Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Eğreti mutluluklar

Eğreti mutluluklar
 

Zamanın süzgecinden geçirdim tüm anılarımı, elekte kalan tortular, bir tomar ‘acı’ ve yarım kalan umutlardı sadece… Koca bir toz yumağı. Ayıklamaya çalışsam da umutlarımı (!) beceremedim bir türlü, elime yüzüme bulaştırdım. Buladım çamura ellerimi ama hiç sıçratmadım gözlerime. 

Saydam birer poşettiler / içlerinde; paçavra gibi atılmış anılar saklayan. Hıncahınç doldurulup bir kenara bırakılan bavullar gibi yalnız ve şişkindiler… şişirildikçe patlamaya yaklaşan balonlar gibi… sessizdiler ; bir duvar gibi… bakınca içini göstermeyen, … 

Oysa; açılsaydı hikayemin sayfaları / dökülüverecekti mahremim ortaya. Ne sırlar sakladım karanlık geceden bozma barınaklarıma(!) sığınamadım içlerine, derme-çatma bir yuva kuramadım işte … sığdıramadım gözbebeklerime gecenin karanlığını… Hep ‘eğreti mutluluklar’ gibi taşıdım bavulumda umutlarımı. Derin kuyulara atılan taşların oluşturduğu görünmeyen halkalardı gözyaşlarım. Buruk bir ifade takınmışçasına göğe çevriliyorlardı, umarsız! 

Damlasaydı toprağa, sönecekti yangınım/ güneş barışacaktı yağmurla. Çekecekti elini- ayağını üzerimizden. Bulutlar gizlenecekti ve ardından geceyle başlayacaktı dostluğum;……. Gözlerime eşdeğer rengiyle, yakışıyordu gece yüzüme. Yağmura dönük yüzümün en kuytu çukurları* severdi zifiri’ni gecenin. Severdi(m) yıldızların gökyüzünün hamağına takılışlarını. Yağmur damlalarının, saçlarıma pamuk ipliğiyle tutunuşlarını / Bulutların hıçkırıklarını dinleyip, öylece dolunay’ı seyre dalmayı severdim … …sonra kasırgalarını/ çığlıklarını /hoyrat bir rüzgara boyun eğen dallarını ( severdim) gecenin. Vakitsiz öten baykuşların ürküten seslerini dinler, bir yolculuğa çıkardım /sessiz-sedasız-zamansız. 

Oysa ki; “vakit”; gecenin bağrını çığlıklarla bölen bir çocuk kadar asi’ydi. Ölüme dönüktü bir yüzüm / aşk’ a söz olurdu dilim. Susardım; fırtına öncesi/sonrası sessizliğine bürünür; soyunurdum aşk’a… Acılarımı tek tek yapraklara yükleyip , denizlere bırakırdım ; her giden acı karşı kıyıda umutla yer değiştirecekti, umardım… 

Yer değiştirecekti hayatlar…;aynı bavullarda, farklı kişilerce taşınacaktı “toz yumağına bulanmış anılar”… geçecekti gözbebeklerimde hikayemin karelenmiş fotoğrafları. Hapsolunacaktı zamanda gözlerim/ sözler ve mahremim. Oysa saydamdılar / şeffaf buz kütleleri gibi… Buğulu olsalar da ‘ardını gösteren camlar’ arkasında/ saklanıyordu gözyaşlarım. Bulut oluveriyor, yağmura değiyor akıyordu gecenin koynuna… 

Değiyordu gözbebeklerine sensizliğim, çoğalıyordum sessizliğinde/ büyüyordu çocukluğum ellerinde … Ellerimde küllenen bir alev, dokunuyordu bedenine!!! Zamanın süzgecinden geçirdim anılarımı, arta kalan simsiyah bir ‘katre*; gözlerinde /teninde/kalbinde… 

 
Toplam blog
: 15
: 369
Kayıt tarihi
: 10.05.11
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi Görsel Sanatlar Öğretmenliği okudu. MEB'te resim öğretmenliği yapmakta. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara