Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '11

 
Kategori
Haber
 

Eğitim sen iktidara karne verdi...

Eğitim sen iktidara karne verdi...
 

Başbakanlık önünde yapılan basın açıklaması...


Eğitim-Sen Başbakan Erdoğan’a tasdikname verdi. Kızılay Güvenpark'tan Başbakanlık Binasına kadar yürüyerek Başbakan Erdoğan'ı protesto eden öğretmenler AKP hükümetinin notlarını açıkladı. 

Eğitim-Sen Genel Başkan'ı Ünsal Yıldız yaptığı açıklamada, “AKP hükümeti, özellikle 12 Eylül referandurumundan aldığı güçle, hak arayan, eşitlik, barış ve özgürlük talep eden toplum kesimlerine karşı otoriter ve baskıcı bir yönelime girmiştir. '12 Eylül ile hesaplaşmak' iddiası ile çıkılan yolda, bugüne kadar yaşanan anti demokratik gelişmeler, ancak darbe dönemlerin yaşanacak baskı ve şiddet uygulamalarının gün geçtikçe arttığını göstermektedir” dedi. 


 

Yıldız, ”12 Eylül referandumu sonrası yasama, yürütme ve yargıda yaşanan değişiklikler, AKP muhaliflerine yönelik olarak başlatılan “cadı avı” ve sonrasında yaşanan gelişmeler, Türkiye’de eski statüko ve vesayet ilişkilerinin yerine AKP’nin kendi statükosunu ve tek parti vesayetini getirdiğini açıkça göstermektedir. 

 

AKP iktidarında hakları ve talepleri için mücadele eden işçi ve emekçiler; şiddet taciz ve tecavüze karşı alanlara çıkan kadınlar; şifresiz, sınavsız ve parasız eğitim isteyen liseli ve üniversiteli gençler; düşünce ve ifade özgürlüğünü savunanlar; “yandaş” olmayan gazeteci, yazar ve çizerler; iktidarın tüm anti demokratik tutum ve davranışlarını eleştiren herkes tehdit unsuru olarak görülmüş ve talepleri için her alana çıktığında karşısında devletin güvenlik güçlerini ve onların şiddetini görmeye başlamıştır. 

 

AKP’nin “İleri” Demokrasisi, “Ucube” Demokrasidir!  

 

Hükümetin anti demokratik uygulamalarına karşı sessiz kalmayan, haklarına sahip çıkanlar, AKP’nin “ileri demokrasi” adını verdiği baskı ve sindirme politikalarından nasibini fazlasıyla almaya başlamıştır. Başbakanın “ileri demokrasi” kavramını kullandığı ilk günden bu yana hak arayanlar, kelimenin tam anlamıyla otoriter ve baskıcı bir düzenin bütün aygıtlarını polisiyle, yargısıyla, “yandaş” medyasıyla karşısında görmüştür. Bu kesimler alanlara çıktıklarında hem polis şiddeti ile karşı karşıya kalmış, hem de hükümet yanlısı basın tarafından “hedef” haline getirilmiştir. 

 

AKP döneminde basılmamış kitaplar için baskınlar yapılmış, iktidarın uygulamalarını eleştiren muhalif gazetecileri içeri atılmıştır. Telefon dinlemeleri, internet yasakları, muhalif gazete ve dergilerin kapatılması, gazetecilerin onlarca yıllık hapis cezalarına çarptırılması vb uygulamalarla AKP tüm toplumu denetim altına almak istemekte, ülkeyi kelimenin tam anlamıyla “açık cezaevi” haline getirmeye çalışmaktadır. 

 

Geçtiğimiz yıllarda hükümet yanlısı sendikaların çalışmaları bizzat siyasallaşmış kamu görevlileri eliyle yürütülürken, mücadeleci sendikaların üye ve yöneticileri çeşitli baskı ve tehditlere maruz kalmış, özellikler KESK ve bağlı sendikalara yönelik yoğun bir sindirme ve yıpratma kampanyaları düzenlenmiştir. AKP’nin desteğiyle hükümet yanlısı sendikalar, geçtiğimiz 9 yılda dünyanın hiçbir yerinde örneğine rastlanmayacak şekilde yüzde binin üzerinde üye artışı gerçekleştirmiştir. 

 

KPSS’deki kopya skandalının üstünü örtmeye çalışan; YGS sınavındaki şifre iddialarını ve diğer skandalları protesto eden öğrencileri tehdit eden; kendisine muhalif bütün sesleri içeri atarak susturmaya çalışan; heykellerin bizzat başbakan tarafından “ucube” ilan edildiği; başbakanı eleştirmenin, protesto etmenin bile suç sayıldığı bir ülkede, gerçek anlamda demokrasiden değil, olsa olsa “ucube” demokrasiden bahsedilebilir. 

 

Genel Seçim Sürecinde Yaşananlar Endişe Vericidir!  

