Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '14

 
Kategori
Eğitim
 

Eğitim programları

Eğitim programları
 

itshumor.com


Eğitim Programları (İzlence), belli bir topluluğa yönelik olarak hazırlanan, amaçları, içerikleri, öğretim yöntemlerini ve değerlendirmeyi gösteren belgelerdir.

Tümel Programlar (müfredat), bir grubun belli bir alanda , belli bir sürede alacağı dersleri ve bu derse ilişkin içerikleri gösterir.

Ayrıca programlar Dönemsel, Aylık ve Haftalık olarak hazırlanabilirler.

Günlük Program daha çok, Günlük Ders Planı olarak bilinir. Okullardaki öğretmenler, Genel Ders  İzlencelerine bağlı olarak, öğretmen tarafından düzenli olarak hazırlanır. Bazen bunlar (Ders Programı) olarak da özelleşirler.

Bizde (Türkiye’de) Eğitim Programlarını genelde Milli Eğitim Bakanlığı’nın Talim terbiye Dairesi elemanları hazırlarlar. Bunlar, MEB’nın Tebligler Dergisi’nde yayınlandıktan sonra resmiyet kazanırlar. Genellikle bu belgelerde, okutulacak içerik kesin çizgilerle ortaya konur.

Ülkemizde, TTD’nin hazırladığı İçerik (muhteva) Türkiye’deki  bütün okullar için geçerlidir ve hiçbir okul yöneticisi, öğretmeni, bu muhtevanın dışına çıkamaz. Böyle bir davranış yasaktır. Yöneticiye ve öğretmene sorumluluk yüklenmiştir.

Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı, ilan edilen programlara uygun olarak kitaplar bastırmakta ve bu kitapların dışında bir kitabın, içeriğin sınıfta tanıtılmasını, öğretilmesini yasaklamaktadır.

Öğretmen ancak, kendisine izin verilen malzemeleri kullanabilir. Kendisi seçemez.

Bu demektir ki, Türkiye’de müthiş bir  (merkezileşmiş) program geliştirme etkinliği vardır. Taşra kesinlikle programların oluşumuna karışamaz. Her okulda, her konu belli haftalarda, aynı şekilde okutulur. Bunun dışında bir davranışa, etkinliğe izin verilemez.

Üniversiteler bile hemen hemen aynı düzeni benimsemişlerdir. Bunun dışına pek çıkılmaz. Dışında bir malzeme, kitap üreten hocalara da iyi gözle bakılmaz.

Türkiye’de bütün programlar, bütün içerikler, konular TTD’resi tarafından geliştirilir. Herkes ona uymak zorunluluğundadır.

ABD. de ise programları hazırlayan, denetleyen, değerlendiren bir MEB yoktur. Vardır ama yoktur. Bu ne demek? Bir eğitim bakanlığı (US. Department of Education) vardır. Ama bu kurum Programları doğrudan hazırlamaz. Bu bakımdan sistem fena halde (Decentralized-Özeksiz)  “Merkezi Olmayan”  (Yerinden Yönetim) ilkeleri çerçevesi yapılandırılır. Her Eyalet’in , kendi ilkeleri çerçevesinde, Programlar, okullarda öğretmenler tarafından oluşturulur. Bunun için, işin içine Program Geliştiriciler, Yöneticiler; Veliler  hatta bazı durumlarda Öğrenciler bile karışır. Belirlenen Programlara göre malzemeler, kitaplar, Değerlendirme araçları hazırlanır ve bu işlem her yıl durmadan, durmadan sürekli sürer gider.

Velilerin bu programda hem sorumlulukları vardır, hem de değerlendirme güçleri. Bazı sınıflarda “Okul Aile Birlikleri” nin temsilcileri, programın ne şekilde yürüdüğünü gözlemek için sınıf içinde gözlemlerde bile bulunabilirler.

Kısaca bir çok ileri ülkede, programlar Yerinden Yönetim anlayışı içinde, okullarda geliştirilir ve kendi elemanları tarafından denetlenir. Çalışmayan yönleri olursa, yeniden gözden geçirilerek, ertesi yıl gözden geçirilmiş yeni bir programlar uygulanabilir. Programların yürütülmesinden hemen herkes sorumludur. Öğretmen, Uzman Program Geliştiriciler; Yöneticiler ve hatta ebeveynler.. Bunun için her okulda yeteri kadar Program Geliştirme elemanı çalıştırılır.

Tabii, geliştirilen programlar, ülkenin genel yasalarına, belirlenen ilkelerine aykırı olamazlar. Ama esnektirler. Genellikle her okul kendi kitabını seçer. Bazen bazı durumlarda, öğretmenler kendi istediği kitapları bile seçebilirler

Bakanlığın örnek gösterdiği bazı programlar olabilir ama tavsiye ettiği “Ders kitabı” yoktur. Okullar, yöneticiler ve öğretmenler, kendi kitaplarını seçmekte özgürdürler. O bakımdan her düzeyde, yüzlerce fizik, kimya, biyoloji kitabı vardır. Öğretmen isterse bir kitap bile seçmez, Öğrencilerine bazı kitapların okunmasını tavsiye edebilir.

Programların yürütülmesinde, kütüphanelerden geniş ölçüde yararlanılır. Geniş ölçüde “Öğrenci Merkezli” çalışmalar yaptırılır, ödevler verilir.

Elbette, ABD’nin 50 Eyaleti kendi resmi eğitim anlayışını yürütmekte serbest olduğu için, okullar arasında  en iyiye ulaşmak için rekabet vardır. Bu rekabet içinde çok sayıda malzeme geliştirilir.

Bizim üniversitelerimiz ise bir çok Program Geliştirme elemanı yetiştirdiği halde, Programların Hazırlanması, Merkezi bazda olduğu için, sadece Talim Terbiye Dairesine, sınırlı sayıda Program Geliştirme uzmanı gerekir. Diğer uzmanların ise nerede görevlendirilecekleri belli değildir. Çünkü okullarda böyle uzmanlara kesinlikle gerek yoktur. Çünkü, Programlar zaten Tebligler Dergisi ile Ankara’dan gelir. Her öğretmen kendi Programının nerede olduğunu, Tebliğler Dergisinin hangi sayısında yayınlandığını bilir.

Peki, Talim Terbiye Dairesi bu kadar önemlidir de, onlar Programların hazırlanmasındaki ilkeleri nereden alırlar. İşte, bu  Şura’larda belirlenen tavsiye kararlarından, içeriklerden. Onun için bu dört yılda bir toplanan Şura’lar önemlidir. Ona katılan kişiler sorumlu kişilerdir.

Şimdi, şu günlerde, Şura elemanları programları yeniden ele alıp, biçimlendirmek istiyorlar. Bunu neye göre yapacaklar. Aslında dünyanın gidişine, bilimin ve teknolojinin geldiği yere; insanların, toplumun, ekonominin gerçek ihtiyaçlarına göre bu değişikliklerin, geliştirmelerin yapılması gerekir.

Programdaki değişiklikler buna göre mi yapılacaktır; önerilecektir… Yoksa… Dini bir toplumun ihtiyacı olan akaidin daha yetkin olarak kazandırılması anlayışına göre mi??

Çünkü dünya değişiyor; gelişiyor ama galiba biz nerede olduğumuzu ve nereye gideceğimizi pek iyi bilmiyoruz. Hala yerimizde saymaya çaba gösteriyoruz. Yazık.

  

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..