Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '13

 
Kategori
Okullar
 

Eğitimde ideal yönetici

Eğitimde ideal yönetici
 

Sorumluluk almayan yönetici hiç bir zaman yetki kullanamaz.


Eğitimde ideal yönetici nasıl olur?         

Baştan söyleyeyim. Eğitimde ideal yönetici “tepeden inme” olmaz.

 Neden olmaz?  Önce “ideal yönetici”nin özelliklerini kısaca paylaşalım.

İdeal yönetici; iyi giyinen, nazik, çalışkan, bilgi ve prensipleri önce kendi uygulayan, elemanlarına “işbirliği” ve “takım ruhu”nu aşılayan, ekibine güven veren, doğru işi zamanında doğru insana yaptıran, çalışanları takdir eden, disiplini korkuyla değil saygıyla sağlayan, stratejik bakış açısı geniş ve sorumluluk alan ve veren,  daha çok karşısındakini dinleyen, sorun giderme yeteneği yüksek, başarıyı ekibiyle paylaşan bir insandır. Bunları sizler de biliyorsunuz zaten.

Eğitimde ideal yöneticinin işi daha da zordur. 

Mesleğin basamaklarını sabır ve başarıyla geçen, zorluklara göğüs geren, işlerin yürümesini iyi koordine eden ve en önemlisi de sorumluluk duyarak, yetkisini kullanmasını bilen- meslekten, (yöneticiliğe lâyık olan) biri olmalıdır.

Yazımızda “Yönetici Atama Yönetmeliği”nde aranan şartlar dışındaki konuları paylaşmak istiyorum.

İdeal yönetici “yetki” ve “yönetim”in  farklı olduğunu bilendir. Emir vermekle iş bitmez.

Daha önce de yazmıştım. Yönetim bilimcilerinin hem fikir oldukları tanıma göre, “yönetim örgütün sahip olduğu madde ve insan kaynaklarını kullanarak, örgüt amacını gerçekleştirme bilim ve sanatıdır.”

Bir başka deyişle yönetim, “bir örgütte önceden belirlenmiş işleri yapmak üzere bir araya getirilen insanları örgütleyip, eş güdümleyerek eyleme geçirme sürecidir” diye de tanımlanmaktadır.

Hizmeti üreten ile tüketen arasında yüz yüze ilişki ve yakınlık gerekir. Bu da, eğitim yönetiminde kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Okul müdürleriyle-öğretmen-öğrenci ve veliler arasındaki yakınlık gibi.

 Okul müdürünün başarılı olabilmesi, müdür yardımcılarının ve öğretmenlerin birlikte ve olumlu çalışmalarına ve buna velilerin de katılmasını sağlamasına  bağlıdır. Çünkü, eğitim yönetiminde kalite ve performans insana bağımlıdır.   

Hizmete olan talep değişken ve belirsiz olduğundan sunulan hizmet miktarı ile talep edilen hizmet arasında denge kurmak her zaman yönetimin elinde de değildir.

İdeal yöneticinin ilk özelliği çevresiyle iyi iletişim kurarak ilişkilerini sağlam temellere oturtmasını bilmesidir. Bazı okul müdürlerinin çok sevilmesi, başka yere ataması çıkınca veliler arasında – gitmemesi için – imza toplanması bundandır.

Yönetici “amaçlanan işlerin yerine getirilmesi için grubunu örgütleyen, çalışanları aynı amaca yöneltip koordine eden, denetleyen ve kısaca sorumluluğu üstlenen kimsedir” diye tanımlandığına göre, her yönetici yetki kullanmak zorundadır.

 

Yetki, başkalarının davranışını etkileyecek kararları verebilme gücü, bir başka deyişle “yöneticinin karar verme hakkı” şeklinde tanımlanır. 

 

Eğitim yöneticisi görevindeki ilgili yönetmelik ve konuları iyi bilmek zorundadır. Yönetici zamanında doğru ve adil karar veremezse, bu gücü kendinde bulamazsa, yani yetkisini kullanmazsa,  başarısız olmaya mahkûmdur.

Yetki, kullanılmaya başladığı andan itibaren, hemen arkasından sorumluluk getirir.  Bu nedenle yetki kullanan her yönetici sorumluluk da almış olur.

Bazı yöneticiler, vereceği karar neticesinde gelebilecek risk korkusundan, mevcut yetkilerinin tamamını kullanmadığından,  ortama göre kullanamadığından  başarı grafikleri daima düşüktür. (Okul müdürlerinin öğretmenler arasında eşit davranmaması”, öğretmenin sözlü notu, kanaat notu verme gibi yetkilerini kullanmaması gibi).

 

Çağdaş yönetimde önceden belirlenen hedeflerle gerçekleştirilen sonuçlar arasındaki fark, yöneticinin sorumluluk derecesini oluşturur. 

 

Sorumluluk almayan yönetici hiç bir zaman yetki kullanamaz.

 

Yönettiği insanlarla iletişim kuramayan ve onlara değer vermeyen, “biz” yerine “ben” dilini kullanan, “ekip çalışması” yapmayan, yetkisini yönetmelikler çerçevesinde kullanmayan yöneticilere emrindekilerin güveni kalmaz.

 

Okul yönetimini ele alacak olursak; Öğrenci ve öğretmenler, genelde yöneticinin kişiliğinden çok yöntem ve yönetimi ile teknik yeterlilik ve tarafsızlığını daha fazla değerlendirirler. Bu nedenle öğretmen ve öğrencilerin aynı yöneticiyi farklı olarak değerlendirmeleri de, gözlem ve beklentilerinin farklı oluşundan kaynaklanmaktadır.

Hatta öğretmenler, yöneticileri kendilerini meslekte mutlu ve mutsuz kılan etkenler olarak görür ve ilişkilerini ona göre ayarlarlar. Her meslekte olduğu gibi, eğitimde de eski kuşak kıdemi,  yeni kuşak da yeterliliği savunur. 

Bir yerde okumuştum. Yönetim “kadife eldiven giymiş, demirden bir el” gibi olmalı diye. Bu söz yetki kullanımının nasıl olacağını ve önemini açıklamaktadır. İyi bir yönetici, görevini iyi yapan kişileri  “kadife el”  ile okşayarak onore etmeli ancak, aksi durumlarda da ”demirden bir el “gibi, yetkisini sorumluluk duyarak kullanmalıdır.      

Bunu yaparken adaletten ve hakkaniyetten asla vazgeçmemelidir.

Yetkisini sorumluluk duyarak kullanmayan, çok hoşgörülü, işleri oluruna bırakan bazı yöneticilere “babacan” yönetici derler. Aslında işimizi yapan,  risk almak istemeyen herkese hoş görünmeye çalışan yöneticiler için söylenir.

Kanımca, genelde sorumluluk duyarak yetkisini kullanan ideal yöneticiler “adam sende”ci, görevini aksatan kişiler tarafından pek sevilmez. Ama işlerin istenilen şekilde yürütülmesi  için, bu tür “tatlı-sert” yönetim de gereklidir.

Sevgi ve saygılarımla.  26.07.2013

 

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..