- Kategori
- Şiir
Eflatun ve sarı

eflatun ve sarı
içindeki soğuğu
dişleri tutamıyordu
belliydi
bir çığlığı saklıyordu
tüyleri
diken diken bırakmış
yaşamaktı
en büyük korkusu
anlaşılır diye
tedirgin bir adam
bıyıkları eskimiş
gözleri soğuk mat
yüzüne baktım
bir yanıyla bıraktığı
sabah uykusu
yüzünden akıyor
sanki
çığlıkları
baykuşların kahkahası
korkuları varla yok arası
mor zambaklar gibi
açıldığında gece
acı mavi ağzı
tütünden dişleri
sapsarı
çığlık çığlığa
uyanılan gecelerin
boşluğuna düştükçe
uykularında
iç savaş
yüreğinde
göçük haberleri
ölü bir zaman
seromonisine
kapılmış
sürükleniyordu
kıvılcımlar uçurup
kirpiklerinden
azalmak hayata
eflatun ve sarı
yalnızlık sızıntısı
zehirli yeşil
kaygılar sokuluyor
bütün yüzlere
burada
kime sorsan
geçmişini
büyük bir intihardan
korkuluyor
birden kar üşümesiyle
irkiliyorum
tenha ve ıslak
rüzgarın sesi
ıslık ıslığa
ne çok anı var
bu mahallede
kenar mahalle kızları
yeni düşmüşlere
sokaklara
sabah aynalarında
kendilerini
tanıyamıyorlar
suratları
aşınmış boyanmaktan
bir tek
o menekşe gözlü kızı
hatırlıyorum
o bahar günlerinden
benden başka
kim arar kim sorar
bilmiyorum
yine de arıyorum
hiç durmadan
kime sorsan
geçmişini
büyük bir intihardan
korkuluyor
eflatun ve sarı
Mehmet Özgür Ersan Tarlabaşı 04.02.2014