- Kategori
- Eğitim
Eğitim ve öğretim üzerine

Günlük yaşamda en çok kullandığımız kavramlardan birisidir eğitim.
Yaşamımızın kaçınılmazlarındandır. Beşikten mezara kadar olan bir süreçtir.
Çoğu kez de öğretimle karıştırırız. Her ikisini bir kullanırız. Aynı anlamda kullanırız.
Bu iki kavramı, kısaca tanımlamak, gerekirse;
Eğitim: Görgülendirme, terbiye
Öğretim ise, kısaca bilgilendirmedir.
Eğitim bir anlayış, kültür işidir. Zaman içinde, toplumlarda anlayışlar birçok değişimlere uğramıştır.
Toplumların Eğitim Tarihine baktığınızda bu değişimleri görürüz.
Bizdeki köklü değişimler ise Atatürk sayesinde olmuştur.
Dinsel amaçlı eğitim anlayışından, - medreselerden- çağdaşlığa bilimselliğe doğru geçilmiştir.
Eğitimi bir kalıp olarak gören bir anlayış vardır. Aynı tür, anlayış ve felsefede kişiler yetiştirmeyi amaçlayan bu sisteme “tutucu anlayış”, gerici zihniyetteki eğitim diyebiliriz..
Tüm dünyadaki dinsel, öğreti ağırlıklı eğitimler bu tür eğitimlerdir.
Diğer taraftan, eleştiren, karşı koyan, düşünen, düşüncesini çekinmeden söyleyen, irdeleyen, yorumlayan bir anlayışla yapılan eğitime de çağdaş eğitim diyebiliriz.
Bu iki temel anlayış uygulamalarda daha farklı hale gelebilir.
Dünyadaki eğitim anlayışını ve uygulamalarını şöyle sıralayabiliriz.
* Gelenekçilikle, çağdaşlığı birleştirmeye çalışan anlayış.
*Ulusalcılık ve çağdaşlaşmayı ön plana çıkaran anlayış.
*Din merkezli anlayışı öne çıkaran anlayış.
*Gelenekselliği, ulusalcılığı ve dini kullanarak, çağdaşlıktan da yaralanan, yararcı, -faydacı- anlayışı öne çıkaran anlayış.
*Özgürlüğü, özgür düşünceyi temel alan, bilimselliği önem veren bir anlayış eğitimi
Biz bu anlayışların neresindeyiz, diye bir soru sorabiliriz.
Biz bu anlayışların neresindeyiz... Bana göre bizde bu anlayışların tümü var.
Bir yanımız çağdaşlığa dönükken bir yanımızda medrese eğitimi anlayışı var.
Bir yandan da din merkezli sisteme makyaj yapmaya çalışan anlayış.
Çağdaş eğitim için:
*Çağdaş anlayışlı, çağdaş eğiticilere ihtiyaç vardır.
Bilimselliği ön plana alan, insan sevgisiyle donatılmış, hoş görülü, sevgi eğitimi almış, pedagojik formasyonlarını formalite olarak değil de bilimsel olarak yapmış eğiticilere ihtiyaç vardır.
*Çağdaş eğitim, okulun kapılarını aileye açar. Ailenin eğitimdeki önemini, sacayağı örneğindeki gibi bilir.
*Çağdaş eğitim bir çevrenin içindedir, çevrenin durumunu, değerlendirmesini iletişimini çağdaş ve bilimsel yollardan yapmak zorundadır.
Bu sacayağı halkasının eğitime katkısını çağdaşlık ve bilimsellik yolunda ele alıp geliştirmek zorundadır.
Buna eğitimde sacayağı deniliyor.
Okul-Aile- Çevre, bu üçünden birinde bir aksama varsa, amaçlarda sapma olması olağandır.
Ülkemizde bu sacayağı hiçbir zaman yerli yerine oturmamıştır.
Elbette çocuklar çevresinden çok şeyler öğrenecektir. Ailesinden de getirdiği bir çok farklı davranışlar olabilir.
Çağdaş anlayış, bu farklılıkları çağdaş bir anlayışla olumlu davranış biçimlerine dönüştürebilir.
Katı bir anlayışa sahip olan, tutucu anlayış, felsefesi gereği, bu anlayışa sahip olamadığından, çocuklar bu üçgende-sacayağında- çok farklı bir davranış gerçekleştirerek, çok katı acımasız, saldırgan, tutucu olabilirler.
Tarihler boyunca siyasi iktidarlar, ülkenin gücünü elinde tutanlar, eğitim işini hep kontrolleri altına almışlar.
Kendi iktidarlarının devamı için bunu gerekli görmüşler.
Bu anlayış hala bir çok ülkenin eğitim programlarında vardır.
Bunun için yetiştireceği öğretmenleri sistemim istediği tarzda yetiştirmişlerdir.
Bir kalıbın dışına çıkamayan bir anlayış.
Siyasi iktidarlar özellikle ülkemizde eğitim işiyle çok oynamaktadırlar.
Kendi siyasi anlayışını eğitim kadrolarına taşıyarak, siyasi iktidarlarının ömrünü uzatmak istemektedirler.
Bu anlayış ülkemize büyük zarar vermektedir.
Bilimsel alanlardaki başarımızı düşürmektedir. Üniversitelerimizin; özerk, özgür, yapısıyla oynanmak istenmekte.
Üniversite kadroları siyasi anlayışın isteklerine uydurulmak istenmektedir.
Bu çok tehlikeli bir durumdur.
Eğitim bir ülkenin en önemli işidir.
Bütçesinin çok büyük bir bölümünü eğitime, bilisel çalışmalara ayırmak zorundadır.
Bilimsel çalışmalara çok para ayıran ülkeler, Japonya, ABD ve Almanya örneğinde olduğu gibi bilimsel üretimde de öndedirler.
Eğitim siyasi çekişmelere, siyasi kadrolaşmalara terk edilemez. Eğitim her şeyin üstündedir.