Seçmen sandıkta siyaseti dizayn etti...

Milletvekili seçimlerinin birincisi tahmin edildiği gibi Erdoğan. Kılıçdaroğlu partisinin oylarını artırmasına rağmen beklenen oyu alamadı. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu seçimin en önemli diğer galipleri olarak mecliste yerlerini alacaklar.  

Türkiye’de din ve kimlik siyasetinin 2011 seçimlerinde başarı göstererek damga vurduğunu tartışmasız söylemek gerekiyor.  

Kılıçdaroğlu ile atak yapan yeni CHP’nin Anadolu’dan umulanın altında oy almamasının asıl nedeni, projeleri ve kendini anlatamaması değil, AKP’nin her türlü eleştirilere rağmen geniş halk kesimleri tarafından alternatifsiz olarak görülmesini sağlayan daha profesyonel bir kadro ile çalışmasıdır.  

Oray Eğin’in söz ettiği gibi Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’li ve alevi olmasının bu sonuçta bana göre katkısı yok. CHP oyunu her şeye rağmen 3.5 milyon artırdı.  

Siyasette dini söylem ve propagandaların ağırlığı/etkisini de yadsıyamayız. Erdoğan’ın şahsında hayat bulan uluslararası arenada “diklenmeden dik durmak”, malum “one minute” çıkışı halk tarafından iktidarın beklediği şekilde anlaşılmış. İstikrar sürsün propagandasının katkısını da göz ardı etmemek lazım.  

Daha ayrıntılamak olası fakat üçüncü dönem oylarını artırarak gelen AKP’nin Erdoğan’ın tek adamlığı üzerinden yürüttüğü seçim stratejisi; din ve milliyetçilik sosu ile harmanlanıp yanına İsrail ve AB, ABD’ye efelenme de eklenince halkımızdan gerekli ilgiyi ve teveccühü gördü.  

Entelektüel düzeyde sürdürülen tartışmaların halkın ortak kaygısı olmadığı da böylece yinelenmiş oldu.  

Erdoğan aldığı oy oranı ile hedeflerine(!) artık daha bir cesaretle yürüyebilir. Gerçi çıkardığı vekil sayısı 330’un altında kalacak gibi görülüyor ama yeni mecliste seçim öncesine sünger çekip yeni bir sayfa açmaya, ittifaklar oluşturmaya olanak her zaman var. Demirel’in dediği “Dün dündür, bugün bugün” siyaset geyiğinden öte, reel bir gerçekliktir Türkiye siyasetinde.  

Klasik söylem “Halk uzlaşma istedi”den siyaset umalım gerekli dersleri çıkarsın. Biraz önce Kılıçdaroğlu’nun kısa konuşmasını dinledim. Özetle “yarın seçim varmış gibi çalışacaklarını” söyledi. İktidarı “anayasa çalışmalarında izleyeceklerini” vurguladı.  

Seçmen oyunun yarıdan fazlasını verse de AKP iktidarını her şeye rağmen tek başına anayasa yapacak veya referanduma götürecek gücü vermedi. O klasik söylemde olduğu gibi “uzlaşma” işaret etti.  

Erdoğan beklenen balkon konuşmasında, seçim meydanlarında yaşanan söylemlere, geçmişe bir sünger çekerek “anayasa yapacak çoğunluğu elde etmemelerine rağmen herkesi katacakları bir anayasa sürecini söz verdikleri gibi başlatacaklarını” ifade etti. Siyasi partileri, akademisyenleri, sivil toplum örgütlerini, herkesi katkıya davet etti.  

Yeni oluşacak TBMM’nin önünde gerçekten çözülmesi gereken en önemli problem yeni anayasa oluşturma süreci. Herkesin memnun olacağı bir anayasa ortaya çıkarmak, başta Kürtlerin talepleri olmak üzere yeni anayasada toplum kesimlerinin taleplerini karşılamak çok zor gözüküyor.  

AKP, CHP, MHP ve Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’nun yer aldığı yeni seçilen meclis her bakımdan farklı, ezber bozucu gelişmeler yaşanacağının ip uçlarını taşıyor.  

Ergenekon sanığı olarak yargılandıkları Silivri’den TBMM’ye CHP listesinden giren Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Başkent Üniversitesi Rektörü Haberal..  

İlhan Cihaner.  

TBMM’de 78 kadın milletvekili..  

Hiç kuşkusuz gergin bir seçim sürecinin sonucunda oluşan meclis Sırrı Süreyya Önder için söylendiği gibi çok renkli olacak…