- Kategori
- Özel Günler
Ecem bugün 1 yaşında...

Kızım bugün 1 yaşında...
1 yıldır, şu fani dünyada edebiyattan daha önemli bir şeyler olduğunun gayet iyi farkındayım. Bu önemli şeyin merakla bakan gözleri var. Gülümsemeye başlamış bir ağzı var. Bir türlü çıkmayan saçları, kavunumsu bir bakışı var... Ona baktıkça hayat bilgimi tamamen gözden geçirmem gerektiğini ve Sokrates' in lisede öğrendiğimiz ünlü sözünün ne anlama geldiğini anlıyorum:
' Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir. '
Anneliğin ruhumu tam olarak nasıl etkilediğini bilmiyorum içimde hangi çalgıların hazırlandığını, ibrenin yarın hangi kutbu göstereceğini de. Tarihin ve zamanın rüzgarları Ece ' yi ve annesini nerelere savuracak, araya hangi mutluluklar, hangi engeller girecek, biz bunları aşmak için neler neler yapacağız, inanın hiçbir fikrim yok...
O kadar akıllı değilim demek ki...
Aklımın biraz olsun çalıştığı o nadir anlarda kendi cehaletime şaşarak geçiyor. Bir semtten diğerine doğru gidiyorum mesela. Bizlere göz okşayıcı bir semt silueti sunan binalar, yarım dakika içinde gece kondulara bırakıyor yerini...
Soho ile Anadolu köyünü ayıran bir kaç kilometre sadece... Mahallemin eğri büğrü sokaklarında sek sek oynayan çocukların yanında durup, onların gözüyle bakıyorum ufku kaplayan manzaraya. Bunun onlar için hangi anlama geleceğini hiç mi hiç bilmiyorum... Tıpkı Agora' da bir hamburgercide bir çay parasıyla saatlerce oturup çevreye bakınan Gürçeşmeli çocukların düşlerini bilemediğim gibi... Tıpkı, ekmeğini maden ocağının diplerinde arayan o esmer delikanlının gerçeklerini bilemediğim gibi...
Tıpkı, Volga kıyılarında başlamış gençliğini Elmadağ kaldırımlarında tüketen Svetlana' nın neye gülümsediğini bilmediğim gibi...
Tıpkı, lüks bir gece kulübünün tuvaletinde ağlayan manken kızın yaralarını bilmediğim gibi...
Bilmiyorum ve bunu yüksek sesle söyleme gücünü kızım veriyor. Anne olmak bana ' bilmiyorum ' deme gücünü ve cesaretini verdi. Bunun için ona müteşekkirim.
Bebeğimin gülüşü evrenin tüm muammalarını yansıtıyor, Kokusunda gizemli uygarlıkların tütsüleri var. Teninde ki yumuşaklık , uzak bir gezegendeki barışçıl canlıların ruhuna eş... Hiçbir şey bilmiyorum ve bu bana mutluluk veriyor...
Devirdiğim kitaplar, geride bıraktığım kitaplıklar, o kül rengi odalarda tuttuğum günlükler, aldığım notlar, çıkardığım başlıklar... Hepsi savrulup gidiyor bu cehaletimin karşısında. Belki de sözün ve yazının ötesinde bambaşka, çok daha derin bir hayat vardır ve anahtarıda bir yaşındaki bu bebeğin avuçlarında durmaktadır. Olamaz mı?
Yanlızca bu yeni özgürlüğün tadını çıkarıyorum bu günlerde... Yani ' bilmiyorum ' deme özgürlüğünün. Sorduğum adresi bilmediği her halinden belli olsa da uzaklara doğru bakıp ciddiyetle bir şeyler tarif eden bakkal çırağını gülümseyerek dinliyorum. Yalnızca bir kaç dakika kaybetmeme neden olacak o kadar... Bazıları ' bilmiyorum ' demeyi bilmedikleri için çok daha kitlesel sorunlar yaratabiliyorlar. Bunun da sosyolojik, psikolojik bir açıklaması vardır ama şu an bilemiyorum... Bildiğim tek bir şey var o da canım yavrumun bu gün doğum günü onu tüm kalbimle kutluyor ve sevgilerin en yücesiyle kucaklıyorum bu günü tüm aile birlikte kutlayacağız kızım odayı süslemek için beni bekliyor, müsadenizle...