısmı "geyik" oldu sen aldırma e-günlüğüm. "Kaplan" olanları oku...
E-günlüğüm cüğüm; Akşam yemeğimizi yedik ve gün'ü yolcu etmeden seni yolcu edeyim dedim. İyi etmişim değil mi. Özlemişsindir mekanını. Yarın yiye, yeniden, yeni konular ile yılmadan yazışacağız. Hoşçakal emi...
Biliyor musun: Sallanan sandalyede, hiç durmadan sallanma rekoru, 440 saat miş...
Çirkin söz: "inan, itaat et, dövüş..." B. Mussolini
Güzel söz: "Bizi esas yoran, yaptığımız iş değil, yapmadan kenarda bıraktığımız işlerdir..." Ebner-Eschenbach