 

Türkiye’nin bütün devlet kurumları, geçtiğimiz 9 yıl içinde tek parti emrinde toplanmış, demokratik hak ve özgülükler sadece iktidarın çizdiği sınırlar içinde kullanılabilir hale gelmiştir. Öyle ki, sadece genel seçim sürecinde yaşanan anti demokratik gelişmeler bile endişeli olmak için yeterlidir. Söz konusu anti demokratik uygulamalardan Eğitim Sen üye ve yöneticileri de nasibini fazlasıyla almıştır. Üyelerimize yönelik soruşturma, sürgün ve cezalar yetmezmiş gibi, son olarak Diyarbakır’da yaşanan görevden almalar, hukuksuzluğun ve keyfiyetin geldiği noktayı göstermektedir. 

 

Türkiye’de şiddeti tırmandıran baskıcı uygulamalar, genel seçim sürecine girildiği andan itibaren siyasi iktidar tarafından bilinçli olarak tırmandırılmaya başlanmıştır. AKP, emek ve demokrasi karşıtı politikalara destek vermeyen herkesi “susturulması gereken bir düşman” olarak görmektedir. Bu nedenle en demokratik tepkilere bile tahammül edilmemekte, hukuk ve insan hakları ayaklar altına alınmaktadır. İşkence ve kötü muamelenin seçim sürecinde sokaklara kadar inmesi, tamamen siyasi gerekçelerle gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklamalar endişelerimizi daha da arttırmaktadır. 

 

AKP’nin anti demokratik uygulamaları, genel seçimler sürecinde iktidarın çirkin yüzüyle bizleri bir kez daha karşı karşıya getirmiştir. Seçim sürecinde yaşanan yasaklamalar ve keyfi tutuklamaların ardından, Artvin Hopa’da yapılan eylemde Eğitim Sen eski üyesi emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun polisin biber gazlı müdahalesi sonucunda yaşamını yitirmesi, Başbakan’ın seçim meydanlarında benimsediği “şiddet ve nefret dili”nin en acı sonucu olmuştur. Olayın meydana geldiği günden bugüne kadar Hopa’da 12 Eylül’ü aratan ev baskınları ve gözaltılar yaşanmış, Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olanları yakalamak için en küçük bir çaba göstermeyenler, onun öldürülmesini çeşitli illerde protesto edenleri döverek gözaltına almış, işkence yapmış ve tutuklamıştır. 

 

Türkiye AKP Zihniyeti İle Yönetilmeyi Hak Etmiyor! 

 

Türkiye, ülkenin en temel sorunlarının çözülmesi için demokrasi, barış ve özgürlük talep eden kesimlerin taleplerine kulaklarını kapatarak, kendisine “yeter” diyen herkesi düşman gören böylesine ilkel bir zihniyet ile yönetilmeyi asla hak etmemektedir. 

 

Eğitim Sen olarak, özgürlükleri sadece kendileri gibi düşünenler söz konusu olduğunda hatırlayan, “ileri demokrasi” kisvesi altında faşizan uygulamaları hayata geçiren AKP ve Başbakanı, kendisi gibi düşünmeyenlere saygı göstermeye ve “kendine demokrat” olmaktan vazgeçmeye çağırıyor, AKP’ye verdiğimiz demokrasi karnesini kamuoyu ile paylaşıyoruz.”dedi. 

 

 

 

Açıklanan sembolik karnede, “Hukuk ve İnsan Haklarına Saygı, Farklı Kimlik, Dil ve Kültürlere Saygı, Kadın Cinayeti, Taciz ve Şiddeti Önleme, Demokratik Tepkilere Tahammül, İşkence ve Kötü Muamelenin Önlenmesi derslerinden çıraklık, kalfalık ve ustalık dönem notu ‘sıfır’ olarak” değerlendirildi. 

Erdoğan’ın “Polis Şiddeti, Kendi Vesayetini Oluşturma, Irkçı-Gerici Kadrolaşma, Kamunun Tasfiyesi ve Özelleştirme, Güvencesiz Çalıştırma, İş cinayetlerini E ngelleme, Sendikal Hak ve Özgürlüklere Yaklaşım derslerinden ise ‘beş’ ile değerlendirildi. 

İktidarın 2023 hedeflerinin eleştirildiği karnede olacaklar ise şöyle sıralandı; “Herkesin Aile Polisi Olacak, Güvenceli Çalışma Yok edilecek, Herkes Yandaş Sendikalara Üye Olacak, ”Başkan”ı Eleştirenler Örgüt Üyeliğinden Yargılanacak, Dışarıda Hiç Bir Muhalif Gazeteci, Yazar-Çizer Kalmayacak, Üzerinde HES Kurulmayan Dere Bırakılmayacak, Mezarda Emeklilik Hayaldi Gerçek Olacak, Parası Olmayanın Eğitim ve Sağlık Hakkı Elinden Alınacak, Keyfiyete İtina İle Hukuk Gömleği Giydirilecek, Cemaatlerin İstekleri Kanun Hükmünde Sayılacak.” 

Not, AKP’nin hak ihlalleri bilançosu link’ini verdiğim sayfanın sonunda yer alıyor. 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..