- Kategori
- Eğitim
Eğitimde Başarı İçin Finlandiya'dan İki Küçük Sır

Amerika'lı bir eğitimci; eğitimde, neden Finlandiya kendilerinden üst sırada diye merak edip Finlandiya'lı eğitimcilere bunun nedenini sormuş.
Eğitimciler; ilk olarak, çocuklara EV ÖDEVİ vermediklerini, dersin derste öğrenildiğini anlatmışlar.
İkinci olarak da haftalık ders saatinin 20 ile sınırlı kaldığını söylemişler...
Matematik öğretmeni olduğunu söyleyen bir eğitimci Amerikalı'ya, çocukların Matematik'den daha çok MUTLULUĞA gereksinimleri olduğunu, çocukluklarını yaşayamazlarsa mutlu olamayacaklarını, mutlu olmayan bir çocuğun da Matematik'de başarı sağlamasının çok güç olacağını anlatmış.
Bizim amacımız; başkalarına saygı gösteren, kendi hakkını savunabilen mutlu insanlar yetiştirmek diyerek eğitimdeki başarılarının özetini anlatmış.
Okula; istemeden, zorla giden çocuktan başarı beklemek hayaldir ...
Okulunu hele öğretmenini, öğretmenlerini seven çocuksa; zeka ve yeteneğinin izin verdiği ölçüde kendisinden beklenen başarıyı sağlayacaktır hiç kuşkusuz ...
"Beyaz zambaklar ülkesi" adlı o küçük kitabı; tüm anne babaların, özellikle öğretmenlerin okuması gerekiyor. Atatürk bu kitabı, askeri liselerde zorunlu ders kitabı olarak okutulmasını önermiş.
Keşke eğitim sistemimizi şekillendiren, yönetmeliklerde imzası bulunan,çocuklarımızın vebali üzerinde olan sayın yetkililer de okusa, okumuş olsalar, bu; kendi küçük, hedefi büyük kitabı...
Finlandiya halkının eğitim sayesinde, ekonomisini güçlendirip sorunlarını çözdüğünü anlatıyor, kitap. Profesöründen işçisine,ev hanımından çiftçisine kadar tek bir ruh olarak nasıl el ele eğitim gönüllüsü olup başarıyı yakaladıklarını okuduğunuzda, soruyorsunuz :
Neden biz de aynı yolu izleyerek başarmayalım?
Keşke ahh keşke...
"Köy Enstitüleri kominist yuvasıdır" fitnesini kimler, neden yaydı... Biraz araştıran, sorgulayan herkes biliyor.
Baktılar, çorak topraklardan, yetenek fışkırıyor. Hem de ne yetenek...
Ayağı çarıklı, üstü perişan okula gelen köy çocukları; keman, piyano, mandolin çalmaya başlıyor, tarımda nasıl daha verimli ürün alınabilir onu öğreniyor. İnşaat yapıyor, her konuda görgü, bilgi ediniyor, dünya klasikleri ile birlikte edebiyatımızı öğreniyor. Dokumacılık öğreniyor. Sadece öğretmen değil, kelimenin tam anlamı ile eğitimci olarak okulu bitiriyorlar.
Birer meşale olup ülkeyi aydınlatacak neferler olarak yetişiyorlar...
Sonra birileri "DUR" diyor... Çünkü bölgede güçlü bir ülke; Japonya örneği belki; olma ihtimali...
I, Ihhh Olmazzz...
Kominizm geliyor masalları, yalanları devreye giriyor ...
Kapatılıyor... Kocaman bir fırsat, kaçıyor avuçlarımızdan...
Sonra... Sonra çoğu eğitimci kökenli olmayan, tabandan yetişmeyen bir sürü bürokrat, tam bir YAZ-BOZ tahtasına çeviriyor eğitim sistemimizi, kendileri bile açıklayamaz bir duruma getiriyorlar ...
İşin içinde; iş bilmezlerin yanında, bir de bile isteye hainlik yaparak bir yerlere geleceğini ümit edenlerin uygulamaları var ya... Torunlarımızı,çocuklarımızı düşünüp kahrolmamak ne mümkün...
Okulda; çocukları kız/erkek diye ayırmak, dinimizde olmayan saçma sapan sözleri o tazecik beyinlere sokmaya çalışmak... Daha neler neler...
Hani ünlü bir halk deyişi vardır ya... Eller gider Ay'a, biz kaldık yaya...
Oysa, Yaradan ne diyor:
OKU...
Kuran'ı yavaş yavaş, anlayarak okumamızı istiyor... Anlayarak... Arapça okursan nasıl anlayacaksın... Düşünme yok, sorgulama yok, araştırma yok...
"Toplumlar kendi hataları yüzünden helâk olurlar" diyor bir ayette de...
Biz geldik gidiyoruz da... Ah çocuklarımız, ah ülkem, güzel ülkem ...
Umarım, dilerim... Çok uzak olmayan bir tarihte...
Bizim üniversitelerimiz de dünyanın en başarılı 100 üniversitesi içinde yer alır ...