Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Eğer Böyle Giderse…

Eğer Böyle Giderse…
 

Bir öğrencinin pompalı tüfekle okul müdürünü öldürmesi üzerinden yaklaşık 2-3 hafta geçti. Ve maalesef olay unutuldu. Çünkü ülkede hayati sorunlarla ilgili bir olay olduğunda, gündemimiz de saman alevi gibi parlıyor, bir iki gün infial uyandırıyor, ama o kadar.

Bundan dolayı bu yoğun gündem içinde bazı hayatı meseleler üzerinde maalesef yeterince tartışma fırsatı bulamıyoruz. Çünkü ortaya çıkan bir sorunun çözümüne yönelik adımlar atılmadan bir başka sorunla karşılaşıyoruz.

Geleceğimiz adına çok kaygılanmamızı gerektiren öğrencinin silahla okula gelmesi ve müdürü öldürmesi olayını medya unuttu, ama öğretmenler haklı olarak unutmadılar. Her gün okula bu korku ve tedirginlik içinde gidip geliyorlar.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda gerekli çalışmaları başlattığını düşünüyorum. Değerler Eğitimi’ne hız vermesi bunu gösteriyor. Ancak bu sorun, bir kurumun tek başına üstleneceği kadar küçük değildir.  Çünkü konu her anne-babayı ve her çocuğu ilgilendirdiği için toplumsal bir bilinçlenme şarttır.

‘Öğrencinin okula silahla gitmesi’ olayı,  ülkemizde yeni olsa da Amerika’da yıllardır var olan ve zaman zaman toplu katliamlara neden olan bir vahşettir. Türkiye, Allah’a şükür o kadar korkunç bir durumda değil. Ama unutmayalım ki, Amerika’da da böyleydi, yani her şey münferit olaylarla başlamıştı.

Öngörüsü güçlü bilim adamları sorunun çözümüne yönelik önlemleri 1950 yılından beri vurgulamaktadırlar:  Onlara göre filimler ve İnternet oyunları başta olmak üzere benzer medya ürünleri,  gençleri sadece esir almakla kalmayıp, aynı zamanda duygusuz da yapmaktadır.

Sürekli şiddet, ölüm ve öldürme eylemlerini keyifle izleyen bir insan da öldürme eylemine karşı hassasiyet kalmayacaktır. Hele bu çocuk ise, onun bilinçaltında öldürme sıradan bir eylem haline gelecek. Öldürmeden belki de zevk alacaktır.

Bunun çözümü, medyada benzer filim ve oyunların yer almaması, daha az medya kullanımı, daha çok kitap ve dini duyarlılığı artırmaktan geçiyor.

Ancak vahşi kapitalizmin kültür endüstrisi ürünleri, yani sinema, diziler, TV’ler ve sosyal medya,  onların seslerinin yeterince dikkate alınmasına izin vermedi. Belki de bilim insanlarının güçleri yetmedi. Çünkü gençlerin tüm duygularına hitap eden, onları adata esir eden bu ürünlerin cazibesi karşısında kitaplar yetersiz kaldı, anne-babalar da aciz.

Bu felaket konusunda ilk kafa yoranlardan birisi de Ray Brandbury’dur.

Yazar, kaleme aldığı Bilimkurgu romanında her ne kadar Distopik bir toplum öngörse de, insanlığın geleceği adına kaygı duyar. “Böyle giderse.. Kitap okuyan kimse kalmayacak” , “Böyle giderse… Tüm kitapları yakacaklar,” diye düşünür ve bu ve bunun doğuracağı diğer tehlikelere işaret etmek için bir kitap kaleme alır: “Fahrenheit 451”

Ona göre, böyle giderse… İtfaiyeciler,  evleri kurtarmak yerine içlerinde kitap olan evleri yakacaklar. “Böyle giderse… Şiir en tehlikeli şey olacak.

Böyle giderse… İnsanların birbirinin muhbiri olacak. Karısı, kocasını tehlikeli şeyler yaptığı, örneğin evinde kitap bulundurduğu için, itfaiyeye ihbar edip, kendi evinin yakılmasını sağlayacak.

“Böyle giderse… TV ve diğer medya insanları odaya hapsedip, uyuşturacak, düşünmelerinin önüne geçecek. Böyle giderse… İnsanlar düşünmeyi, sorgulamayı, eleştirmeyi unutacaklar. Böyle giderse… Toplumlar düşünür yetiştirmekten çok sporcu yetiştirecek, katil yetiştirecek, merhametsiz, vicdani duyarlılığı olmayan bir gençlik yetişecek.

Böyle giderse… Tüm klasik romanlar iyice inceltilecek. Çünkü kimsenin kalın ve betimlemelerle dolu bir romanı okumaya zamanı da isteği de olmayacak. Böyle giderse…

Böyle giderse… Kurgu kitaplar okumadığımız için empati yeteneğimizi kaybedeceğiz. Böyle giderse… İnsanlar saçma sapan ve gereksiz bilgilerle zihinlerini doldurup kendilerini “zeki” zannedecekler, ama aslında aptallaşacaklar.

Böyle giderse… Kitap yakanlar, bir gün gelecek insan da yakacaklar

Böyle giderse… Aydınlar eleştiri yapmaktan korkup evlerine kapanacaklar ve susacaklar…

Böyle giderse… İnsanlar Anka Kuşu gibi, yanıp yanıp küllerinden yeniden dirilecekler, yani hatalarından hiç ders almayacaklar.

Umarım böyle gitmez…..Gerekli dersleri ve önlemleri alırız….

 

 
Toplam blog
: 81
: 623
Kayıt tarihi
: 18.10.17
 
 

1963 yılında dünyaya geldim. 1985 yılında Atatürk Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde..