- Kategori
- Şiir
Yaşamak
yaşamak
yaşamın gerçek
bir büyüsü
vardır
oyun büyüsü
kazanmak
ya da
kaybetmek
bizi ilgilendirmez
durgun sular üzerinde
belli belirsiz salınan
büyük gemiler
gibidir yaşam
sessiz bir dille
mutluluğa doğru
ne zaman
yelken açacaklar
bilinmez
yaşamak
öyle dingin anlar
var ki
zaman engin
ve daha derindir
var olma duygusu
alabildiğince artar
gelişme insan
gündelik gerçeklerde
eşit olduğuna göre
uygarlığın her günkü
çatışmaları
çarpışmaları
yanında nedir ki
ormanın kırıntı
tehlikesi
insan ha bulvarda
tuzağa düşürsün
kurbanını
ha bilinmedik
ormanlarda
öldürsün
her zaman ki
insan suç işlemede
doğanın en yetkin
hayvanı değil midir
dünya son bulacak
bunca süre durmasının
tek nedeni
hala yaşam umudu
var olduğundandır
dünya
bu nükleer çılgınlıkla
soytarı düzensizliğin
elinde bir yıkıma
sürükleniyor
biz yabanıl bir yaşama
döneriz
uygarlığımız otla kaplı
yıkıntılara
bizse onların arasında
elimizde oklarla
yiyecek arayacak
zavallılara
kendisine ilk ihaneti
makineleşme ile başladı
düşünen insanın
bilgisayara kurban verilen
tinsel yanı köreltilen
saygısız ve kanlı düşlere karşı
insanın doğacıl ütopyalara
sarılması gerekir oysa
yüce kişiler;
bir takım soylular
zenginler
iktidar sahipleri
değil mi
bu yozlaşan
dünyayı yönetenler
insan yüreği
ne zaman yozlaştı
içindeki son devrimci
kırıntıyı attı
haklarına sahip çıkmayıp
onurunu kaybetti
bu kaçıklar topluluğu
hazla dolanıp duruyorlar
yaşamak adına
debelendikleri çamurda
dünya da bu kadar
yaşama bağlı
canlı var mıdır
amacı olmayan
hiçbir şey yoktur
demek ki
benim varlığımın da
bir amacı vardır
yüce varlık olmaya
can atmalı
insan-ı kamil olma
hayvanlıktan kurtulmalı
bir ayna önünde
yaşayıp ölmeli
denizin görünüşü
öyle sonsuz
öyle sonrasız
oysa aslı bir damla
su değil mi
ve hoştur
küçülmüş
bir sonsuzluk olmak
insanın
önüne serilmiş
olan güzelliğin
şu geçici dünyada
en yüksek duygusu
vermek hazır
bu sonsuzluk
gerçek uygarlık
ne yaz da
ne bahar da
ne asfaltta
ne petrolde
yollar köprüler
ilk günahın izlerini
azaltmıyor
kabil'in kanlı elleri
habil'in mazlum boğazında
vahşet döneminin
yayyam halkları
yabanıl dönemin
kök toplayıcı halkları
barbar dönemin
göçebe çoban
bile canlılıkta
kişisel saygınlıkta
bu günün modern insanından
insanlıkta üstündüler
hiç bir köle
hiç bir köylü
aç ve açıkta kalmaz
çalışması için
bir kölenin
karnı tok
başında damı
olması gerekir
ama modern dünyada
bugün insan
evsiz aç sefil
kaldırımlarda ölür
içimde iki karşıt
duygu var
yaşamda iğrenme
yaşama sımsıkı bağlanma
tam sinirli
bir ağlağın durumu
bu benimkisi
dünya yalnız
anlaşmazlıklarla döner
herkes bu evrensel
anlaşmazlık üzerinde
uzlaşmaya varmıştır
akıllı insan
hiç kimseyle uzlaşmaya
varmayacak insandır
kendini kötü kitap okumaya
aptallarla konuşmaya
dinlemeye vermelidir
yorgunluğunu
kat kat çıkaracaktır
acı tatlar alacaktır bundan
balkonda durma*
aşağılara in
aşağılakları görsende**
yalnız tinsel olarak değil
bedensel olarak da
hep bir uçurum
duygusu vardı bende
yaşamda
yalnız uyku uçurumu değil
eylem,düş, anı,istek,özlem,ayrılık,ölüm
pişmanlık,geç kalmışlık,güzellik
uçurumu
yaşamda
haz duygusu yıpratır
çalışma güçlendirir
seçim bize kalmış
bu yollardan birini
kullandığımızda
öteki iğrenme duygusu
verir bize
her gün çalışmak
düzenli çalışmak
yaşamı senin için
daha katlanılır hale sokar
yaşamda
uzayıp giden mutsuzluk
ruhta yaşlılığın
bedende bıraktığı etkiyi bırakır
insan yerinden kımıldayamaz
yerinden hale gelir artık
yaşamda
aşırı gençlikte zaman
erteleme nedeni olabilir
insanın harcayarak
bol zamanı olduğunu sanır
her şey düzelebilir
zaman var daha
kim bilir yeni zevkler
belki de gerçekleşmiş
bir tasarının zevkini
tatmadım daha
saplantının gücü
umudun gücü
küçük küçük
istençlerin bir araya gelişi
kocaman bir sonuç çıkarır
istencin her azalması
özden eksilen parça demektir
kararsızlık ne kadar savurgandır
bu yüzden yüreğin kıvançlarını
tutkuya dönüştürülmeli
insan yaşamda ilerledikçe
ve olayları daha tepeden gördükçe
güzelliğe yer açması gereken
zevke ve bir takım başka
saçmalıklara yer açması
gereken dünya önemini yitirir
göz daha iyi görmeye başlayınca
mevsimler asıl değerlerine kavuşur
ne önemi var çok acı çekmenin
eğer çok seviniyorsanız
karmaşanın ve sonsuzluğun
verdiği tatlar yetkinlik tutkusu
iğrendiği her şeyi kırıp parçalar
yaşam yüzlerce yıllık değişik
çağlarda iş görmüş düşünmüş
olduğunu sandığına göre
azığı tükenmiş
battı batacak bir gemiyle
dönüş yolculuğu
biçim güzelliğine ilişkin
her türlü gösteriye
çocukluğundan
beri yoğun ilgi
şiirdeki düz yazıdaki
güzellik ve felsefe
üzerine ülkü ile yaşamın
sürekli ilişkisi üzerine
eş zamanlı uğraşırlar
Mehmet Özgür Ersan
* balsac 'balkonda dur aşağı inme'
** teyfik fikret 'aşağı inmiyorum bir aşağılığın yüzünü görmemek için.'