Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte "das kapital" ve cumartesi, pazar...

"Das Kapital" Tüm zamanların en iyi yapıtlarından biri... Avrupa ülkelerinde, dünya da olan biteni, global krizi ve neden kaynaklandığını anlamak için seneler sonra, aranmaya ve okunmaya başlamış. Satışlarında ani bir patlama yaşanıyormuş... Ne kadar ilginçtir, bu yüzyılı anlamak için ilk cildi 1867 de basılan ve yayınlanan bir kitaba başvurmak...

Türkiye de hemen hiç satılmayan, benim (ve aynı görüşü paylaştığım yaşıtlarımın) 17 yaşında okuduğum bu önemli eser, malum 80 senesinde soba da yanarken evimizi bile uzun süre ısıtmıştı. Önemli bilgileri, bu gün bile içimizi ısıtmaya devam etmektedir. Özellikle o çağda yazdıklarının ve yaptığı tespitlerin hiç sapmadan günümüzde ortaya çıkması, inanılmazdır. Kapitalistlerin ve destekleyicilerinin, rüyalarında bile görmek istemediği bir yapıttır. Avrupalılara önerim: Kapital'in Marks öldükten sonra Engels tarafından düzenlenerek yayınlanmış diğer iki cildinide okumaları, hatta olanakları varsa, yine Engels'in yapıtı olan (Engels ve Marks yaşamlarının çok uzun bölümünü görüş açılarının birbirlerine uyum sağlaması yüzünden birlikte çalışarak geçirmişlerdir...) "doğanın diyalektiği" ve "kutsal aile" yapıtlarınıda okusunlar. Doğa ve Aile kavramlarına da ekonomi bilgisinin yanında biraz katkı yapmış olurlar... Hatta cern deneyini yapacak bilim insanlarının bile okuması gerek...

Merhaba e-günlüğüm; Senin yazdıklarının doğruluğuda yüz elli sene sonra ancak anlaşılır...

Cumartesi gecesi bahçeden biraz nane topladım ve bir tencere kaynamış suyun içine atıp odaya koydum. Buharını soluyarak rakı içtim. Çok güzel oluyor. Karaciğerinizi mahvederken akciğerinizi temizliyorsunuz. Sonra ciğerler birbirini kıskanıp, iyileşme yarışına giriyor. En sonunda da iki ciğerinizde tertemiz oluyor. İşte kapitalist sistemden öğrendiğim rekabet taktiği ile organlarımı iyileştiriyorum. Pazar günü ben, sen, o ve bütün mahalle yemeğe gitmeyi planladığımızdan. Cumartesi akşamı, alışveriş ve araçların yakıtlarını alma işini hallettim.

Pazar sabahı kalkıp, köpeklerimin pazar keyfini yaptırdım ve Valide hazretlerini ziyarete gittim. İyi görünüyor ve hatta iyi. Anıları tazeledik. Ben üç aylıkken Annemin Anneannesi (95 yaşında öldü) ona gittiğimizde başıma un dökmüş. Saçları beyazlasın, uzun ömürlü olsun diye. Tabi o zamanlar şimdiki gibi insanların saçları yirmi beşinde, sular ve hava yüzünden beyazlamıyormuş, ancak yaşlanınca beyazlaşıyormuş... Sonra Annemin, anneannesi'nin sürekli söylediği bir söz varmış. "Evladım, gırtlak kırk boğumdur, onun için kırk kez düşünüp tartmadan konuşmayın" dermiş.

Evet sevgili e-günlüğüm; görüldüğü üzere nesil bilgilerinin bana aktarımı başladı. Daha neler konuştuk, neler. Yazamam ısrar etme. Belki bir gün...
Pazar akşamı önceden planlandığı gibi bütün silah arkadaşlarım ile (arkadaşım, kızı, oğlum, Elmar ve iki genç delikanlı) Metin (çocukluk arkadaşım) ve hanımının açtığı ev yemekleri restoranına gittik. Ezo gelin çorbasının peişnden, Etli yaprak sarma, mercimekli bulgur ve beşamel soslu, mantarlı tavuk yedik. (ufff ne çok yemişim ya) Her şey çok güzeldi. Ellerine sağlık, bol kazançlar diliyorum. Ne gönlü zengin arkadaşlarım var. Hesap istiyorum "istemez abi" diyor. "Fena yaparım, burayı dağıtırım" dedim ve hesabı ödedim.

Akşam eve gelince, hemen bu güne hazırlıklarımı yapmaya başladım. Köpeklerimin lapası yapılacak, traş olunacak, banyo yapılacak, manikür, pedikür, kirliler kirli sepetine, yeniler baş ucumdaki dolabın üzerine konacak, kirlilerin cepleri, temiz elbiselerin ceplerine aktarılacak, akşamdan sabah kahvaltısı hazırlanacak, acilen aylık bilim teknik okunup, bilgi edinilecek... Hepsi kusursuzca gerçekleştirildi ve sıra balkon da rakı içip beynimdeki nöronları hareket halinde tutmaya geldi. (biliyorsun "vücudumuzda ki bütün hücreler yenileniyor, ama nöronlar yenilenmiyor" diyor bilim teknik.) Bütün vücut bağlantılarımı kontrol edip, bazı eskiyen ve kopan iletişimleri tamir edip, Boss ile ilgilendim. Sonra Linda ile ilgilendim, derken yatma vakti geldi ve spor yapıp (burası çok önemli) yattım.

Değerli e-günlüğüm; Bu sabah işe geldiğimde karşımda ki rakip dükkanın işe başlamak için her şeyi tamamladığını gördüm. Ben dükkanı açtıktan bir saat sonra onlar da açtı.. Hemen ilk iş olarak "hayırlı olsun" demeye gittim. Belli etmeseler de çok şaşırdıkları yüzlerinden belli oluyordu. Kesin "bunda bir iş var" diye düşünmüşlerdir. İki adam, iki kadın ve iki çocuk halinde dükkanı beklemeye koyulmuşlardı. (biraz kalabalık olmuşlar ama beni ilgilendirmez)

Biraz sohbet ettik ve işimin başına geldim.

Hafta başları hareketli oluyor. O yüzden hızlı hareket etmek gerekiyor. Servis yaparken yazacaklarımı, oto sansürden geçirip, önce beynime yazıyor ve dükkana uğradığımda hemen sana aktarıyorum e-günlüğüm. Dört parmak yazdığıma bakma hızlı yazarım.

E-günlüğüm; çok eski bir arkadaşım geldi, onunla lafa dalmışız, seni hemen göndermem lazım. Daha yazacaktım ama sonra yine yazarım.
Şimdilik hoşçakal.


Biliyor musun? ortalama bir insanın kemiklerinin içinde ki kanalların boyu 80 km yi buluyor muş...

Güzel söz: "Kapitalist, gölgesini satamadığı ağacı keser..." K. Marks

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..